Belçika’nın Limburg bölgesindeki Heusden-Zolder’in Belediye Başkan Yardımcısı Gül, Belçika-Türkiye İş Gücü Anlaşması’nın 60. yılı vesilesiyle, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Gül, Heusden-Zolder’in Türk toplumunun Belçika’ya göçünde ilk varış noktası olma özelliğini taşıdığını söyledi.
Kentin, Batı Avrupa’da Türk toplumunun kurduğu ilk cami ve ilk spor kulübüne ev sahipliği yaptığına dikkati çeken Gül, “Dolayısıyla Heusden-Zolder’de siyaset yapmanın, insanlarımızı temsil etmenin ve onlara hizmet etmenin haklı gururunu yaşıyoruz.” diye konuştu.
Gül, babasının 1970’lerde Trabzon’dan Heusden-Zolder’e gelip maden işçisi olarak çalıştığını, ardından annesi ve ablalarını getirdiğini belirterek, “Ağabeyim ile ben ise burada dünyaya geldik.” dedi.
Babasının kentte ilk Türk marketi ve kasabını açtığını aktaran Gül, “İnsanların o dönem geldiklerinde yaşadıkları helal et bulma, kendi gıdalarını bulma meselesiyle ilgili çözüm üretmiş.” ifadesini kullandı.
Yüksek öğrenimini iktisat üzerine tamamladığını dile getiren Gül, küçük yaşlardan itibaren siyasete merak salma hikayesini şöyle anlattı:
“Siyaseti biz yapmayacak olursak bizler gibi düşünmeyen başkaları bizim adımıza karar verir. Ben siyasete çok erken yaşlarda merak saldım. 8 yaşındayken bir bakana, milletvekiline, belediye başkanına, belediye başkanı yardımcısına mektup yazardım. 8 yaşında çocuğun düşünceleri neler olabilirse onları yazardım. Bir bakan, bir milletvekili gördüğümde heyecanla onları izlerdim.”
9 Haziran’daki seçimde 1. sıradan milletvekili adayı
Belçika’da 9 Haziran’da yapılacak genel seçimde Flaman Bölgesi Parlamentosu için 1. sıradan aday olduğu bilgisini paylaşan Gül, “Müslüman Türk toplumu olarak bizim de siyasete yön vermemiz gerektiğini, bizim de hassasiyetlerimizin dile getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla siyasetin ya içinde olarak ya da oy vererek demokratik haklarımızı kullanmamız gerek. Bilhassa Batı Avrupa Türkleri olarak siyasetin her yönüyle içerisinde olmamız gerektiğine inanıyorum.” değerlendirmesini yaptı.
Gül, şunları kaydetti:
“Avrupa’ya bir elinde saz, bir elinde tahta valizle gelen büyüklerimiz görünmeyen heybelerini de beraberlerinde getirdiler. İçinde mutlulukları da dertleri de olan görünmez bir heybe getirdiler. Anadolu coğrafyasının insanını burada temsil etmek, Belçika’ya uyumlarını sağlamayı hedefliyoruz. Belçika da bizim devletimizdir. Bizim hassasiyetlerimizin dile getirilmesi gerektiğine inanıyorum.”