Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, dün başlayan ve 26 Ağustos’a kadar devam edecek olan 10. Konferans kapsamında Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nın (NPT) uygulanmasını gözden geçiriyor.
NPT, ABD’nin atom bombalarını ilk kez 1945’te Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde kullanılmasının ardından ülkelerin nükleer silahlanma yarışının önlenmesi amacıyla 1 Temmuz 1968’de imzaya açıldı ve 1970’te yürürlüğe girdi.
NPT anlaşması, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, nükleer enerjinin sivil amaçlarla kullanımı ve nükleer silahsızlanma olmak üzere üç temel prensibe dayanıyor.
Dünyada nükleer bombaların ilk kez Japonya’nın söz konusu kentlerinde kullanılmasının ve binlerce kişinin ölümüne neden olmasının üzerinden yaklaşık 77 yıl geçti.
Geçen sürede başlangıçta ABD ve Sovyetler Birliği arasında cereyan eden nükleer silahlanma yarışına sonraki dönemlerde başka ülkeler de katılırken, özellikle ABD ve Sovyetler Birliği’nin nükleer savaş başlığı sayıları bazı dönemler zirveye çıktı.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) dünyadaki nükleer silahların geleceğine ilişkin yayımladığı bir rapora göre, dünyada bölgesel gerginlikler ve nükleer silahlara yönelik modernizasyon çalışmaları nedeniyle gelecek 10 yılda nükleer savaş başlıkları sayısının artırması bekleniyor.
Dünyadaki nükleer silahların yaklaşık yüzde 90’ı ABD ve Rusya’da
Rapora göre mevcut durumda 9 ülke nükleer savaş başlıklarına sahip.
Bu bağlamda ABD ve Rusya, toplamı 12 bin 705’i bulan bu başlıkların yaklaşık yüzde 90’ına sahip durumda. Ocak 2022 itibarıyla ABD’nin 5 bin 428, Rusya’nın 5 bin 997, Çin’in 350, Fransa’nın 290, İngiltere’nin 225, Pakistan’ın 165, Hindistan’ın 156, İsrail’in 90, Kuzey Kore’nin 20 nükleer savaş başlığı bulunuyor.
Nükleer silahların ilk kez 1945’te ortaya çıkışının ardından çoğunluğuna ABD ve Rusya’nın sahip olduğu nükleer başlık sayısı 1952’de 1055, 1960’ta 22 bin 144, 1970’te 38 bin 899, 1980’de 55 bin 352, 1986’da ise zirveye çıkarak 70 bin 354’e ulaştı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1992’de yaklaşık 52 bin 463’e gerileyen başlık sayısı 2000’de 34 bin 4’e, 2010’da 21 bin 234’e, 2020’de ise 13 bin 160’a düştü.
Nükleer silahların artması bekleniyor
Rapora göre ABD ve Rusya’nın nükleer savaş başlıklarının 2021 ve önceki yıllara göre azalması modernizasyon çalışmaları çerçevesinde eskiyen savaş başlıklarının sökülmesinden kaynaklanırken, yürütülen modernizasyon çalışmaları kapsamında gelecek 10 yılda savaş başlıklarının da artması bekleniyor.
Ayrıca ABD ve Rusya’nın imzaladığı 2010 Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması (New START) stratejik seviyede olmayan nükleer silahlara yönelik sınırlama getirmiyor.
Nükleer silahlanma konusunda İngiltere geçen yıl nükleer başlık kapasitesini artırma kararını açıklayarak elindeki nükleer başlık kapasitesini 260’a çıkaracağını duyururken, sahip olduğu operasyonel nükleer başlık kapasitesi, konuşlandırılan savaş başlıkları ve füzelere ilişkin rakamları kamuoyuna açıklamayacağını ifade etti.
Nükleer silah konusunda şeffaf olmayan Çin ise nükleer silah kapasitesinin artışı noktasında önemli bir eşikte bulunuyor. Ülkeden alınan uydu görüntüleri inşa halindeki 300 yeni füze deposunun mevcudiyetini gösteriyor.
Kuzey Kore de mevcut askeri nükleer programını ulusal güvenlik stratejisinin merkezi unsuru haline getirdi. Ülkenin, elindeki savaş başlığı sayısı 20 civarında olmasına rağmen 40-45 savaş başlığı üretecek kadar malzemeye sahip olduğu tahmin ediliyor.
“İnsanlık, nükleer yok oluştan sadece bir yanlış anlama, yanlış hesaplama ötede”
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de dün BM Genel Kurulu’nda düzenlenen “Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması”nın gözden geçirilmesine yönelik 10. Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, artan nükleer silahlara dikkati çekmişti.
Guterres, nükleer silahların yayılma tehlikelerinin arttığına, Orta Doğu ve Kore Yarımadası’ndan Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline kadar nükleer nitelikteki krizlerin şiddetlendiği bir zamanın idrak edildiğine değinmişti.
Sekreter, ayrıca ülkelerin, “kıyamet günü silahlarını stoklamak ve bu silahlara yüz milyarlarca dolar harcamak için sahte güvenlik aradığına” vurgu yapmıştı.
Mevcut durumda “diyaloğun yerini güvensizliğin, uzlaşının yerini silahlanmanın aldığına” işaret eden Guterres “İnsanlık, nükleer yok oluştan sadece bir yanlış anlama, yanlış hesaplama ötede.” ifadesini kullanmıştı.