Bu yıl teknoloji sektörü öncülüğünde New York borsasında başlayan ralli, Avrupa ve Asya pay piyasalarına da taşındı.
Yılın ilk yarısında ABD’de New York Borsası’nda Nasdaq endeksi yüzde 18,13, S&P 500 endeksi yüzde 14,48, Dow Jones ise yüzde 3,79 yükselirken, Avrupa tarafında Almanya’da DAX 40 endeksi yüzde 8,86, İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 5,57 ve İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 9,23 artış kaydetti. Fransa’da ise CAC 40 endeksi yüzde 0,85 geriledi.
Bu dönemde, Asya’da da Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 18,28, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 3,94, Hindistan’da Sensex endeksi yüzde 9,40 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 5,37 yükselirken, Çin’de ise Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,25 azalış kaydetti.
Aynı dönemde, BIST 100 endeksi yüzde 42,54 artışla 10.647,91 puana çıkarak önemli dünya endekslerini geride bırakarak, aylık kapanış rekorunu da tazeledi. Endeks gördüğü en yüksek seviyeyi de 11.088,01 puana taşıdı.
BIST 100 endeksi, yılbaşından bu yana dolar bazlı da yüzde 28,4 artış kaydederek 325,45 puana çıkarken, 2015’in şubat ayından itibaren en yüksek aylık kapanışını da gerçekleştirmiş oldu.
En çok kazandıran yüzde 74 ile bankacılık oldu
Sektör endeksleri detaylı incelendiğinde, yıl başından bu yana bankacılık endeksi yüzde 73,56 ve holding endeksi yüzde 46,34 yükseldi. Yılbaşından bu yana tüm sektör endeksleri yatırımcısını sevindirirken, en çok kazandıran bankacılık oldu.
Bu süreç hisse bazlı incelendiğinde BIST 100 endeksine dahil hisselerden 78’i değer kazanırken, 22’si değer kaybetti.
Yılın ilk çeyreğinde en fazla yükseliş kaydeden hisseler arasında yüzde 141,40 ile Tav Havalimanları, yüzde 122,94 ile Mavi Giyim ve yüzde 107,82 ile Ülker ilk üç sırada yer alırken, Qua Granite yüzde 41,46, Europower Enerji yüzde 36,85 ve Hektaş yüzde 36,42 ile en çok değer kaybeden şirketler oldu.
“Borsada yılın ikinci yarısında olumlu seyrin devam etmesini bekliyoruz”
MT Portföy Portföy Yöneticisi Umut Deniz Pak, BIST 100 endeksinin performansına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, endeksin hem TL bazlı hem de dolar bazlı getiri anlamında dünyada ilk sırada yer aldığını vurguladı.
MSCI endeksleri bazında bakıldığında yıl başından bu yana MSCI Türkiye endeksinin, MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar endeksine göre yüzde 29, MSCI Dünya endeksine göre yüzde 23 pozitif ayrıştığını belirten Pak, “Genel seçimlerin ardından ekonomi yönetiminin değişmesiyle birlikte enflasyonla mücadele için sıkı politikalara dönülmesi, atılan adımlarla birlikte ülke risk priminde gözlenen düşüş, döviz kurlarının daha durağan hale gelmesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) döviz rezervlerinde artış ve kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen not artırımları hisse piyasasını destekleyen faktörler oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Pak, piyasadaki olumlu seyre rağmen, yukarı hareketin genele yayıldığını söylemenin zor olduğunu ifade ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Yılın ilk yarısında Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetlerinin yalnızca yüzde 34’ü BIST 100 endeksi üzerinde performans gösterirken, hisselerin yüzde 19’u yılın ilk yarısını negatif getiriyle kapattı. Bu dönemde sıkı para politikasının etkilerini şirket bilançolarında zaman zaman gördük. Bununla birlikte enflasyon muhasebesi uygulamalarının hem finansal tablolara olan etkisi hem de yarattığı kafa karışıklığı fiyatlamalarda etkili oldu. Sektörel bazda baktığımızda, piyasadaki yukarı yönlü seyre bankacılık sektörünün öncülük ettiğini görüyoruz. Yılbaşından bu yana bankacılık endeksi yüzde 74 yükseliş ile BIST 100 endeksinin üzerinde performans gösterdi. Özellikle Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminde (CDS) gördüğümüz aşağı yönlü hareket, yatırımcıların banka hisselerine yönelmesinde etkili oldu. Sigorta endeksi, ağırlıkla gıda-perakende şirketlerinden oluşan ticaret endeksi ve iletişim endeksi de BIST 100 üzerinde getiri sağladı.
