Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, BBP’nin kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 13’üncü yılı dolayısıyla AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun kendini devletine, milletine, ülkesine, davasına ve inandığı değerlere adamış biri olduğunu söyleyen Destici, Yazıcıoğlu’nun her şeyden önce bir dava adamı olduğunu, siyaseti inandığı değerler için yaptığını belirtti. Yazıcıoğlu’nun devletin bekası, ülkenin bütünlüğü, milletin istiklali ve istikbali için çalıştığının altını çizen Destici, “‘Bir hayalim var, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar kaynaşmış ve birleşmiş bir Türk dünyası hayal ediyorum.’ diyordu. ‘Anadolu topraklarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde doğusu ile batısı, Kürt’ü ile Türkmen’i, Alevi’si ile Sünni’si bir arada kardeşçe yaşasın, doğduğu yerde doysun, alnı ak başı dik olsun.’ istiyordu. Bunun mücadelesini verdi ve yılmadı, yıkılmadı.” diye konuştu.
Çoğu dönemde yalnız bırakılan Yazıcıoğlu’nun her şeye rağmen davasından ve inandığı değerlerin peşinde gitmekten vazgeçmediğini vurgulayan Destici, “Her şeyden önce milletin adamıydı ve milli iradenin yanındaydı. Her şeyden önce milletin adamıydı ve milli iradenin yanındaydı. Milli iradeye müdahale edildiği ve herkesin geri durduğu dönemlerde, örneğin 28 Şubat sürecinde cesurca meydana çıktı. Arkadaşlarıyla birlikte ‘Evet, ordu bizim gözbebeğimizdir, peygamber ocağıdır ama namlusunu milletine döndürmüş tanka selam durmam.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
25 Mart 2009’dan bugüne Muhsin Yazıcıoğlu’nun, davanın peşini bırakmadıklarını dile getiren Destici, “Bu 13 yıllık süre içerisinde Türkiye çok değişik süreçler yaşadı, çok değişik dönemlerden geçti. Dolayısıyla bütün bu süreçler içerisinde bizim davamızda da rahmetli Genel Başkan’ımızın ve arkadaşlarımızın şahadet sürecindeki hukuku yürüyüşünde de birtakım engellemeler ve yanlış yönlendirmelerle karşı karşıya kaldık ama bunların hiçbirisi bizi yolumuzdan çevirmedi. Biz takibe devam ettik.” dedi.
Yazıcıoğlu davasıyla ilgili bazı hatalar, ihmaller, kusurlar olduğunu ifade eden Destici, şunları söyledi:
“Helikopterin kasten düşürüldüğü, başta şehit liderimiz Muhsin Başkan’ımız olmak üzere, tüm şehitlerimizin bir suikast ve sabotaj sonucu öldürülmeleriyle ilgili dosya açık ve bu soruşturma devam ediyor. Burada normalde en az 9 kişilik bir kaza kırım komisyonunun kurulması gerekiyordu. Yönetmelik de bunu gerekli kılıyordu. Lakin, sadece 3 kişilik bir komisyon kurulmuştu. Biz, buna baştan itibaren itiraz ettik. Zaten bu 3 kişiyle bu kazayı araştıracak ehliyete, liyakate ve uluslararası sertifikalara sahip değillerdi.”
15 Temmuz’dan sonra davanın FETÖ yönüyle soruşturulması ve komisyonun tekrar kurulması talebini ortaya koyduklarını bildiren Destici, şöyle devam etti:
“Şu anda Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesi’nde 19 şüphelinin yargılanmasına devam ediliyor. Adalet Bakanlığımızın ve Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının öncülüğünde 9 kişilik yeni bir komisyon kuruldu. Bu komisyon olayı başından sonuna kadar tekrar ele aldı ve raporlarını tamamlamak üzereler. Bizim başından beri dile getirdiğimiz bazı şüpheler vardı. Bunlardan bir tanesi, hava şartlarına rağmen neden uçuş izni verildi ve bu uçuşa müdahale edilmedi? İkincisi, radar görüntüleri. Üçüncüsü karbon monoksit hadisesi. Bütün bunlarla ilgili çalışma sonuçlandığında, bu şüphelerle ilgili daha detaylı bir bilgi alacağımıza inanıyoruz.”
Olaydaki tüm şüphelerin giderilerek aydınlatılması gerektiğini belirten Destici, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sadece biz değil, bütün Türkiye kahir ekseriyetle bu hadisenin bir suikast ya da sabotaj olduğuna inanıyor. Bakıyoruz arkada çok büyük bir aklın olduğu gözüküyor. Ben bu komisyonun bunları bütün çıplaklığıyla ortaya koyabileceğini inanıyorum. Millet de bunun bir an önce çözülmesini bekliyor, biz de bekliyoruz. İlk günkü azim ve kararlılıkla bu davanın peşindeyiz. Suçluların hukuk önüne çıkarılıp cezalarını alana kadar davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasının Türk-İslam ülküsü, din-devlet, vatan ve millet davası olduğunu vurgulayan Destici, Yazıcıoğlu’nun yaşantısı ve sözleri ile kendilerine bir miras bıraktığını kaydetti.