Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Libya’ya barış gücü göndermesine ilişkin tartışmalar yeniden başlarken bu konuda bir karar alınmasında özellikle Rus Wagner grubuna bağlı paralı askerlerin durumu belirleyici olacak gibi görünüyor.
BM’den Libya’nın Sirte kentine “küçük bir heyetin” gelmesi, Sirte ve Cufra kentleri arasındaki ateşkes bölgesine bir barış gücü gönderilmesi olasılığına işaret ediyor.
Ancak asıl mesele Rus Wagner şirketinin paralı askerlerinin bölgeden çekilmesinde, dolayısıyla Rusya ve Fransa’nın bu konudaki tutumunda düğümleniyor.
BM’nin Sirte ve Cufra kentlerinden paralı askerleri çıkarmak istemesine rağmen Wagner’e bağlı askerler bu kentlerde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de Libya’ya asker göndermeyi tartışırken, Wagner’le çarpışmak, dolayısıyla Rusya ile karşı karşıya gelmek istemiyor.
Libyalılar ise süresi ve mevkileri açıkça belirlenmemiş bir barış gücünün sorunları derinleştirerek ülkeyi bölünmeye götürmesinden endişe ediyor.
BMGK gözlemci göndermeye karşı değil
BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), 4 Mart’ta ülkeye “küçük bir öncü ekibin” gönderildiğini duyurdu. Ekibin, bölgedeki ateşkesinin gözlemlenmesine yönelik bir mekanizma kurma, BMGK’nin istediği bilgileri toplama ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e sunulacak bir rapor hazırlanmakla görevli olduğu belirtildi.
Yaklaşık 10 kişilik bu ekibin hazırlayacağı rapora göre ateşkesi izlemek için daha büyük bir ekibin hatta BM Barış Gücünün bölgeye gönderilmesi değerlendirilecek.
BMGK, Sirte ve Cufra arasındaki temas hatlarında Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) bağlı güçler ile darbeci general Halife Hafter milisleri arasındaki ateşkes anlaşmasını izlemek üzere bir BM ekibi göndermeye ilişkin raporunu sunması için Guterres’e 45 gün süre vermişti. Bu süre, 19 Mart’ta dolacak.
Eski BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin ateşkesi izlemek üzere ülkeye bir BM ekibi gönderilmesine ilişkin Güvenlik Konseyine yaptığı talep daha önce Rusya ve Fransa tarafından veto edilmişti.
Ancak Selame’nin bu talebi sırasında Hafter milislerinin başkent Trablus’a karşı saldırıları (Nisan 2019 ve Haziran 2020 tarihleri arasında) zirve noktasına ulaşmıştı.
Libya Askeri 5+5 Komitesi, 9 Kasım 2020’de ateşkesi izlemek üzere bir BM ekibi gönderme talebini yeniledi, Güvenlik Konseyi ise hala bu talebe cevap vermedi.
Sahadaki verilerin değişmesiyle Rusya ve Fransa’nın veto hakkını kullanmaması durumunda BM’nin bölgeye uluslararası gözlemci ekibi hatta bir barış gücü göndermesi uzak ihtimal olarak görülmüyor.
Wagner çekilmek istemiyor
Cenevre’de geçen yıl ekim ayında yapılan ateşkes anlaşması, paralı askerlerin ve yabancı güçlerin Sirte ve Cufra’yı 90 gün içinde, yani 23 Ocak civarında terk etmesini öngörüyordu, ancak bu durum gerçekleşmedi.
Başkent Trablus’un doğusundaki Sirte ile güneydoğusundaki Cufra vilayetlerinde yayılan Wagner paralı askerleri, ülkenin ortasındaki Cufra Hava Üssü’nün yanı sıra Sirte’deki El-Kardabiye Hava Üssü ile limanında konuşlanmış durumda.
Wagner’in bu bölgelerden çekildiğine dair haberlere rağmen, Libya ve İtalyan medyası Wagner paralı askerlerinin Sirte’nin farklı bölgelerinde hala varlığını koruduğunu bildirdi.
Wagner, geçen 9 ay boyunca Rus ordusunun Suriye’de kullandığı manevra ve yeniden konuşlandırma yöntemlerini kullandı.
