Bakan Varank, “Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri” isimli programda yaptığı konuşmada, Türkiye Yüzyılı kapsamında bugün düzenlenen tüm panellerin, ülkeye yeni bakış açıları kazandıracağına inandığını belirterek, organizasyonda emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.
Son yıllarda kritik gelişmelerin, yeni sınamaların daha önce hiç görülmemiş bir hızda yaşandığı dönemlere şahitlik edildiğini ifade eden Varank, bu sınamaların küreselleşmenin de etkisiyle artık bir anda tüm dünyayı etkisi altına alabildiğini, göçmen sorunu, iklim krizi, koronavirüs salgını derken patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da maalesef hala devam ettiğini söyledi.
“Teknolojiyi görmek için aslında yurt dışına gitmeye gerek yok”
Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini, proaktif bir yaklaşımla farklı politikalar ortaya koyduklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımız ekim ayında Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu milletimizin takdirine sundu. Ne dedik Türkiye Yüzyılı vizyonunda; dijital dedik, sürdürülebilirlik dedik, verimlilik dedik, kalkınma dedik, çevre dedik, enerji dedik ve başka başlıkları gündeme getirdik. İşte bütün bu alanlarda lider olabilmek istiyorsak bilimi, teknolojiyi ve inovasyonu odağımıza almak mecburiyetindeyiz. Bakınız muhalefet bizi sıklıkla neyle itham ediyor? ‘Bu ülkede yüksek teknoloji yok’ diyorlar. Çünkü 20 sene öncede kalmışlar? Bilim merkezi görmek için yurt dışına gidiyorlar. Ben bugün Gaziosmanpaşa’daydım.
Özdemir Bayraktar Bilim Merkezi’nin resmi açılışını gerçekleştirdim. İçerisinde ne ararsanız var. Tasarımdan matematiğe, astronomiden kodlamaya kadar birçok atölyesi mevcuttu. Teknoloji ve proje geliştirme temelli eğitim programlarından bugüne kadar bir senede 45 bin evladımız faydalanmış. Şimdiye kadar Konya, Kocaeli, Kayseri, Bursa, Üsküdar, Elazığ ve Antalya olmak üzere 7 bilim merkezinin daha Türkiye’de açılışını yaptık. 7 tanesi de şu anda açılmayı bekliyor. Sanko burada, birtanesi inşallah önümüzdeki aylarda Gaziantep’te açılacak. Yani anlayacağınız teknolojiyi görmek için aslında yurt dışına gitmeye gerek yok ama birileri görüntülü görüşmeyi, en son teknoloji sanarsa Türkiye’de teknoloji var mı yok mu elbette bilemezler.”
20 sene önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye arasındaki farka değinen Bakan Varank, 20 sene önce Türkiye’de araştırma ve geliştirmenin ancak kısıtlı düzeyde yapıldığını, teknoparkların sayısının sadece 2 tane olduğunu, teknoparklara verdikleri 2,2 milyar liranın üzerinde destekle bu rakamı 97’ye çıkardıklarını, yeni teknoparkların kurulması için de desteklerinin devam ettiğini, 90 bine yakın araştırmacının sadece teknoparklarda görev yaptığını dile getirdi.
Varank, 2002 yılında iktidara geldiklerinde teknoparklarda sadece 680 kişinin çalıştığını anımsatarak, 680 kişi nerede, 90 bin kişi nerede diye sordu.
Geçen yıl Bilişim Vadisi İstanbul’u faaliyete geçirdiklerini, Bilişim Vadisi İzmir’in temelini attıklarını hatırlatan Varank, “İstanbul-İzmir-Kocaeli üçgeninde adeta bir teknoloji koridoru oluşturduk. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yaptığımız işlerde her zaman dinamik bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz. Mevzuatlarımızı çağın gereklerine göre sürekli güncelliyoruz. Örneğin özellikle gençlerin fikirden ürüne giderken yoğun şekilde kullandıkları kuluçka merkezi desteklerimizin kapsamını genişlettik.
Artık teknoparkların dışında kurulan kuluçka merkezleri de bütün AR-GE teşviklerimizden yararlanabiliyorlar.” diye konuştu.
Varank, uzaktan çalışma imkanlarını geliştirdiklerini, salgın döneminde uzaktan çalışma gündeme gelen en önemli konuların başında olduğunu belirterek, bundan önce teknoparklara fiziki olarak gitme mecburiyeti olduğunu, artık uzaktan da teknoparklarda çalışıp desteklerden faydalanılabildiğini aktardı.