Yabancı yatırımcılar yılın ilk yarısında zaman zaman Borsa İstanbul’da alım tarafında aktif olsa da, pay piyasasından son 1,5 aydır yabancı çıkışı olduğunu görüyoruz. TCMB verilerine göre, yılbaşından bu yana yabancı yatırımcılar nette yaklaşık 1 milyar dolar hisse satışı gerçekleştirirken, Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) tarafında ise 8,8 milyar dolar alım yaptıkları görülüyor. Dolayısıyla sabit getirili tarafta yabancı ilgisi artmaya devam ediyor olsa da borsada uzun vadeli ve yüksek montanlı yatırım yapan yabancı profilinin, henüz beklenilen şekilde piyasaya katılım göstermediği görülüyor.”
Yılın ikinci yarısında piyasalar için en kritik başlığın enflasyon olacağını düşündüklerini aktaran Pak, geçen yıl özellikle yaz aylarında görülen yüksek enflasyon nedeniyle, bu yıl hazirandan itibaren baz etkisinin devreye girmesi ve yıllık enflasyonun aşağı yönlü seyretmesini beklediklerini dile getirdi.
Pak, cuma günü resmileşen gri listeden çıkış sürecinin ardından gelecek dönemde beklenen kredi not artışları ve yıllık enflasyonda hedeflenen düşüşün gerçekleşmesi durumunda orta vadede Borsa İstanbul’a yabancı ilgisinin artmasını beklediklerini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Merkez Bankası enflasyon konusunda özellikle iç tüketimin ivme kaybetmesine odaklanıyor. Haziranda açıklanan tüketici güven endeksinin yılın en düşük seviyesine gerilemesi, iç tüketimde bir miktar soğumaya işaret ediyor. Tüm bu faktörlerin etkisiyle borsada yılın ikinci yarısında olumlu seyrin devam etmesini bekliyoruz. Ancak bu dönemde, yüksek faiz ortamının da etkisiyle zaman zaman yatırımcılar için yıpratıcı olabilecek düzeltme süreçlerini normal karşılıyoruz.
Pay piyasası için olumlu olmakla birlikte seçici olduğumuzu da belirtmemiz gerekiyor. Sektörel olarak genel anlamda telekomünikasyon, yiyecek-içecek, havacılık, gıda perakendeciliği ve sağlık sektörlerinin ön planda olacağını düşünüyoruz. Yılın ilk yarısında negatif ayrışan sanayi şirketleri, ihracatçı şirketler ve GYO’lar yıl sonuna doğru faiz indirimi beklentilerinin oluşması halinde ön plana çıkabilir. Bankalarda ilk yarıdaki performansın ardından değerleme anlamında potansiyel azalsa da olası yabancı girişlerinde sektör hisselerinin likit olması, dönemsel olarak bankaları ön plana çıkarabilir.”
“Endeksin dolar bazlı 365-370 puan direncini test edebileceğini düşünüyoruz”
Colendi Menkul Analisti Sadullah Çalışır da yılın ilk yarısında BIST 100 endeksinin bankacılık öncülüğünde enflasyonun oldukça üzerinde bir performans sergilediğine değinerek, yabancı yatırımcıların özellikle mart ayındaki 500 baz puanlık faiz artışı sonrası, beklentilerine paralel olarak tahvil tarafında ağırlık artırdığını ancak borsada nette satıcı tarafında yer aldıklarını ifade etti.
Yılın ilk yarısının enflasyon muhasebesinin gölgesinde geçtiğini aktaran Çalışır, enflasyon muhasebesi sonrası şirketlerin kar etmekte zorlandıklarını ve söz konusu uygulamanın yarattığı belirsizliklerin pozisyon tercihlerine de yansıdığını dile getirdi.
