9 Haziran’da yapılan seçimden birinci çıkan N-VA’nın lideri De Wever, sosyal demokrat çizgideki Flaman partisi Vooruit, Hristiyan demokrat Flaman parti CD&V, Valon bölgesinin liberal partisi MR ve yine Valon bölgesinin merkez çizgideki partisi Les Engages temsilcileri ile sabaha kadar süren ancak başarısızlıkla sonuçlanan müzakerelerin ardından Kral Philippe’in huzuruna çıktı.
De Wever, Kral’a müzakerelerin gidişatına dair rutin raporunu sundu ve hükümeti kurma görevi süresinin uzatılmasını istedi.
Beklenen 1 haftalık uzatmanın aksine Kral Philippe, 3 gün daha süre tanıyarak De Wever’i 22 Ağustos’ta yeniden rapor sunmaya davet etti.
“Arizona” koalisyonu
N-VA ile Brüksel Başkent Bölgesi ve Fransızca konuşan toplumun bölgesi Valonya parlamentosunda birinci sıraya yerleşen Frankofon liberal MR partisi, Valonya’da 4. sırada gelen Les Engages, Flaman bölgesinde 3. sırada gelen Vooruit ve 4. gelen Flaman Hristiyan demokrat CD&V’yı bir araya getiren muhtemel koalisyon “Arizona” ismiyle anılıyor.
ABD’nin Arizona eyaletinin renklerini andıran şekilde siyasi yelpazenin farklı kesimlerinden 5 partiyi buluşturan koalisyonun hükümeti kurmasına olası gözle bakılıyor.
İkinci sıradaki aşırı sağcı Vlaams Belang ile henüz görüşme yok
Seçimin galibi olması beklenen aşırı sağ çizgideki Vlaams Belang (VB), hem federal parlamentoda hem de Flaman parlamentosunda 2. parti olmuştu.
N-VA lideri De Wever, hem seçim öncesi hem de sonrasındaki açıklamalarında aşırı sağcı VB ile görüşmeyeceğini ve aynı çizgide olmadıklarını söylemişti. Ancak N-VA içerisinde Flaman Bölgesi Başbakanı Jan Jambon gibi güçlü isimler, VB’yi diğer partilerden farklı görmediğini ancak partisi içinde bu konuda uzlaşma olmadığını dile getirmişti.
Bu durum Arizona’nın hükümet kuramaması halinde VB’nin kapısını çalıp çalmayacağı sorusunu gündemde tutuyor.
Diğer yandan VB’nin eli, Avrupa genelinde siyasetin aşırı sağa kayması nedeniyle de güçleniyor.
Belçika’da sosyo-ekonomik reform gereksinimi
2019’daki seçimlerin ardından 653 gün boyunca hükümetin kurulamadığı Belçika, bu kez bütçe açığı dolayısıyla sıkışan takvim nedeniyle daha zorlu bir süreç geçiriyor.
Partiler, De Wever’in “Süper Not” ismini verdiği bir sosyo-ekonomik paketi görüşüyor. “Çalışan kazanmalı” temalı paketin içeriği, Belçika’nın bütçe açığını “çalışmayarak devletten maaş alanlarla mücadele” yoluyla kapatmaya odaklanıyor.
De Wever’in işsizlik maaşı almaya hak kazanmak için şartları sıkılaştırmak, bundan faydalanmanın süresini azaltmak, uzun dönemli doktor raporlarının önüne geçmek gibi somut önerilerine sol eğilimli ve liberal partiler karşı çıkıyor.
11,5 milyon nüfuslu Belçika’da resmi istatistiklere göre 300 bin 200 kişi işsizlik maaşından faydalanıyor. Uzun dönemli doktor raporlarıyla sistemin suistimal edildiği biliniyor.
Avrupa Birliği (AB), 26 Temmuz’da yüksek bütçe açığı nedeniyle Belçika’ya yönelik disiplin süreci başlatmıştı. Ülkenin ilgili makamları, geçen ay bütçe açığının tahmin edilenden 2 milyar avro fazla çıktığını, eğer hiçbir önlem alınmazsa 2029 itibarıyla bütçe açığının 46 milyar avroyu bulacağını duyurmuştu.
De Wever, hükümeti 20 Eylül itibarıyla kurmuş olmayı hedefliyor. Bu tarih Belçika’nın AB Komisyonu’na bütçe açığını azaltmak için planını sunacağı son tarihe karşılık geliyor.
Her seçim sonrası sancılı süreç
Belçika’da federal bölgelerin arasında yaşanan anlaşmazlıklar, hemen her seçim sonrasında siyasi krizlere neden oluyor.
Ülke 1979 seçimlerinin ardından 107 gün, 1988’de 148 gün, 2007’de 194 gün ve 2019 seçimleri sonrası 653 gün hükümetsiz kalarak bu konuda rekor kırmıştı.