BBVA CEO’su olarak son 4 yıldır yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çeken, Türk-İspanyol Sanayi ve Ticaret Odası tarafından geçen hafta “profesyonel liyakat” ödülü alan Onur Genç, BBVA’nın Madrid’deki merkez ofisinde AA muhabirine özel demeç verdi.
Trabzon’un Çarşıbaşı ilçesi doğumlu olduğunu, Trabzon Anadolu Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesinin ardından Türk Eğitim Vakfı bursuyla Amerika’da Carnegie Mellon Üniversitesinde eğitim aldığını aktaran Genç, “Annem ve babam ben okuduğum birinci ilkokulun 4 öğretmeninden ikisiydi. Öyle bir yerde Anadolu insanının dürüstlüğünü, naifliğini, güzelliğini, iyiliğini görüyorsunuz. Sonra İstanbul’u ve arkasından Amerika’yı tanıdım ve farklı kişilerle, ortamlarla iştigal etmiş olmanın çok faydasını gördüm. Bunlar, sizin kitaptan okuyamadığınız şeyleri öğrenmenize yardımcı oluyor.” dedi.
Türkiye’nin en büyük yabancı yatırımcılarından biri olan ve Garanti BBVA’nın yüzde 86 hissesine sahip olan BBVA’nın 2018 sonundan bu yana CEO’su olarak görev yapan Genç, “Gelir gelmez Brexit, ardından Allah bir daha göstermesin pandemi, şimdi savaş, enerji krizi ve yüksek enflasyon. Dolu dolu bir 4 yıl oldu. Ekonomiyi etkileyen her şey bizi de etkiler ama bizim BBVA olarak bu süreci iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Banka oldukça iyi gidiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
164 yıllık bankanın ilk yabancı CEO’su
Genç, BBVA’nın 164 yıllık, köklü bir banka olduğunu ve ilk yabancı CEO olarak kendisinin atandığını aktararak “BBVA, 25 ülkede operasyonu olan, 740 milyar avro aktife sahip, 120 bine yakın çalışanı olan, ağırlıklı İspanya, Meksika, Peru, Kolombiya, Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinde ve Türkiye’de faal olan bir banka. Böylesine bir bankanın ilk yabancı ve Türk genel müdürü olmanın kendi içerisinde barındırdığı zorlukları oluyor.” diye konuştu.
“Ben Boğaziçi Elektronik mezunuyum, yoğun çalışırım, hayatım öyle geçti”
Normal çalışmasının sabah saat 07.00’de kalkıp, 08.00’de işte olmak olduğunu ve özel bir durum olmadıkça akşam saat 20.00’ye kadar çalıştığını söyleyen 48 yaşındaki Onur Genç, günlük temposunu şöyle anlattı:
“Sabah işe geldiğimde ilk olarak piyasalarda ne oluyor diye bir bakarım. Bankacılık aynı zamanda piyasayı okuyabilme işidir ve ilk işim piyasayı değerlendirmek olur. Sonra eskiden her gün, şimdi haftada iki gün 1’er saat İspanyolca kursu ardından saat 09.30 itibarıyla toplantılarım, görüşmelerim başlar. BBVA olarak faaliyette olduğumuz ülkelerdeki yöneticilerimizin yanı sıra birçok kişi ve kurumla ilişkilerimiz oluyor. Regülatörümüz var, Avrupa Merkez Bankası ve bulunduğumuz her ülkenin Merkez Bankaları. Eğer müşteri yemeğim yoksa çok hızlı, 15 dakikada yemek yerim ve tekrar çalışma temposuna devam ederim. İspanya’da iş yemeği olursa malum 1,5-2 saat sürüyor. Ben Boğaziçi Elektronik mezunuyum, yoğun çalışırım, hayatım öyle geçti.”
Sektörde en güçlü olduğumuz yerlerden biri dijitalleşme
Genç, BBVA’nın bankacılık sektöründe güçlü olduğu konulardan birinin dijitalleşme olduğunu kaydederek “BBVA bu seneyi 11 milyonun üzerinde yeni müşteri ile kapatacak. 2018’de bu 5 milyondu. İki katından daha fazlasını çıkardık. O zaman yeni kazanılan müşterilerin yüzde 10’u dijitalden geliyordu şimdi yüzde 54’ü bu dijital kanallardan akıyor. Bizim rekabet grubumuz olarak adlandırdığımız, Avrupa coğrafyasının 15 büyük bankası arasında ilk 9 ayda karlılık açısından 1 numarayız. Eminim yılı da böyle kapatacağız. Nedenine baktığınızda dijitalleşmenin ve müşteri kazanımının çok önemli bir faktör olduğunu göreceksiniz.” ifadelerini kullandı.
