İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve bu planların somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapılacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27) yarın başlıyor.
İklim değişikliğiyle mücadele alanında dünyadaki en kapsamlı zirve olan COP27, 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde gerçekleştirilecek.
Tonino Lamborghini Uluslararası Kongre Merkezi’nde yapılacak COP27’nin başkanlığını Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri yürütecek.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bu yılki zirveye yaklaşık 190 ülkeden 40 binin üzerinde katılımcı, 100’den fazla devlet lideri ve politika yapıcının gelmesi bekleniyor.
Ülke delegelerinin yanı sıra dünyanın birçok bölgesinden çevre örgütleri, iş insanları ve düşünce kuruluşlarının temsilcileri de katılımcılar arasında yer alıyor.
“Uygulama Zirvesi” olarak tanımlanan COP27’de 7-8 Kasım tarihlerindeki Liderler Zirvesi’nin ardından finans, bilim, gençlik ve gelecek nesiller, karbonsuzlaşma, adaptasyon ve tarım, cinsiyet, su, sivil toplum, enerji, biyoçeşitlilik ve çözümler başlıkları altında her gün tematik oturumlar düzenlenecek.
“Kayıp ve Zarar” en önemli başlıklardan biri
Sanayi öncesi döneme göre halihazırda 1,1 derecenin üzerine çıkan küresel sıcaklık artışını yüzyıl sonuna kadar 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefini gerçekleştirmek için ülkelerin açıkladığı ulusal katkı beyanlarının (NDC) güçlendirilmesi zirvenin temel başlığı.
Bunun yanında, gelişmekte olan ülkelerin iklim krizi nedeniyle uğradığı ekonomik kayıpların iklim krizinin ortaya çıkmasında tarihsel sorumluluğu en yüksek olan Batı ülkeleri tarafından tazmin edilmesi anlamına gelen Kayıp ve Zarar Mekanizması’na fon ayrılması zirvenin en önemli tartışma konularından biri olarak öne çıkıyor.
Bu açıdan, zirvenin bir Afrika ülkesi olan Mısır’da düzenlenmesi de “Kayıp ve Zarar” başlığının altının çizilmesini gerektiriyor.
Gelişmekte olan ülkelerde iklime uyum planları için 2030’a kadar yıllık 160 ile 340 milyar dolar arasında finansmana ihtiyaç duyulmasına rağmen 2020’de bu ülkelere sağlanan küresel iklim ve uyum finansmanı bu miktarın yüzde 10’unun altında kalıyor.
Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele için 2009’dan itibaren kendilerine taahhüt edilen ancak hiçbir yılda tam olarak ödenmeyen yıllık 100 milyar dolarlık iklim tazminatının taahhüt edildiği şekilde ödenmesini ve ödeneceği günün öne çekilmesini istiyor.
Zirve aynı zamanda Pakistan’daki seller nedeniyle yaşanan felaketler, açlık ve gıda krizinin arttığı ve enerji krizi nedeniyle iklim krizinin en büyük sebebi olan fosil yakıt kullanımının yükselişe geçtiği “çoklu kriz” döneminde gerçekleştiriliyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 3 Ekim’de yaptığı konuşmada, iklim krizi ile küresel bir mücadele yürütülmesinin önemine dikkati çekerek “Pakistan’ın 3’te 1’i seller altında. Avrupa’da son 500 yılda yaşanan en sıcak yaz. Filipinler mahvolmuş halde. Küba’nın tamamı karanlıkta ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, Ian kasırgası hiçbir ülkenin ve hiçbir ekonominin iklim krizine bağışık olmadığını acımasız bir şekilde hatırlattı.” ifadelerini kullanmıştı.
Emisyonların “eşi görülmemiş” seviyede azaltılması gerekiyor
İklim krizinin etkilerini azaltmak ve küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için başarılması gereken en önemli hedef, küresel sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması.
BM’nin son raporları, hedefleri tutturabilmek için emisyonların 2030’a kadar yaklaşık yüzde 50 gibi “eşi görülmemiş” bir seviyede azaltılması gerektiğini ortaya koyuyor. Buna rağmen ülkelerin mevcut iklim planları bu dönemde emisyonların yüzde 10,6 artışı ve sıcaklık artışını 2,5 dereceye çıkarma riskini taşıyor.
Geçen yılki COP zirvesinde ülkeler NDC’lerin güçlendirilmesi için fikir birliğine varmış olsa da geçen bir yılda sadece 24 ülke NDC’lerini güncelledi ve planlarını güçlendirme yoluna gitti.
COP27’de Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkenin güncel NDC’lerini ve emisyon azaltım hedeflerini açıklaması bekleniyor.
Birçok ülkenin 2050’li yıllar olarak açıkladığı net sıfır emisyon hedefine ulaşmak 2030’a kadar emisyon azaltımında önemli aşama kaydedilmesine ihtiyaç duyuluyor. Emisyonların gereken seviyede azaltılması için ise fosil yakıt kullanımının 2030’a kadar büyük ölçüde azaltılması ve yeni fosil yakıt yatırımı yapılmaması gerekiyor.
Bilim insanları, sıcaklık artışının sınırlandırılamaması durumunda dünya nüfusunun neredeyse yarısını felaket bir senaryonun beklediği, iklim kaynaklı felaketlerin artacağı ve yaşamı tehdit eden sıcaklık ve neme maruz kalınacağına işaret ediyor.
COP27 Başkanı Şukri, zirve öncesi delege ve katılımcılara gönderdiği mektupta, iklim krizini “varoluşsal bir kriz” olarak tanımlarken, COP27’nin planların uygulamaya geçilmesini mümkün kılan bir zirve olmasını hedeflediğini belirtti.