İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) katılan Steiner, AA muhabirinin küresel kalkınmaya ilişkin sorularını yanıtladı.
Steiner, daha iyi bir dünya vizyonundan vazgeçilmesi halinde çok karanlık bir dönemle karşı karşıya kalınacağını düşündüğünü söyledi.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın karşılanmadığını ifade edenlerin haklı olduğunu aktaran Steiner, geçen yıl 1945’ten bu yana görülmediği kadar çok savaş olduğunu, daha fazla insanın yerinden edildiğini, daha fazla mülteciyle ekonomik ve mali krizin olduğunu anlattı.
Achim Steiner, “Dolayısıyla ilerlemenin planlandığı gibi gerçekleşmemesine belki de şaşırmamalıyız. Çok büyük aksaklıklar yaşandı.” dedi.
“Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları bize ileriye giden yolu gösteriyor”
Steiner, birçok ülkede belirli Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda ise ilerleme kaydedildiğini dile getirerek, örneğin dijitalleşme alanında 10 yıl öncesine kıyasla olağanüstü ilerlemeler görüldüğünü, dünya nüfusunun sadece yüzde 30’unun internet ve geniş banda erişimi varken bugün yüzde 80 ila 90’ından bahsedildiğini kaydetti.
İlerleme örnekleri kadar gerileme örnekleri de olduğuna işaret eden Steiner, “2024’ün başında bulunduğumuz nokta, buhranlı, sıkıntılı, bu krizden çıkış konusunda birbirine güveni olmayan bir dünya. O halde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan vazgeçmeyelim çünkü onlar aslında bize ileriye giden yolu gösteriyor.” diye konuştu.
“52 gelişmekte olan ülkede temerrüde düşme olasılığı var”
Steiner, finansman durumundaki sıkıntıya değinerek, birçok gelişmekte olan ülkenin büyük bir borç kriziyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.
Enflasyonist baskılar ve faiz oranlarındaki artışın, gelişmekte olan ülkelerin, özellikle de en az gelişmiş ülkelerin, borçları için ödemek zorunda kaldıkları tutarda önemli artışa yol açtığına dikkati çeken Steiner, “Aslında, borçlarının faiz ödemeleri için eğitim veya sağlık sektörlerine yatırım yapabileceklerinden daha fazlasını ödeyen iki düzineden fazla ülke var. Dolayısıyla bu çok önemli bir kalkınma gerilemesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Steiner, uluslararası toplumun borç sorununu proaktif bir şekilde çözemediğini belirterek, “UNDP olarak, 52 gelişmekte olan ülkenin borç sıkıntısıyla karşı karşıya ve temerrüde düşme olasılığı olduğunu tahmin ediyoruz. Bu durum sadece finansal piyasalar için değil aynı zamanda en yoksul kesimin yüzde 40’ının yaşadığı bu ülkelerde de yansımaları olacağı için de çok önemli.” ifadelerini kullandı.
“Geleneksel kalkınma finansmanlarının çoğunun geri çekildiğini görüyoruz”
Birleşmiş Milletler gibi kurumlar için bile gelişmekte olan ülkelerin desteğe ihtiyaç duyduğu bir kriz anında geleneksel kalkınma finansmanlarının çoğunun geri çekildiğinin görüldüğünü aktaran Steiner, “Ülkelerin kalkınma kuruluşlarının bütçelerini kıstıklarını görüyoruz, bu büyük bir stratejik hata ve önümüzdeki yıllar için yeni riskler yarattığını düşünüyorum.” diye konuştu.
Steiner, Davos’taki konuşmalara göre “tünelin sonunda ışık görülmeye başlandığını”, enflasyonun düştüğünü ve faizin düşeceğini anlatarak, belki bu yıl ya da yıl sonunda yeniden ortaya çıkacak bir tür toparlanma beklentisi olduğunu kaydetti.
En az gelişmiş ülkelerin çoğunun ulusal borçlarının temerrüde düşmesini önlemek için çalıştıklarını bildiren Steiner, bunun yatırım yapılamaması anlamına geldiğinin altını çizdi.
Steiner, “Muazzam miktarda ulusal kaynak kamu bütçelerinden uluslararası borçların ödenmesine yönlendiriliyor. Ekonomik toparlanmaya yönelik yetersiz bir yatırım var. Yani en az gelişmiş ülkeler için karşı karşıya oldukları durum çok daha ciddi ve çok daha uzun süreli bir kriz.” değerlendirmesini yaptı.
“İklim değişikliğinin etkisinin son derece yıkıcı olduğunu düşünüyorum”
İklim değişikliğine ilişkin endişelerini de paylaşan Steiner, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2023, geleceğin şimdiki zamana dönüştüğünün çarpıcı bir hatırlatıcısıydı. Birçok insan iklim değişikliğinin gelecekte gerçekleşeceğini düşünüyor. Doğal afetler, aşırı hava olayları, en sıcak yılı, en sıcak günü 2023’te yaşadık. Bu günümüzün gerçeğidir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çok daha zorlu hale gelecek. Çok açık konuşayım, iklim değişikliğinin etkisinin son derece yıkıcı olduğunu düşünüyorum.”
Steiner, iklim değişikliğine müdahalede çok yavaş davranıldığına işaret ederek, eylemsizliğin maliyetinin artık ekonomileri, işletmeleri ve vatandaşları etkilemeye başladığını söyledi.
Geçen yıl Dubai’de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı’nda ülkelerin iklim eylemlerini ilerletmek ve hızlandırmak için bazı önemli adımlar attığına işaret eden Steiner, ancak bunun yeterli olmadığını dile getirdi.
“Bir enerji devrimi yaşanıyor ve tempoyu hızlandırmamız gerekiyor”
Steiner, geçen yıl dünya enerji piyasalarında yenilenebilir enerji altyapısına petrol, gaz, kömür ve nükleerden daha fazla yatırım yapıldığının görüldüğüne dikkati çekerek, “Bir enerji devrimi yaşanıyor ve tempoyu hızlandırmamız gerekiyor. Ayrıca özellikle gelişmekte olan ülkelerin finansman ve teknolojiye erişimine yardımcı olmalıyız ki onlar da bu geçişi daha hızlı yapabilsinler. Zamanımız azalıyor, giderek daha yüksek bir bedel ödüyoruz.” şeklinde konuştu.
Daha zengin ülkelerin, gelişmekte olan dünyanın finansal ve Kovid-19 ile ilgili aksaklıklarından kurtulmasına yardımcı olmak için ortak yatırım yapması gerektiğini vurgulayan Steiner, kalkınmanın geleceğinin de olasılıklarla dolu olduğunun görülmesi gerektiğini ifade etti.
Steiner, Davos’ta dijital dönüşüm ve yapay zekanın ekonomileri nasıl değiştireceği hakkında da birçok tartışmaya tanık olduklarını ifade ederek, riskler kadar çok büyük fırsatların da olduğunu, birbirinden uzaklaşan, birbirini sadece düşman ya da rakip gören bir dünyanın 21’inci yüzyıla yakışmadığını sözlerine ekledi.