İsrail’in Gazze’ye saldırılarını başlattığı 7 Ekim öncesinde başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere Batılı ülkelerin, Filistin Devleti’ni tanıması fikri, Nisan 2014’ten bu yana ilerlemeyen Filistin-İsrail müzakerelerinin sonuçlarına bağlıydı.
Filistin ile İsrail arasındaki müzakereler, İsrail’in, eski tutukluların serbest bırakılması, yasa dışı yerleşim faaliyetlerinin durdurulması ve 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletinin kurulması şartlarını reddetmesi sebebiyle Nisan 2014’te askıya alınmıştı.
Birleşmiş Milletlerde (BM) 2012’den bu yana gözlemci ülke statüsünde yer alan Filistin, tam üye olma girişimlerinden de sonuç elde edemedi.
“Filistin’in tanınması için AB içinde çaba sarf edilmeli”
Son zamanlarda birçok Batı ülkesi İsrail-Filistin müzakereleri sürdürülmese bile Filistin Devleti’ni tanıma yönündeki ciddi düşüncelerini açıkça dillendirmeye başladı.
Bu, önce İspanya’da başlayan sonrasında İngiltere’de yankılanan ve Gazze’de İsrail’e destek vermesine rağmen ABD’ye kadar ulaşan bir eğilim haline geldi.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, 5 Aralık 2023’te ülkesinin, AB içinde “yeterli desteği görmese de Filistin Devleti’ni tanıma eğilimini sürdürdüğünü” söyledi.
Madrid’de yabancı gazetecilere yaptığı açıklamada Sanchez, “İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaları sona erdirmenin iki devletli çözüme dayalı, İspanya liderliğinde uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesine hazırlık olarak önce Filistin Devleti’nin tanınması gerekiyor.” dedi.
Sanchez, 130’dan fazla ülkenin Filistin Devleti’ni tanıdığını ancak ABD ve bazı AB ülkelerinin hala tanımadığını hatırlattı.
İspanya Başbakanı, “Filistin’in tanınması konusunda AB bünyesinde girişimlerde bulunulması için çaba sarf edilmesi gerekiyor. Eğer bu olmazsa, İspanya’nın Filistin’i tanıma yönelimi devam edecek.” şeklinde konuştu.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron da 30 Ocak’ta, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımaya hazır olduğunu belirterek, “Filistinliler için siyasi bir ufuk” bulunması gerektiğine dikkati çekti.
ABD, İsrail’in güvenliğini göz önüne alarak Filistin Devleti’nin kurulmasını destekliyor
Atlantik Okyanusunun diğer tarafında, son haftalarda, ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Filistin Devleti kurmanın gerekliliğine işaret ediyor.
ABD merkezli “Axios” haber sitesi, 31 Ocak’ta Blinken’ın, Gazze Şeridi’nde saldırıların durmasının ardından Filistin Devleti’nin ABD ve uluslararası düzeyde tanınmasına ilişkin Dışişleri Bakanlığından bir çalışma yapması talebinde bulunduğunu aktardı.
Söz konusu siyasi seçenekler arasında, Filistin Devleti’nin tanınması, BMGK’da Filistin’in BM’ye tam üye devlet olarak tanımasını engellemek için veto hakkını kullanmamak ve diğer ülkeleri Filistin’i tanımaya teşvik etmek yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller da 31 Ocak’ta, bağımsız Filistin Devleti’nin kurulmasını desteklediklerini belirtti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Miller, “Geniş çaplı seçenekleri değerlendiriyoruz, bunları hem bölgedeki hem de ABD hükümeti içindeki ortaklarımızla konuşuyoruz, ancak siyasi düzeyde herhangi bir değişiklik yok.” ifadelerini kullandı.
İsrail, Filistin Devleti’nin kurulmasına karşı çıkıyor
İsrail ise Filistin Devleti’nin tanınmasına karşı çıkarken, 7 Ekim 2023’ten önce Binyamin Netanyahu, “İsrail’in Arap ülkeleriyle normalleşmesinin Filistinlilerle çözüme de yol açacağını, tersinin olmayacağını” savunuyordu.
Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas, yıllardır Filistin, Suriye ve Lübnan topraklarını işgal altında tutan İsrail ile normalleşmeye gitti.
Netanyahu, Eylül 2023’te BMGK’da yaptığı konuşmada, Filistin Devleti’nin yer almadığı bir Orta Doğu haritası gösterdi.
Uzmanlar, son yıllarda Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşmesinin, Filistin davasının bir kenara itilmesi anlamına geldiğini düşünüyor.
Filistin Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, BMGK’daki 193 üye ülkeden 139’u Filistin Devleti’ni resmen tanıyor. Son olarak İsveç, 2014’te Filistin Devleti’ni tanıdığını duyurdu.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 23 Eylül 2011’de Filistin Kurtuluş Örgütü adına Filistin’in, BM’ye tam üyeliği talebinde bulundu ve daha sonra Washington yönetimini “kendisini hayal kırıklığına uğratmakla” suçladı.
BMGK, 29 Kasım 2012’de Filistin’e üye olmayan gözlemci devlet statüsü verdi.
Gazze’de devam eden yıkıcı saldırılar ve buna paralel olarak İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’da artırdığı saldırıları olmak üzere küresel kamuoyunda da Filistin halkının hakları lehine önemli değişiklikler Batı’da Filistin Devleti’nin tanınması yönündeki söylemleri artırıyor.
İsrail’in Gazze’yi işgalinde 7 Ekim sonrası
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırı düzenledi.
İsrail, 7 Ekim’deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 11 bini çocuk, 8 bini kadın olmak üzere 27 bin 19 Filistinli öldürüldü, 66 bin 139 kişi yaralandı. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 224’ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 561 askerinin öldürüldüğünü duyurdu.
Çatışmalara 24 Kasım 2023’te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 381 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten bu yana sınırda devam eden çatışmalarda 30 Lübnanlı sivil ve 176 Hizbullah mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 10 İsrail askeri öldü.