Sirte ve Cufra’ya gönderilecek BM Barış Gücü ya Wagner’i bölgeden tamamen çekilmeye zorlayacak ya da Rusya, bu kuvvetlerin gönderilmesini BM Güvenlik Konseyi düzeyinde veto hakkıyla engelleme yoluna gidecek.
Avrupa ülkeleri temkinli
Libya’nın stratejik önemi göz önüne alındığında Avrupa Birliği ülkeleri, gözlemci veya BM Barış Gücü gönderecek en olası aday olarak öne çıkıyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Eylül 2020’de AB savunma bakanlarıyla yaptığı gayrıresmi toplantıda bu konuda bir “stratejik plan raporu” sundu. Bu plan doğrultusunda Libya’da 5 ila 10 bin Avrupalı askerin konuşlandırılması masaya yatırıldı.
Avrupalı savunma bakanları, o dönem şartların uygun olmadığı gerekçesiyle bu planı reddetti. Bugün ise şartlar oldukça değişti.
Libya’da şu anda önceki dönemlere göre daha sakin bir atmosfer hakimken, iki taraf da uluslararası gözlemci talebinde bulundu. Ayrıca eski ABD Başkanı Donald Trump’ın görevinden ayrılmasıyla Washinton ile AB arasında daha yakın bir ilişki başladı.
Sahadaki engeller
Şartların değişmesine rağmen Avrupa askeri kuvvetlerinin BM şemsiyesi altında Libya’da konuşlandırılmasının önünde hala engeller var.
Rusya hala Sirte ve Cufra’da Wagner vasıtasıyla yoğun bir şekilde varlığını hissettirirken, Avrupa da Wagner’le ve dolaylı olarak Rusya’yla çatışmak istemiyor.
Geniş ve seyrek nüfuslu bir bölge olan Sirte ve Cufra, daha fazla kuvvete ihtiyaç duyuyor. Bu mesele bu iki bölgenin, terör örgütleri veya ücretleri ödenmeyen yerel militanlar ve yabancı paralı askerler tarafından hedef alınmasına neden olabilir.
Ayrıca yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını da bölge için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Bu nedenlerle Almanya liderliğindeki Avrupalılar Libya konusunda tereddütlü görünüyor ve temkinli adımlar atıyor. Öte yandan Hafter’i destekleyen Fransa ise şu ana kadar Avrupalı müttefiklerini Libya dosyasına daha fazla dahil olmaya ikna etmekte başarısız oldu.
Başarı ihtimali ve endişeler
BMGK’nin barış gücü gönderme kararı henüz olgunlaşmazken, Rusya’nın Libya’da kalıcı askeri üsler kurmaktan vazgeçmesi masrafsız olmayacak ve Wagner’i Sirte ve Cufra’dan çıkarmak kolay olmayacak.
Herkesin aklındaki sorulardan biri de elbette BM Barış Gücünün başarı kabiliyetiyle ilgili. Mali, Sudan, Somali ve Lübnan gibi dünyanın farklı bölgelerindeki BM barışı koruma misyonlarının başarısına ilişkin duyulan şüphe Libya için de geçerli.
BM Barış Gücünün Libya’ya gönderilmesi, başta Hafter ve Wagner milisleri olmak üzere tüm tarafların iş birliğini ve Sirte-Cufra arasındaki mayın tarlaları haritasının teslim edilmesini gerektiriyor. Böyle bir iş birliğinin gerçekleşme zorluğu da tartışma konusu.
Libyalılar ise, BM Barış Gücünün başarı elde edememesi halinde ülkenin doğu ve batı olarak ikiye bölünmesinden büyük endişe duyuyor.
BM Barış Gücünün uzun süre Sirte’de bulunması, burayı geçici bir başkente dönüştürebilir ve ülkenin tarihi başkenti olarak Trablus’un rolünü kaybettirebilir.
Libyalılar barış gücünün ülkede sorunları derinleştirmesini değil, çözümün bir parçası olmasını istiyor. Ayrıca petrol zengini Kuzey Afrika ülkesinin yönetimi ve halkı, BM Barış Gücünün rolü, personel sayısı, konuşlandırıldıkları yerler ve görev süresini tanımlamanın da önemli olduğunu düşünüyor.