Dijitalleşmede işlem bankacılığı denilen cep telefonundan para aktarımı, kredi kartı ödemesi gibi işlemleri artık her bankanın yaptığını ancak satış, müşteri kazanımı ve finansal tavsiyeler olarak belirlenen 2, 3 ve 4. fazlarda dijitalleşmeyi her bankanın aynı hızda ve yüksek kalitede gerçekleştiremediğini vurgulayan Genç, “BBVA olarak tüm dijitalleşme fazlarında çok iyi olduklarını, bunun kendilerini diğer bankalardan ayıran bir özellik olduğunu, yaptıkları 100 satıştan 77’sinin artık cep telefonu kanalı başta olmak üzere dijitalden geldiğini” açıkladı.
Genç, Avrupa’nın birçok ülkesinde ve ABD’de yapılan bir anketten örnek vererek “Hayatınızdaki stresin kaynağı ne? diye sorulduğunda, anketlerde açık ara farkla en çok (para) yanıtı çıkıyor. Parayı yönetememek, para ile ilgili konularda insanların ne yapacağını bilememesi halen insanlığın en büyük sorunlarından bir tanesi. Biz artık, müşterinin hesabı, kredi kartı bilgileri bizde ise müşterilere parayı yönetmekle ilgili elimizdeki datayı, dijitalleşmeyi kullanarak ve çalışanlarımız yoluyla daha fazla nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yüksek enflasyon Avrupa’da bankacılık sektörünün de ana gündemi”
Avrupa’da bankacılık sektörünün ana gündeminin enflasyon ve faiz oranları olduğunu söyleyen Onur Genç, Avrupa’da bu yıl içinde rekorlar kıran yüksek enflasyonun daha ne kadar devam edeceği sorusunun cevabını kimsenin bilmediğini ifade etti.
Genç, son iki hafta içinde üç farklı yatırım bankasıyla görüşmeler yaptığını anlatarak “Avrupa Merkez Bankasının 2023 sonunda faizleri getireceği yer neresi olur konusunu konuştuk. Avrupa’da faizler bugün yüzde 1,5’te. Aralık 2023 için faizlerin, bu yatırım bankalarından bir tanesi yüzde 3’e, diğeri yüzde 2’ye, ötekisi de yüzde 4’e çıkacağını söyledi. 2, 3, 4 basit rakamlar gibi gözüküyor ama ekonomiye çok fazla etki yapıyor. Neden hepsi farklı söylüyor? Çünkü enflasyonun ne kadar ve ne hızla aşağıya inebileceğini kimse kestiremiyor.” dedi.
“Şu anda gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’daki tüm ekonomilerin en büyük gündemi enflasyon. Enflasyon rakamları çok yüksek geliyor. Avrupa’da çok uzun yıllar eksilerde bile devam eden enflasyon oldu. Şimdi yüzde 11’lere çıktı.” diyen Genç, “Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde Merkez Bankaları faizleri artırarak enflasyonu aşağıya çekmeye, kontrol altına almaya çalışırlar. Enflasyonun nerede olduğunu, nerede olabileceğini çok net göremedikleri için merkez bankalarının faiz kararlarının da nerede olacağını çok kestiremiyoruz.” diye konuştu.
Özellikle Avrupa Merkez Bankası ve Amerika Merkez Bankasının ekonomiyi tetiklemek için çok uzun yıllar kolay para politikaları izlediğini ve bunun sonucunda biriken tansiyonun olduğunu kaydeden Genç, şunları söyledi:
“Avrupa’da doğal gaz şu anda savaş öncesi döneme nazaran 8 katına çıktı. Gaz ve petrolün çok yukarı gelmesi enflasyonu tetikledi, aynı zamanda yılların biriktirdiği o tansiyonun da önünü açtı. Şimdi o tansiyonun önü açıldığı için enflasyon yukarlarda kalmaya devam ediyor. Türkiye’de çok daha fazla rakamlar ama Avrupa’daki yüzde 10 yüzde 11’lik enflasyon da görülmemiş rakamlar. Dolayısıyla bu rakamın ne kadar hızlıca aşağıya, hangi seviyelere gelebileceği ve bunun sonucu olarak da faizlerin 2 mi 3 mü 4 mü olacağı şu anda Avrupa’nın gündemini oluşturan konu.”
BBVA CEO’su Genç, Avrupa Merkez Bankasının gelecek yıl sonuna kadar faizleri yüzde 4’e kadar çıkarması halinde bunun “sıkılaştırılmış bir politika” anlamına geleceğini vurgulayarak şöyle devam etti:
“Bizim ana gündemimiz enflasyon. Enflasyonla bağlantılı faizlerin nerede olacağı. Faizlerin nerede olacağıyla bağlantılı olarak da bizim işimizin kökündeki önemli konulardan bir tanesi verdiğimiz kredilerin geri dönüşüdür. Eğer faizler çok yukarıya çıkarsa ve dolayısıyla ekonomik durgunluk sert gelirse bankanın kredi maliyetleri yukarı çıkar. Verdiğimiz kredilerin geri dönüşünde sıkıntılar yaşanmaya başlar. Dolayısıyla, Enflasyon ve faizler ne olabilir? Bunun sonucundaki etki ne olabilir? Kredi maliyetleri ne olabilir? Buraları iyi okumamız lazım.”
