Birleşmiş Milletler (BM), İsrailli yetkililerin “gönüllü göç” adı altında Filistinlilerin üçüncü ülkelere gönderilmesine ilişkin açıklamalarının alarm verici olduğunu belirterek, Gazze’nin demografik yapısını değiştirmeye yönelik tüm girişimlerin güçlü bir şekilde reddedilmesi gerektiğini bildirdi.
BM Güvenlik Konseyi’nde Cezayir’in talebi üzerine Gazze’de zorla yerinden edilen Filistinlilerin durumu hakkında oturum düzenlendi.
Burada bir konuşma yapan BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, son 100 gündür İsrail ve işgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleşen olayların sivilleri “kaale almadığını” kaydederek, Gazze’de durumun korkunç olduğuna dikkati çekti.
Griffiths, çok sayıda insanın öldürüldüğünün, yaralandığının ve yerinden edildiğinin altını çizerek, sahada sığınakların taştığını, su ve gıdanın yok olmak üzere olduğunu söyledi.
Sağlık sisteminin çökmenin eşiğinde olduğunu ifade eden Griffiths, BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) 134 tesisinin vurulduğunu, 148 BM personelinin ise öldürüldüğünü duyurdu.
Griffiths, İsrail ordusuna bilgi verilmesine rağmen insani yardım tesislerinin hedef alındığını, bunun insani yardım çalışanlarını ciddi risk altına soktuğunu dile getirdi.
İsrail ordusunun “boşaltma emrine” de tepki gösteren Griffiths, hava saldırılarının sivillere “gidin” denilen yerlerde yoğunlaştığını belirterek, küçücük bir alana çok sayıda insanın doldurulduğunu ifade etti.
Griffiths, “Gazze’nin kuzeyine gidebilen meslektaşlarımız gördüklerinin tarif edilemeyecek kadar korkunç olduğunu ifade ediyor. Cesetler yollarda. Açlık çeken insanlar yaşayabilmek için kamyonları durduruyor.” dedi.
Gazze’ye insani yardım sağlamanın hemen hemen imkansız bir hale geldiğini aktaran Griffiths, “Bu durumda, çatışmanın daha güneye taşınması insanların komşu ülkelere gitmelerini zorunlu kılacak. Bazı ülkeler ev sahipliği yapabileceklerini duyurdu. Gazze’den yerinden edilen kişilerin uluslararası hukuk uyarınca geri dönebilmeleri gerek.” vurgusunda bulundu.
Griffiths, bu bağlamda İsrailli yetkililerin “gönüllü göç” adı altında Filistinlilerin üçüncü ülkelere gönderilmesine ilişkin açıklamalarının alarm verici olduğunu belirterek, “Gazze’nin demografik yapısını değiştirmeye yönelik tüm girişimler güçlü bir şekilde reddedilmeli.” mesajını verdi.
Filistinlilerin zorla ve topluca transfer edilmesinin uluslararası hukukun açık ihlali olacağını belirten Griffiths, aynı zamanda bölgesel yayılma riskine karşı harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
Griffiths, “En önemlisi ise Konseyin acilen harekete geçerek bu savaşı sonlandırması çağrımı yineliyorum.” diyerek sözlerine son verdi.
“Savaş suçu eylemi hakkında ciddi endişeler var”
BM İnsan Haklarından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Ilze Brands Kehris de Gazze’deki durumun sadece çatışmanın yan etkisi olmadığını, çatışmanın gerçekleştirilme yöntemiyle doğrudan bağlantılı olduğunu dile getirdi.
Kehris, Gazze’den topluca zorla yerinden etmenin 12 Ekim’de İsrailli yetkililerin Gazze’nin kuzeyini “boşaltma emrinin” ardından başladığını kaydederek, “Hukuki olarak gerekli koşulları sağlamadan boşaltmaya zorlamak, zorla transfer anlamına gelebilir, bu da savaş suçudur.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in “boşaltma emirlerinin” kafa karıştırıcı olduğunu, sivilleri “insani alanlara” yönlendirdiğini ancak buraların da vurulduğunu ifade eden Kehris, sığınakların daha fazla insanı kabul edecek kapasitesi bulunmadığına dikkati çekti.
Kehris, BM’nin 7 Ekim’den bu yana 1135 sığınağın vurulduğunu tespit ettiğini kaydetti.
Gazze’de toplumun yüzde 90’ının akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olduğunu aktararak, “Savaş metodu olarak sivil toplumu aç bırakmak yasaktır.” vurgusunda bulundu.
Kehris, “Yüksek sayıda sivil can kaybı, sivil altyapının tamamen yok edilmesi, toplumun çoğunun yerinden edilmesi, insani felaket ve 2,2 milyon kişinin maruz bırakıldığı durum, savaş suçu eylemi ya da vahşet suçu hakkında ciddi endişelere neden oluyor.” dedi.
Gazze dışına zorla gönderilen Filistinlilerin dönüşlerinin engellenmesine izin verilmemesi gerektiğinin altını çizen Kehris, söz konusu kişilerin evlerine dönebilmesinin güçlü bir şekilde güvence altına alınması gerektiğine dikkati çekti.