Fakhri, İsrail’in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze’de yaşananlar ve kıtlıkla ilgili AA muhabirine çevrim içi değerlendirmelerde bulundu.
İsrail güçlerinin Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde ilerlemesinden önce de Gazze’deki herkesin aç olduğuyla ilgili tehlikeli duruma dikkat çektiklerini hatırlatan Fakhri, o süreçte Gazze’deki nüfusun dörtte birinin ciddi açlık yaşadığını ve kıtlığın yaklaştığını belirtti.
Fakhri, o süreçten sonra bazı ülkelerin Gazze’deki en önemli insani yardım kuruluşu BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) yardımı askıya almaya karar verdiğini ve İsrail güçlerinin baskıyla yüz binlerce Filistinliyi Refah’taki küçük bir alana sıkıştırdığını bildirdi.
“Bu durumda Gazze’de yaşanan insanlık dışı durumu, şiddeti ve vahşeti açıklayamıyorum. Burada daha önce kıtlığın kapıda olduğunu söylüyorduk ve bu ay sonuna kadar tam anlamıyla bir kıtlığın yaşanacağını söylediğimize şaşırmıyorum.” ifadelerini kullanan Fakhri, Gazzelilerin bu durumu daha ne kadar sürdürebileceğini kestirmenin zor olduğunu belirtti.
Fakhri, Gazze’ye ulaşan yardımların insanları ayakta tutmak için yeterli olmadığını belirterek şöyle devam etti:
“Açlıktan ölen insanlarla ilgili sorun, bunun uzun, yavaş ve acı veren bir şiddet olmasıdır. Bu da bu durumun etkisini önümüzdeki aylar, yıllar ve on yıllar boyunca göreceğimiz anlamına geliyor. Bugün ateşkes olsa bile bu, gelecek nesilleri etkiliyor. Çünkü çok sayıda çocuk bu durumdan etkilendi. Dolayısıyla unutulmaması gereken en önemli şey ise Gazze’de 1 milyondan fazla çocuğun yaşadığıdır. Yani onların gelecekleri tehlikede. Beş yaş altındaki 335 bin çocuğun kalıcı fiziksel ve bilişsel bozulma riski altında olduğunu biliyoruz.”
İsrail’in Gazze’ye gelecek yardımları engellediğini hatırlatan Fakhri, İsrailli sivillerin de buna engel olmasına olanak tanındığını bildirdi.
“Daha önce bu seviyede açlık yaşandığını hiç görmemiştik”
Fakhri, “Gazze için benzersiz olan şu ki daha önce bu seviyede açlık yaşandığını hiç görmemiştik. Bütün bir nüfusun açlık yaşadığına hiç şahit olmamıştık. Bu durum, Gazze’deki 2,2 milyondan fazla insanın tamamen ve bu kadar hızlı bir şekilde aç kaldığı anlamına geliyor. İsrail sadece Gazze’ye yönelik insani yardımları yavaşlatmak ve engellemekle kalmıyor, aynı zamanda Gazze’deki gıda sistemini de yok ediyor. Mesele sadece insani yardım değil, Filistin halkının kendini besleme yeteneğiyle de ilgili.” dedi.
İsrailli yetkililerinin Filistinlilerin tamamını hedef almaları yönündeki niyetlerini defalarca ifade ettiklerini hatırlatan Fakhri, 9 Ekim 2023’te İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Gazze’yi topyekun ablukaya alma niyetinde olduklarını açıkladığını belirtti.
“Onların niyetinin etnik temizlik olduğunu görüyoruz”
Fakhri, “İsrail’de hem hükümet otoriteleri hem de bireysel yapılan tüm açıklamalara baktığımızda, onların niyetinin etnik temizlik olduğunu görüyoruz. Gazze’deki tüm sivilleri ve insanları cezalandırma, onları Gazze’den dışarı atma ve toplu olarak cezalandırma niyetindeler. Dolayısıyla bu savaş, kendini savunma ve Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki saldırılarıyla ilgili değil. İsrail’in amacı tüm Filistinlileri sadece Filistinli oldukları için cezalandırmak. Özetle bu bir soykırımdır. Uluslararası hukuk, insan hakları ve ahlaki perspektiften bakıldığında İsrail’in niyetini açıklaması ve eylemlerinden bunun bir soykırım olduğu açıkça görülüyor.” diye konuştu.
İsrail’in açlığı sivillere karşı bir silah olarak kullandığını da vurgulayan Fakhri, BM’nin bu noktada bir şey yapamadığını ve uluslararası toplumun İsrail’e baskı yapacak kadar örgütlenemediğini gördüklerini belirtti.
Fakhri, uluslararası toplumun, İsrail’in müttefiklerine soykırımı sona erdirmeleri için gerçek bir baskı uygulamak ve barış için de yol açmak üzere organize olamadığını da söyledi.
İsrail’e BM aracılığıyla ve çok taraflı sistem üzerinden yaptırımlar uygulamanın önemine işaret eden Fakhri, İsrail’in insan haklarını ihlal etmek ve soykırım yapmak için kullandığı silahların ithalatını da sınırlamak gerektiğini vurguladı.
Fakhri, İsrail ile ilişkisi olan ülkelerin bunu gözden geçirmeleri, soykırımı ve açlığı önlemek için ciddi baskı yapılması gerektiğinin de altını çizdi.