İspanya’da bankalara getirilen vergi
Onur Genç, İspanya’da ekonomik krizle bağlantılı olarak sol hükümetin 2023 bütçesinde bankalara getirdiği vergiyi de eleştirerek “Bize yükü yaklaşık 250 milyon avro. Biz sektöre yönelik doğru bir şey olmadığını düşünüyoruz. Bir sektöre vergi getirmenin nedeni, o sektörün aktivitesini aşağıya çekmek içindir. Örneğin tüketilmesini istemediğiniz bir ürün vardır, ona hemen bir vergi getirirsiniz ama bankacılık öyle bir sektör değil. Bankacılığın çıktısını azaltmak istemezsiniz. Bankacılık yatırım yapmak isteyene kredi verir. Ekonominin büyümesi için her zaman bankacılığın da gücünü, aktivitesini artırması istenir. Bu tip, bankacılığa özel vergiler bankacılığın aktivitesini azaltır.” ifadelerini kullandı.
“Ben 250 milyon avroyu kredi vermek, yatırıma dönüştürmek üzere müşterilerime vermektense, gidip ek vergiye vereceğim.” diyen BBVA CEO’su, geçmişteki tüm örneklere bakıldığında, bağımsız kurumlara, üniversitelere sorulduğunda bankalara yönelik bu verginin ülke ekonomisi için iyi bir şey olmayacağının görüleceğini belirtti.
Genç, sözlerine şöyle devam etti:
“İyi ve güçlü bankalar ülke ekonomisinin de gelişmesine yardımcı olurlar. Bankayı ekonomiden ayırmak mümkün değildir. Bankalar güçlüyse ekonomi de güçlüdür. Siz bankalara böylesine ek yük getirirseniz, banka güçsüzleşir ve sonucunda ekonomi de güçsüz olacaktır. Ekonomideki o yatırım iştahı daha az olacaktır. Ayrıca, BBVA bir Avrupa bankası. Biz Avrupa’daki 5. büyük bankayız. Bizim rakibimiz İtalyan, İspanyol, Alman, Hollanda, İngiliz bankaları. En büyük vergi yükünü siz bize getirirseniz, biz onlarla nasıl rekabet edeceğiz? Sadece İspanyol bankalarına bunu getirdiğiniz zaman bir rekabet dezavantajı oluşmaya başlıyor.”
Genç, her şeye rağmen “Yasa koyucu bir şey koyuyorsa masanın üzerine, haliyle uyacağız. Bizim orada, altını çizerek söylüyorum sıfır tereddüdümüz var ama uyacak olmamız karara katıldığımızı da ifade etmiyor.” diyerek hükümetin getirdiği vergiyi ödeyeceklerini belirtti.
“Size sokaktaki bir insan (100 bin avrom var nereye yatırım yapmalıyım?) derse, ne cevap verirsiniz?” sorusuna Genç, şu yanıtı verdi:
“Buna karşı ilk cevap, ‘O paranın ne kadarını ne kadar süreyle dokunmadan yaşayabilirsiniz?’ olmalıdır. Risk profilini ölçmek için bu önemli bir soru. Bizim zaten bunu değerlendirmeden müşteriye paranı şuraya yatır dememiz doğru değil. Eğer uzun vadede, mesela 10 yıl boyunca dokunmam diyorsa o lüksü var ise her zaman hisse senetleri daha iyi getiri sağlar. Tabii tek bir hisseye değil, birçok hisse yoluyla yatırımı çeşitlendirerek. Benim önerim o olur. Ben kendi paramın dokunmayacağım dediğim kısmını her zaman oraya yatırdım ve her zaman da en iyi getiriyi orası sağladı. Eğer 3-5 senede paraya ihtiyacım olabilir düşüncesindeyseniz, risk iştahınız çok yüksek değilse sabit getirili menkuller dediğimiz, hükümetlerin, şirketlerin bonoları vardır. Oraya yatırabilirsiniz. Her an bu paraya ihtiyacım olabilir diyorsanız da mevduat yaparsınız.”
Avrupa ve ABD’nin tersine Türkiye’de her şeyin mevduatta tutulduğunu söyleyen Onur Genç, “Avrupa piyasalarında özellikle Amerika’da insanların çok ciddi bir yüzdesinin borsalarda, sabit getirili menkul piyasalarında paraları vardır. O enstrümanları ne yazık ki henüz Türkiye’de geliştirebilmiş değiliz.” dedi.