Çalışır, enflasyon muhasebesi uygulanmayan sektör ve fonksiyonel para birimi TL olmadığı için TSM-29’a tabi olmayan şirketlerin bu dönemde çoğunlukla alfa etkisi yarattığını ifade ederek, “1. çeyrek finansal tablolarının geride kalmasının ardından belirsizlik biraz olsun azalmış olmasına rağmen, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar piyasa üstünde baskı yaratmaya devam edecek görünüyor.” dedi.
TCMB’nin ortodoks politikalara dönüşü ve enflasyonla mücadelede attığı adımlar ile gösterdiği kararlılığın, yerli yatırımcının TL varlıklara olan ilgisini artırdığını belirten Çalışır, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Güven tazeleyen TCMB ile birlikte Türkiye’nin 5 yıllık CDS’inde önemli geri çekilme TL varlıklara da pozitif yansıdı. Derecelendirme kuruluşlarından gelen not artışları ve bu artışların devamının geleceğine yönelik sinyaller, Borsa İstanbul’un benzer ülkelere kıyasla uzun zamandır barındırdığı iskontonun azalmasında ana hikaye oldu. Bundan sonraki süreçte de atılan adımların enflasyonda karşılığının alınmaya başlaması ile yabancı yatırımcının risksiz varlıklarla birlikte hisse tarafında da ilgisini artırmasını bekliyorum.”
Çalışır, yılın ilk 6 ayında endeksin dolar bazlı 345 puan ile son 9 yılın zirvesine çıktığını anımsatarak, “Bu dönemde endeksin dolar bazlı grafiğinin daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Yaz dönemi boyunca BIST 100 endeksinde 300-330 dolar (-+5) arası dalgalı bir seyir öngörüm var. 300 dolar bölgesine olası geri çekilmeler yatırımcılar için alış fırsatı olarak görülebilir. Bu dönemde enflasyondaki yavaşlama hızı izlenecektir. Enflasyonda belirgin yavaşlama olması halinde endeksin dolar bazlı 365-370 puan direncini test edebileceğini düşünüyoruz.” dedi.
Gelecek dönemde endeks için ana senaryonun enflasyonda aylık bazda düşüş eğilimi ve sonrasında olası faiz indirim döngüsünün olacağını dile getiren Çalışır, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Önemli merkez bankalarından, ECB’nin faiz indirimine başlaması ve yıl içerisinde Fed’in de faiz indirimi için ilk adımı atması beklenirken, Türkiye de artık gelişmekte olan ülkelere akabilecek sermaye akışından önemli pay alacak konuma geldi. Bunun için enflasyonda TCMB’nin hedefleriyle uyumlu düşüş görülmesi, özellikle son çeyrekte aylık yüzde 2 civarının altında enflasyon rakamları görmemiz halinde, faiz indirim döngüsünden pozitif etkilenecek sektörler ve uzun vadeli risksiz getirilerdeki azalma ile şirketlerin değerlemelerinde yükseliş olacaktır. Yılın ilk yarısında zayıf performans gösteren sektörlerin bu dönemde öne çıkması beklenebilir. Enflasyondaki söz konusu düşüş eğiliminin ardından tahvil getirilerinde azalma ve sonrasında yabancı yatırımcının hisse ağırlığını artırmasını bekliyorum.
Telekomünikasyon, gıda-içecek, savunma sanayi ve sigortacılık sektörleri en beğendiğimiz sektörlerin başında geliyor. Enflasyonda hedeflenen seviyelere yaklaşılması durumunda, faiz indirim döngüsünü piyasa önden fiyatlamak isteyebilir. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda aracı kurumlar, GYO ve düşük faizlerin değerlemelere pozitif etkisi sebebiyle yüksek çarpanlı bazı büyüme hisseleri seçici olarak yeniden pozitif ayrışabilir. Reel faiz ortamından en pozitif etkilenen sektörlerin başında gelen sigortacılık sektöründe ise en iyi dönemin geride kalabileceğine yönelik fiyatlamalar erken başlayabilir.”