ABD’nin 46. başkanı Başkan Joe Biden, 20 Ocak 2021’de devraldığı başkanlık görevindeki ilk yılını yarın dolduruyor.
Seçim kampanyasında taahhüt ettiği gibi göreve başlar başlamaz yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleye öncelik veren Biden, salgından zarar gören Amerikan ekonomisinin toparlanmasına destek olmaya yönelik politikaları hayata geçirmeye çalıştı.
Başkanlığının ilk yılında salgının yaralarını sarmaya çalışan Biden’ın en zorlu sınavını verdiği alan ekonomi oldu.
Ekonomik toparlanmayı sağlamak için mücadele veren Biden, ilk yılının önemli bir bölümünde altyapı ile sosyal harcama paketlerini hayata geçirmek ve neredeyse 40 yılın zirvesine ulaşan enflasyonu kontrol altına almak için uğraştı.
İlk olarak 1,9 trilyon dolarlık destek paketini hayata geçirdi
Söz verdiği gibi ilk olarak salgının ekonomik etkilerini hafifletmeye yönelik 1,9 trilyon dolarlık ekonomik destek paketini gündeme getiren Biden, uzun görüşmelerin ardından Cumhuriyetçilerin itirazlarına rağmen Kongre’den geçen destek paketini geçen yılın mart ayında onayladı.
Biden yönetiminin Kovid-19’un ekonomik etkilerine karşı üzerinde çalıştığı en büyük paket olarak nitelendirilen Amerikan Kurtarma Planı Yasası’nda, doğrudan nakit yardımının yanı sıra işsizlik yardımları, eyalet ve yerel yönetimlerin desteklenmesi ile aşı dağıtımına yönelik düzenlemeler yer aldı.
Pakette, yılda 75 bin dolardan az kazanan bireyler için 1.400 dolarlık doğrudan nakit yardımı, işsizlik yardımı, kira yardımı ve okullar için finansman desteği de yer aldı.
Biden’ın seçim vaatlerinden biri olan ve Cumhuriyetçilerin yanı sıra bazı Demokratların da “işsizliği artıracağı” gerekçesiyle karşı çıktığı asgari saatlik ücretin 15 dolara çıkarılması ile ilgili düzenleme, bütçe kurallarına uygun olmamasının kararlaştırılması üzerine ekonomik destek paketinde yer bulamadı.
Bunun üzerine Biden, federal kurumlarda çalışan işçiler için asgari saatlik ücretin artırılmasına yönelik ayrı bir kararnameye imza attı. Böylece federal kurumlarda çalışan işçiler için halihazırda 10,95 dolar olan asgari saatlik ücret 15 dolara çıkarıldı.
Altyapı paketi yasalaştı
Kovid-19 salgınının etkileriyle mücadeleye yönelik 1,9 trilyon dolarlık ekonomik destek paketinin ardından Biden yönetiminin gündeme getirdiği ikinci büyük paket altyapı paketi oldu.
Biden’ın ekonomi planının ilk aşamasını oluşturan altyapı paketi, salgının ekonomide neden olduğu yaraların sarılması ve ülke ekonomisinin yeniden canlandırılması hedefiyle ortaya kondu. İlk olarak 2,3 trilyon dolar olarak açıklanan paketin maliyeti, karşılaşılan tepkiler üzerine yaklaşık 1 trilyon dolara kadar düştü.
Biden, aylar süren müzakereler sonucunda Senato ve Temsilciler Meclisi’nden geçen altyapı paketini, geçen yılın kasım ayında Beyaz Saray’da düzenlenen törende imzaladı.
ABD’de enflasyonun yükselişe geçtiği ve Biden’a olan siyasi desteğin azaldığı bir dönemde gelen altyapı paketinin yasalaşması, basında Biden ve Demokratlar için bir “zafer” olarak yorumlandı.
Altyapı paketi kapsamında, 8 yıl içinde yaklaşık 1 trilyon dolarlık harcama yapılması planlanırken, yeni altyapı yatırımları için 550 milyar dolarlık kaynak ayrıldı.
Ulaşım kalemindeki en büyük bütçenin 110 milyar dolar ile yol ve köprü projeleri olduğu pakette, elektrik şebekeleri için 73 milyar dolar, demir yolları için 66 milyar dolar, geniş bant internet erişiminin genişletilmesi için 65 milyar dolar, su altyapısı için 55 milyar dolar, çevresel projeler için 50 milyar dolar, toplu taşıma için 39 milyar dolar ve havalimanı projeleri için 25 milyar dolarlık kaynak ayrılması öngörüldü.
Sosyal harcama paketinde çıkmaza girildi
Biden’ın ekonomi planının ikinci ayağını eğitim, çocuk bakımı ve ailelere yönelik harcamaları içeren 1,75 trilyon dolarlık sosyal harcama paketi oluşturdu.
Söz konusu paketle milyonlarca kişiye istihdam sağlanması, iş gücüne katılımın artırılması, uzun vadeli büyümenin teşvik edilmesi, fiyat baskılarının azaltılması ve ABD’nin temiz enerji hedeflerini gerçekleştirmesinin sağlanması amaçlandı.
