Kronik hastalıkların yanısıra ilerleyen işitme kaybıyla mücadele ettiği bilinen Ludwig van Beethoven’ın saç buklelerini kullanarak genomunu dizileyen uluslararası araştırma ekibi, bir dizi etkenin neden olduğu karaciğer yetmezliği veya sirozun muhtemel ölüm nedeni olduğu sonucuna ulaştı.
İlerleyici işitme kaybı, gastrointestinal semptomlar ve karaciğer hastalığı
Dün Cell Press dergisi Current Biology’de yayımlanan araştırma raporunun yazarlardan biri olan Bonn Üniversite Hastanesi İnsan Genetiği Enstitüsü’nden Markus Nothen, “Üç ana semptom kompleksinin olası genetik nedenlerini inceledik: İlerleyici işitme kaybı, gastrointestinal semptomlar ve karaciğer hastalığı. Nihayetinde karaciğer yetmezliği ölümüne yol açmış olabilir” dedi.
Genetik yatkınlık, alkol tüketimi ve ve hepatit B karaciğeri vurmuş
“Beethoven’ın karaciğer hastalığına karşı güçlü bir genetik eğilimi vardı ve saçında hepatit B virüsü dizileri tespit edildi” bilgisini veren Nothen, “Hastalığın genetik yatkınlık, kanıtlanmış kronik alkol tüketimi ve hepatit B enfeksiyonu etkileşiminden kaynaklandığına inanıyoruz” diye ekledi.
Ölümünden önceki aylarda hepatit B virüsü kapmış
Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden paleogenetik uzmanı Johannes Krause, hepatit B’nin Beethoven’ın yaşadığı dönemde muhtemelen oldukça yaygın olduğunu belirterek “En azından ölümünden önceki son birkaç ayda kendisine hepatit B virüsü bulaşmıştı” dedi.
Ancak araştırmacılar, Aralık 1770 Bonn doğumlu Beethoven’ı 1818’de tamamen sağır bırakan ilerleyici işitme kaybı için herhangi bir genetik neden belirleyemedi.
1827’de Viyana’da ölen Alman bestekar, giderek duymaz hale geldiği dönemde başyapıtlarını yaratmasının yanısıra mide-bağırsak sorunları ve son olarak sarılıkla mücadele ettiği ömrünü fiziksel acılar içinde geçirdi.
Araştırmanın yazarlarından olan Cambridge Üniversitesi’nden biyolojik antropolog Tristan Begg, “Çalışamadığı akut hastalık dönemleri vardı, örneğin 1825 baharında bir ay süren akut hastalık dönemi” dedi.
Araştırmacılar, Beethoven’ın DNA verilerini ve arşiv belgelerini inceleyerek, onun yasal ve biyolojik soyağacındaki bir tutarsızlığı da ortaya çıkardı.
Tartu Üniversitesi Genom Bilimi Enstitüsü’nden Toomas Kivisild, Beethoven’ın doğrudan babadan gelen hattında ‘ekstra çift babalık olayı’, yani evlilikdışı ilişkiden doğan bir çocuk bulduklarını belirtti.
Kivisild, bunun, 16. yüzyılın sonunda ortak bir ata olan Aert van Beethoven ile Beethoven’ın 1770’teki doğumu arasındaki 7 nesili kapsayan sürede meydana geldiğini söyledi.
Begg, resmi kayıtlarda yer almamasını “Muhtemelen doğası gereği gizli bir ekstra babalık olayının belgelenmesini beklemezsiniz” diye yorumlayarak şöyle devam etti:
Bizzat Beethoven’ın gayrimeşru çocuk olabileceği ihtimalini göz ardı edemezsiniz… Bunu savunmuyorum. Ben sadece bunun bir olasılık olduğunu ve göz önünde bulundurulması gerektiğini söylüyorum.
Krause, Beethoven’ın 1802’de kardeşlerine yazdığı bir mektupta, ölümünden sonra sağlık sorunlarının, özellikle işitme kaybının anlatılmasını istediğine dikkat çekip “Bedeninin otopside incelenmesini istiyordu” hatırlatmasını yaparak ekledi:
Ve temelde biz de bu projeyle bir dereceye kadar onun arzusunu yerine getiriyoruz.