İlçeye 10 kilometre uzaklıktaki Tarpak köyünde yaşayan anne Çotak, ömrünü 4 çocuğundan biri olan 60 yaşındaki engelli oğlu Yaşar’a adadı.
Anne Çotak, iki katlı ahşap evlerinde devletin verdiği bakım ücreti ve vefat eden eşinden kalan maaşla engelli oğluna bakıyor.
6 torunu, 8 torununun torunu bulunan Çotak, en büyük desteği onların yanı sıra karşı komşusu da olan 65 yaşındaki kız kardeşi Seniha Sağır ve köylülerden görüyor.
Sabire Çotak, AA muhabirine, evlendiğinde kayınvalidesi ve kayınlarıyla yaşadığını, 1963’te oğlu Yaşar Çotak’ın doğum sırasında havale geçirdiğini söyledi.
Oğlunu doktora götürdüklerini belirten Çotak, evladının 8 yaşına kadar yürüyemediğini ifade etti.
O yıllarda çiftçilik yaptıklarını, tarlaya giderken oğlunu kucağında ve bez bağlayarak sırtında taşıdığını aktaran Çotak, “8 yaşından sonra yürümeye başladı ama konuşamıyor, sadece kendini ifade edebiliyor. Karnını gösterir, ‘Karnın mı ağrıyor?’ derim, başını sallar. Hemen doktora götürürüm. Bugüne kadar bu şekilde geldik. Kendi ihtiyacını kendisi görür, çok titizdir. Tuvalete gider, ellerini sabunla yıkamadan çıkmaz.” diye konuştu.
– “Allah bana sağlık verdiği sürece oğluma bakacağım”
Çotak, oğlunun kıyafetlerini giyemediğini, bu konuda ona kız kardeşiyle yardımcı olduklarını anlattı.
Onu birçok kez doktora götürdüklerini ancak rahatsızlıklarının tedavisinin bulunmadığını dile getiren Çotak, şunları kaydetti:
“Bazen yemek yemez, ‘Hasta mısın, bir şeyin var mı?’ diye sorsak, kafasını yukarıya doğru kaldırır. Doktordan korkar. Eskişehir’de oğlum var, onunla doktora götürüyorum. Elleriyle ve mırıldanarak, bana anlatmaya çalışıyor. Gözüm açık gider, benim tek derdim, bana bir şey olursa, tek başına ne yapacak? Köylülerimiz oğlumu çok korurlar, severler. Köyün ağabeyidir. Cebinde parası olur, kimse almaz. Allah razı olsun, korurlar oğlumu.
Sabah namazı hariç vakit namazlarının hepsine gider. Akşam namazına gidince gelmez, kahvede köylülerle oturur, çay içer. Yatsı namazından sonra komşularımız eve getirir. ‘Nereden geliyorsun?’ diye sorduğumda, iki elini kulaklarını götürür. Namazdan geldiğini anlarım. Benim söylediklerimi anlar, kendisi konuşamıyor, el hareketleriyle anlatır. Bazen ağlıyorum ama ilk günkü gibi bakıyorum. Allah’tan gelen bir hastalık. Buna da şükür. Yavaş yavaş camiye ve kahveye gidip geliyor. Dizlerinde derman yok. Ben ona kıyamam. Akşam yattığı zaman üstü açık mı diye bakarım. Allah bana sağlık verdiği sürece oğluma bakacağım.”
Çotak, oğlunun, biriktirdiği bozuk paralarla oynadığını, camide depremzedeler için para toplandığını söylediğinde paraları poşete koyup 200 lirasını bağışladığını ifade etti.