Paketin finansmanı için bir dizi vergi düzenlemesinin de hayata geçirilmesi planlanırken, pakette yer alan vergi düzenlemeleriyle 10 yılda toplam 2 trilyon dolara yakın vergi geliri sağlanması hedeflendi.
Maliyetiyle tartışmaların odağına yerleşen sosyal harcama paketi, geçen yılın kasım ayında Temsilciler Meclisi’nde onaylanarak ABD Senatosu’na gönderilirken, Demokrat Senatör Joe Manchin’in geçen ay sosyal harcama paketine destek vermeyeceğini duyurması, paketin geleceğini belirsizliğe sürükledi.
Ülke temerrüdün eşiğine geldi
Biden’ın ilk yılında ABD’de federal hükümet, tarihi bir temerrüde yol açabilecek 28,9 trilyon dolarlık borç limitine ulaşma tehdidiyle de karşı karşıya geldi.
Hükümetin borçlarını ödemek için ödünç alabileceği para miktarının üst sınırı anlamına gelen borç limiti için teknik olarak belirlenen süre 1 Ağustos 2021’de dolarken, ABD Hazine Bakanlığı, hükümetin ödemelerine devam edebilmesi için “olağanüstü önlemler” almaya başladı.
ABD Başkanı Biden, geçen yılın ekim ayında hükümetin temerrüde düşmesini önlemek amacıyla hazırlanan borç limitinin kısa süreli artırılmasına yönelik tasarıya onay verdi. Biden’ın onayıyla yasalaşan tasarı, borç limitinin 480 milyar dolar artırılmasını sağladı. Böylece borç limiti, 28,4 trilyon dolardan 28,9 trilyon dolara çıktı.
Kongre’nin gündemini aylarca meşgul eden bir diğer husus olan federal hükümetin borç limitini 2,5 trilyon dolar artırmaya yönelik yasa ise geçen ay Biden tarafından onaylandı.
Enflasyon neredeyse 40 yılın zirvesine çıktı
Makroekonomik göstergelere bakıldığında ise Kovid-19 salgınının neden olduğu şokun ardından toparlanma sürecine giren ülkede işsizlik rakamları neredeyse salgın öncesi seviyelere dönerken, yaklaşık 40 yılın zirvesine yükselen enflasyon Biden’a olan halk desteğinin azalmasına neden oldu.
Tedarik zincirinde Kovid-19 salgınından kaynaklanan sıkıntılar, ekonomik normalleşmeyle artan tüketici talebiyle karşılaşınca ülkede fiyat artışlarını körükledi.
ABD Çalışma Bakanlığının son verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), geçen ay yıllık bazda yüzde 7 ile 1982’den bu yana kaydedilen en yüksek artışı göstermeye devam etti.
Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar ülkede market raflarına ve fiyatlara yansırken, Biden, özel sektörle iş birliği yaparak UPS, FedEx ve Walmart gibi sevkiyat devlerinin 7/24 çalışmasını sağladı. Ancak devam eden salgın ve birçok firmanın tır şoförü sıkıntısı yaşaması nedeniyle tedarik zinciri aksamalarında istenilen iyileşme sağlanamadı.
Özellikle enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar ABD’de enflasyonun itici güçleri olarak öne çıkarken, Biden, yükselen petrol fiyatlarına karşı stratejik petrol rezervinden 50 milyon varil ham petrolü kullanıma açtı ve haksız rekabetin soruşturulması için ilgili kurumlara talimat verdi.
İşsizlik oranı neredeyse salgın öncesi seviyesine döndü
ABD’de salgının etkisiyle Nisan 2020’de yüzde 4,4’ten yüzde 14,8’e çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşan işsizlik oranı ise Biden’ın ilk yılında normalleşme gösterdi. Biden’ın görevdeki ilk yılında ülkede istihdam artışı 6,4 milyonu buldu.
ABD Çalışma Bakanlığının son verilerine göre, ABD’de işsizlik oranı geçen ay yüzde 3,9’a indi. Böylece ülkede işsizlik oranı, Kovid-19 salgını öncesinde olduğu gibi neredeyse 50 yılın en düşük seviyesine döndü.
Ülkede iş gücü sıkıntısı devam ederken, ücretlerdeki artışın da etkisiyle işinden kendi isteğiyle ayrılanların sayısı Kasım 2021’de 4,5 milyon ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
ABD ekonomisinin büyüme performansı ise geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 6,3, ikinci çeyreğinde yüzde 6,7 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 2,3 oldu.
Öte yandan, Biden’ın görevdeki ilk yılında New York borsası da iyi bir performans sergiledi. Biden’ın görevi devraldığı 20 Ocak 2021’den bu hafta başına kadar olan süreçte Dow Jones endeksi yüzde 15’in, S&P endeksi yüzde 21’in ve Nasdaq endeksi yüzde 17’nin üzerinde değer kazandı.