20 yıl önce firmaların AR-GE kültürünün neredeyse hiç olmadığını ifade eden Varank, “Sadece büyük çaplı firmalar kendi imkanları dahilinde AR-GE yapıyorlardı. Biz firmalarımızın kendi bünyelerinde kurdukları AR-GE ve Tasarım Merkezlerini de desteklemeye başladık. Bugün 1500’ün üzerinde firmanın bizden destek alan AR-GE ve Tasarım merkezleri var. Buralarda da 81 bin araştırmacı şu anda görev yapıyor.” şeklinde konuştu.
“Bayraktar TB2’leri satın alabilmek için onlarca ülke şu anda sırasını bekliyor”
Bakan Mustafa Varank, Türkiye’nin artık savunma sanayisinde bir marka haline geldiğini, Bayraktar TB2’leri satın alabilmek için onlarca ülkenin şu anda sırasını beklediğini söyledi.
Geçmişi de unutmadıklarını vurgulayan Varank, şunları kaydetti:
“Daha önce Türkiye’de insansız hava araçlarına ‘Heron’ denilirken, şimdi başka ülkelerde ‘Bayraktar’ adıyla şarkılar yazılmaya başlandı. 60 yıllık hayalimiz olan Türkiye’nin otomobili, neden daha önce değil de Türkiye’nin 100’üncü yılında yapılabildi? Bunu bir düşünmek lazım. Tabii başta Sayın Cumhurbaşkanımızın çelikten iradesi, yol göstermesi ve sonuna kadar esirgemediği desteği var. Bu siyasi irade olmadan Togg’un başarılı olma şansı yoktu. Ancak bununla beraber son 20 yılda Türkiye’de bilim, teknoloji ve inovasyon alanında çok önemli gelişmeler yaşadık. İnsan kaynağı yetkinliğimizi artırdık. Teknofestlerde, Deneyap teknoloji atölyelerinde geleceğin trendlerini bilen, teknolojiye aşina gençler yetiştirdik. Geleceğin Aziz Sancarlarını biz şu anda yetiştiriyoruz. Bilim merkezleriyle, gökyüzü gözlem etkinlikleriyle vatandaşlarımızı astronomiyle buluşuyoruz. Bilime olan ilgi ve heyecanı artırmaya çalışıyoruz. Bu verdiğimiz destekler ve uyguladığımız programlar sayesinde teknolojik kabiliyetlerimiz inanılmaz derecede yükseldi.”
Varank, artık Türkiye’nin kendi özgün lokomotif motorunu, elektrikli otobüsünü, hava savunma füze sistemlerini, lazer dedektör çiplerini kendisi tasarlayıp, üretebildiğini vurgulayarak, dünyanın gittiği yönü görerek kendi elektrikli otomobilini ürettiğini söyledi.
Aslında elektrikli araç üretildiğinde sadece bir cihaz üretilmediğini, ekosistemi de kökten dönüştürmüş olunduğunu aktaran Varank, “Yarışa en başından dahil olmuş oluyorsunuz. Dolayısıyla biz belki 100 yıldır kendi markamızla otomobil üretmiyoruz ama elektrikli otomobillerle piyasaya girdiğimizde diğer ülkelerle aynı çizgiden yarışa girmiş oluyoruz ve bu yarışta öne çıkma şansını yakalamış oluyoruz. Bunlarla beraber tabii ki ekosistemi dönüştürdüğünüz için de şarj istasyonu ve batarya gibi ürünlerin üretilmesinde de aslında bir adım öne geçebiliyorsunuz.” diye konuştu.
“Turcornlarımızın sayısı 6’ya ulaştı”
Varank, Türkiye’nin daha birçok alanda kendi teknolojisini geliştirmeye, kendi üretim kabiliyetlerini artırmaya devam edeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak burada sormamız gereken bir soru var. Neden bugüne kadar daha fazla teknoloji üretemedik? Evet son dönemde büyük bir ivme yakaladık. Her alanda kabiliyetlerimizi konuşturabiliyoruz. Burada kaçırmamamız gereken önemli bir nokta var. 2002 öncesinde maalesef inovasyon ekosisteminin gelişmesi adına ülkemizde doğru düzgün hiçbir adım atılmamış. Böyle olunca da adeta AR-GE kültürü bu ülkede hiç oluşamadı. Söylenenin aksine 20 sene, bir kültür oluşturmak için yeterli bir süre değil. Bakınız bahane aramıyoruz ama Türkiye’de AR-GE kültürünün yeni yeni oluştuğu ve bunun kazanımlarını yeni yeni elde ettiğimiz de bir gerçek. Bundan sonra ülkemizde yüksek teknolojili ürünler çok daha hızlı geliştirilecek. Bakınız aynı şeyi teknoloji tabanlı girişimcilikte de yaşadık.”
