BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bugünün Meteoroloji Günü olduğunu hatırlatarak, bu alanda çalışanların günün kutlayan Destici, bu haftanın aynı zamanda Orman Haftası, 22 Mart’ın da Dünya Su Günü olduğunu dile getirdi. Destici, suyun önemine dikkati çekerek su konusunun hiçbir zaman gündemden çıkmaması gerektiğini söyledi.
Kovid-19 vaka sayılarında bir artış olduğunu dile getiren Destici, toplam vefat eden kişi sayısının 30 bin 178’e ulaştığını ifade etti.
Destici 12 yıl önce 25 Mart’ta BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, Allah’tan rahmet diledi. Destici, şöyle konuştu:
“Büyük Birlik Partisi olarak pandemi şartları ve artan vaka sayılarını dikkate alarak biz bu sene kabir başında çok geniş kapsamlı bir program planlamıyoruz, yapmıyoruz. Tabii ki gelecek, ziyaret edecek olanlar mutlaka geleceklerdir. Ama biz bu şartları düşünerek Büyük Birlik Partisi olarak bir salon toplantısıyla o gün öğleden sonra sınırlı sayıda davetlinin katıldığı bir anma ve anlama programını gerçekleştireceğiz. Bütün il ve ilçe teşkilatlarımız, bir kısmı salon programlarıyla, bir kısmı açık hava programlarıyla, bir kısmı camilerde mevlit ve Kur’an tilaveti ile şehit liderimizi ve onunla birlikte şehit olan arkadaşlarımızı anacağız.”
Terörle mücadele
Destici, 40 yıla yakın bir süredir PKK terör örgütüyle mücadele edildiğini belirterek, sadece ülke içinde bu örgütün neden olduğu ölüm sayısının 40 bine yaklaştığını aktardı. Kadın, çocuk, bebek, din görevlisi ve öğretmenlerin de hedef alındığını anlatan Destici, terör kurbanlarının içinde, “ibret olsun diye” öldürülenler olduğunu da söyledi.
PKK’nın bulunduğu yerlerde uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı ve haraç toplama başta olmak üzere çok sayıda yasa dışı faaliyeti sürdüren şebeke olduğunu dile getiren Destici, “Terör örgütü varlığını, Orta Doğu’da Türkiye’nin inisiyatif sahibi olmaması için, örgütü bir denge unsuru olarak inşa ve kontrol eden küresel emperyalist güçlerin desteğiyle sürdürüyor.” diye konuştu.
Destici, terörün, katliamların yanı sıra ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı maliyetinin, 1 trilyon doların üzerinde olduğunu kaydetti.
Terör örgütü mensuplarının bu topraklarda hırsızlıktan cinayete, uyuşturucudan tecavüze, para çalmaktan çocuk istismarına, casusluktan sınav sahtekarlığına işlemediği tek bir suç olmadığını dile getiren Destici, “Terör örgütünün ismini ve teröristleri ‘insan’ ve ‘hak’ kelimeleriyle yan yana getirmeye çalışanlar önce bize ve milletimize bu durumu izah etmek zorundadırlar.” değerlendirmesinde bulundu. Destici, şöyle konuştu:
“Bu şartlarda ve yıllarca terör örgütünün sözcülüğünü yapan, tüm yönetim kadroları, adayları, söylemleri terör örgütünün oluruyla şekillenen, teşkilatları ve belediyeleri terör örgütünün asker alma ve lojistik üstleri gibi çalışan bir siyasi partinin TBMM’de temsil edilmesi ve devletten hazine yardımı alması gibi bir saçmalığı maalesef bugüne kadar yaşadık. TBMM’de bulunan, sözde bir siyasi partinin, ülkemizin uluslararası alanda yaşadığı her ihtilafta ülkemizin hasımlarının tezlerini desteklemesi, ülkemizin düşmanlarının tarafında olması gibi bir saçmalığı yaşadık ve hala yaşıyoruz. Ülkenin yaşadığı en kritik anlarda Kurtuluş Savaşı’nı yöneten, Cumhuriyetimizi kuran Gazi Meclisimiz yıllarca içine sızmış terör uzantıları nedeniyle ülkenin güvenlik konularını görüşemedi ve gizli oturumlar yapamadı. Defalarca ‘bu utanç artık sona ersin’ dedik.”
Destici, Anayasa’ya göre siyasi partilerin tüzük ve programlarıyla eylemlerinin, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağını, sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir diktatörlüğü yerleştirmeyi amaçlayamayacağını, suç işlenmesini teşvik edemeyeceğini söyledi.
Terör örgütünün siyasi uzantısının çoktan kapatılması gerektiğini, anayasaların teröre alan açmak için değil devleti, milleti, hukuku korumak için bulunduğunu belirten Destici, şu değerlendirmeyi yaptı:
“HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davayı, terörle mücadelenin bir aşaması ve adaletin tecellisi olarak görüyor, milletimiz ve ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum. Elbette ki Anayasa Mahkemesinin vereceği karara, hukuka saygılıyız. Ama bizce hem Anayasa’ya hem de siyasi partilerle ilgili yasaya baktığımızda HDP çoktan kapatılmalıydı ve çoktan da kapatılmayı hak etmiş, terör örgütünün siyasi bir şubesidir. Beklentimiz de Anayasa Mahkemesinin bu yönde bir karar almasıdır.”
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi
İstanbul Sözleşmesi’ne dair alınan kararın yanında olduklarını belirten Destici, aldığı karardan dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da teşekkür etti. Destici, “Kadınları, çocukları, aileyi korumak için marjinal ve sapkın hayat tarzlarına hukuki zemin kazandırılmasına ihtiyacımız da yok, izin de vermeyiz.” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının, “kadınları öldürmek yasak değil” anlamı ve üslubuyla kamuoyuna sunulmasının art niyetli, yalan ve provokasyon olduğunu belirten Destici, “Çözümü İstanbul Sözleşmesi’nde değil, kendi inancımızda, kültürümüzde, irfanımızda, kendi kanunlarımızda aramalıyız.” diye konuştu.
Ekonomide, özellikle dövizde yaşanan dalgalanmaların, ekonominin kırılganlığından ziyade, daha çok uluslararası gelişmelerle ilgili olduğunu ifade eden Destici, Türkiye’nin Suriye’de bulunması, Libya ile yapılan anlaşma, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, Karabağ’da Azerbaycan ile yapılan iş birliğinin, emperyalist güçleri de rahatsız ettiğini aktardı.
Türkiye’ye mesaj verilmeye çalışıldığını söyleyen Destici, içeride de gelişmelerden rant bekleyenler olduğunu söyledi.