BM Genel Merkezinin bulunduğu New York’ta her sene üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren Genel Kurul, bu yıl 24-30 Eylül’de gerçekleştirilecek.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in açılışını yapacağı 79. BM Genel Kurulu görüşmelerinin başkanlığını Kamerunlu Philemon Yong yürütecek.
BM Genel Kuruluna 133 devlet ve hükümet başkanı, 3 başkan yardımcısı, 80 başbakan yardımcısı ve 45 bakanın katılması bekleniyor.
Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk gün söz alacak
BM Genel Kurulunun 1955’ten beri sürdürülen bir gelenek olarak başkanlardan sonra ilk konuşmasını Brezilya yapıyor. Brezilya’nın ardından ev sahibi ABD söz alıyor.
BM Genel Kurulunda Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ilk gün 3. sırada konuşmasını yapacak.
BM Genel Kuruluna 14. kez hitap edecek Erdoğan’ın konuşmasında özellikle Gazze’deki duruma dikkat çekmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üye ülkelerden İsrail’in saldırılarına karşı durmalarını talep etmesi öngörülüyor.
Gazze’den Haiti’ye uzanan krizler
Liderler, hemen hemen her yıl olduğu gibi bu yıl da kriz, ihtilaf ve savaşların sayısının arttığı dönemde bir araya geliyor.
Bu nedenle Gazze, Ukrayna, Sudan ve Haiti gibi farklı krizlerin liderlerin gündeminde olması bekleniyor.
Liderlerin özellikle BM tarafından “dünyada cehennem” olarak tanımladığı Gazze’ye odaklanacağı düşünülüyor.
Gazze’de ateşkes vurgusunun yanı sıra üye ülkelerin İsrail’in uluslararası hukuk ve BM kararlarını ihlali ile bölgeye insani yardım ulaştırmanın güçlüklerini gündeme getirmesi bekleniyor.
Liderlerin, aynı zamanda Lübnan’da iletişim cihazlarının patlatılmasından sorumlu tutulan İsrail’in saldırılarını yoğunlaştırmasıyla bölgesel savaş riskinin önlenmesi için konuyu gündeme taşıyacakları genel öngörüler arasında yer alıyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın konuşmasını 26 Eylül sabahı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ise öğleden sonra yapması öngörülüyor.
Ana tema “Kimseyi geride bırakmamak”
Bu yıl BM Genel Kurul görüşmelerinin ana teması, “Kimseyi geride bırakmamak: Barış, sürdürülebilir kalkınma ve insan onuru” olarak öne çıkıyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, yaptığı açıklamada, “Bugünün küresel düzeni herkes için işlevsel değil, esasen kimse için işlevsel değil.” ifadesini kullanmıştı.
Bu nedenle özellikle BM Güvenlik Konseyi ile uluslararası finansal mimarinin reformu konusunun da liderlerin gündeminde olması bekleniyor.
Yüksek düzeyli haftanın yanı sıra Genel Kurul öncesinde düzenlenecek “Geleceğin Zirvesi”nde mevcut uluslararası kuruluşların güncel sınamalara göre uyarlanması ele alınırken deniz seviyesinin yükselmesinin değerlendirileceği üst düzey toplantıda iklim değişikliğiyle mücadelenin görüşülmesi planlanıyor.
Liderlerin aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedefleri, antimikrobiyel direnç ve nükleer silahsızlanma gibi farklı konularda da istişare etmesi bekleniyor.
Castro 296, Kaddafi 100 dakika konuşmuştu
İlk olarak 51 üyeyle kurulan BM’de 1946 yılından beri Genel Kurul görüşmeleri düzenleniyor.
Liderlerin konuşmalarını 15 dakikayla kısıtlamaları ve ana temaya değinmeleri bekleniyor ancak birçok liderin kısıtlamalara uymaması, BM Genel Kurulunda ilginç görüntülerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
78 yıldır düzenlenen BM genel kurullarında hafızalarda yer alan en ilginç anılardan biri Küba Devlet Başkanı’nın 1960’ta 296 dakika, 2009’da dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi’nin ise 100 dakika konuşması ve BM Şartı’nın bir sayfasını yırtması öne çıkıyor.
Eski Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Nikita Kruşçev’in 1960’ta Filipinler’in konuşması sırasında sinirden yumrukladığı masaya ayakkabısıyla vurması da BM Genel Kurul tarihinin dikkati çeken anları arasında yer alıyor.
Eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’in 2006’da yaptığı konuşmada, kendisinden bir gün önce kürsüye çıkan eski ABD Başkanı George W. Bush için “şeytan” benzetmesine de sıkça atıf yapılıyor.
2018’de dönemin Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’in 3 aylık bebeğiyle BM Genel Kuruluna katılması hafızalardaki yerini korurken eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2017’de “Mecbur kalırsa Kuzey Kore’yi yok edeceğini” söylemesi de dikkat çekici konuşmalardan biri olarak öne çıkıyor.
BM Genel Kurulu, sık sık delegasyonların “hoşlanmadıkları” konuşmaları terk etmesine de sahne oluyor.