Son dönemde Teknoloji ve İnovasyon Fonunu, Bölgesel Kalkınma Fonunu, Bilişim Vadisi Girişim Sermayesi Fonunu kurduklarını anımsatan Bakan Varank, sadece bu fonların büyüklüğünün 1,5 milyar liraya ulaştığını bildirdi.
Varank, fonların fonu Tech-InvesTR programı çerçevesinde 2,8 milyar liralık kaynağı harekete geçirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Şu ana kadar 57 girişim, bu fonlardan 677 milyon liranın üzerinde yatırım aldı. Sadece son 4 yılda sermaye piyasasına kayıtlı 1,3 milyar dolar büyüklüğünde 86 fon ülkemizde kuruldu. İşte çarpan etkisiyle girişimcilik ekosistemine yapılan yatırımların miktarı da son yıllarda katlanarak artıyor. 2020 yılında Türk start-up’larının aldığı yatırım 154 milyon dolardı. 2021’de bu rakam 10 kattan fazla artarak 1,6 milyar dolara ulaştı. 2022 yılında da 1,7 milyar doları yakaladık. 4-5 sene evvel unicorn, yani 1 milyar dolar değerlemeye ulaşan Türkiye’de hiçbir şirket yokken, son dönemde Turcornlarımızın sayısı da 6’ya ulaştı.”
2019’da Sanayi ve Teknoloji 2023 stratejisini ilan ettiklerinde ve 2023 yılına kadar Türkiye’den en az 10 unicorn çıkacak dediklerinde kendileriyle dalga geçildiğini söyleyen Bakan Varank, “Dediler ki ‘Bu ekosistemden unicorn falan çıkmaz.’ İşte bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin 6 tane unicornu var ve inşallah bu sene içerisinde bu rakamlar artmaya devam edecek. Biz şunu biliyoruz ve inanıyoruz ki Türkiye’de artık girişimcilik yeni bir evreye geçiyor. Geçtiğimiz haftalarda Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisini ve Turcorn100 programını kamuoyuna ilan ettik. Hedefimiz dünyanın en gelişmiş 20 ekosistemi arasında yer alabilmek. Yine 2025 yılı için 5 bin melek yatırımcı, 2,5 milyar lira kitlesel fonlama, 5 milyar lira kamu desteği ve 2,5 milyar dolar girişim sermayesi yatırımı, 15 turcorn ve 5 decacorn hedefi koyduk.”
“Türkiye’deki iş dünyasının da Türkiye’de girişimcilik ekosistemine eğilmesi lazım”
Bakan Mustafa Varank, teknoloji tabanlı girişimlerin Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasında, Türkiye Yüzyılını inşa etmede lokomotif görevi göreceğini, yeniliğe ve dönüşüme, özgün ve yenilikçi ürünlerin üretilmesine liderlik edeceğini dile getirdi.
Girişimcilik ekosisteminin yazdığı başarı hikayesinin yurt dışında ciddi manada ses getirdiğini vurgulayan Varank, “Artık yabancı fonlar, ‘Türkiye’ye gelerek biz nerelere yatırım yapabiliriz’ bunun peşine düşmüş durumdalar ama şunu da itiraf etmemiz lazım; yurt dışından bu kadar ilgi varken, Türkiye’deki geleneksel iş insanları bunun bu kadar farkında mı? Maalesef bu kadar farkında değil. Zaman zaman bir araya geldiğimizde buradaki imkanları, fırsatları kendilerine (yabancı fonlar) anlatıyoruz ama aslında Türkiye’deki iş dünyasının da Türkiye’de girişimcilik ekosistemine eğilmesi lazım.” diye konuştu.
Varank, 2 sene önce Almanya ziyaretinde Siemens’e gittiğini, Siemens’in sadece kendi içerisinden çıkacak yeni start-uplar için tam 3 milyar dolarlık fon ayırdığını vurgulayarak, “Bizim iş insanlarımızın da bu alana mutlaka yatırım yapması lazım. Bu fırsatları değerlendirmesi lazım. Biz bu manada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak girişimcilik ekosisteminin önünü açmaya devam edeceğiz. Bu alanda öncü olmaya devam edeceğiz. Verdiğimiz desteklerle, teşviklerle, mevzuatta yapacağımız düzenlemelerle Türkiye Yüzyılı’nı aynı zamanda bir ‘girişimcilik yüzyılı’ inşallah yapacağız.” şeklinde konuştu.