Pedersen, BM Güvenlik Konseyinde verdiği brifingde, Suriye’de son bir ayda İdlib’de sivil ölümleriyle sonuçlanan hava saldırıları ve DEAŞ’ın Haseke’deki hapishane saldırıları gibi endişe verici şiddet olayları yaşandığına dikkati çekti.
Anayasa Komitesinin çalışmalarının şimdiye kadar hayal kırıklığı yarattığını ancak tüm taraflarla istişarelerden sonra komiteyi en kısa sürede Cenevre’de yeniden toplamayı planladığını belirten Pedersen, şunları söyledi:
”Tüm taraflara sorum aynı, sadece ne talep ettiğinizi değil, aynı zamanda diğer tarafın atacağı adımlar karşılığında masaya ne koyacağınızı da belirleyebilir misiniz? Tutuklular, kayıp kişiler, insani yardımlar, Güvenlik Konseyinin 2585 sayılı kararının uygulanması, mültecilerin güvenli, onurlu gönüllü dönüşleri gibi konularda ise yeni fikirleri memnuniyetle karşılarım.”
Güvenlik Konseyine brifinginin ardından gazetecilere de açıklamalarda bulunan Pedersen, ”Hiçbir taraf çatışmanın, savaşın sonucunu belirleyemeyecek, ne Suriye hükümeti, ne muhalifler, ne Türkler, ne Ruslar, ne Araplar, ne İran ne de ABD. Süreci ilerletmek için yeni bir tür iş birliğine ihtiyaç var.” dedi.
Pedersen, anayasa komitesini ise 7. oturumda Cenevre’de şubat ayında toplamayı umut ettiğini belirtti.
‘Suriye rejimi siyasi süreci oyalama niyetinde”
Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Öncü Keçeli de BM Güvenlik Konseyinde yaptığı konuşmada, Suriye rejiminin anayasa komitesinin çalışmalarını ilerletme konusunda iyi niyet ortaya koymadığını belirterek, ”Muhalefeti sahada öldürene kadar süreci oyalama niyetinde oldukları net.” dedi.
Türkiye’nin uluslararası toplumu YPG/PKK terör örgütü konusunda defalarla uyarmasına rağmen, bölgedeki bazı aktörlerin DEAŞ’ı yok etmek için başka bir terör örgütü YPG/PKK’ya umut bağladığına da dikkati çeken Keçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“DEAŞ üyelerinin rüşvet karşılığında serbest bırakılması konusundaki endişelerimizi birçok kez dile getirdik, bu durum sadece DEAŞ’ın yeniden oluşumuna yardım eder. Hapishane firarı ve sonrasındaki çatışmalar YPG/PKK güdümündeki SDG’nin güvenilmezliğini bir kez daha kanıtlıyor.”
Keçeli, YPG/PKK’nın terör saldırılarında ise son bir yılda 350 sivilin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, Türkiye’nin gerek YPG/PKK gerek DEAŞ olsun tüm terör örgütlerine işledikleri suçların bedelini ödeteceğini sözlerine ekledi.