Leclerc, kurumunun zorla yerlerinden edilmiş sığınmacılara ilişkin topladığı veriler ve sığınmacılara yönelik çalışmaları hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Yunanistan’ın Mora Yarımadası açıklarında 14 Haziran’da, düzensiz göçmenleri taşıyan balıkçı teknesinin alabora olması sonucu onlarca kişinin hayatını kaybetmesinden derin üzüntü duyduklarını belirten Leclerc, “Avrupa Birliği (AB), üye ülkeleri ve Akdeniz’e sınırı olan ülkeler, Akdeniz’deki faaliyetlerinin merkezine güvenliği ve dayanışmayı koymalıdır.” dedi.
Leclerc, Akdeniz’de artan mülteci ve göçmen hareketlerini hatırlatarak, hayat kurtarmak için ülkeler arasında “koordinasyon, dayanışma ve sorumluluk” gibi ortak çabalar olması gerektiğini vurguladı.
Deniz yoluyla gelen insanların karaya çıkarılması ve sonrasında başka yerlere yerleştirilmesi için üzerinde mutabık kalınmış bölgesel bir mekanizmanın kurulması gerektiğini dile getiren Leclerc, denizde tehlikede olan kişileri gecikmeksizin kurtarma görevinin, uluslararası deniz hukukunun temel bir kuralı olduğunu söyledi.
Leclerc, “2022 yılı sonu itibarıyla savaş, zulüm, şiddet ve insan hakları ihlalleri nedeniyle yerinden edilmiş kişilerin sayısı, şimdiye kadarki en büyük artışı göstererek bir önceki yıla göre 19,1 milyon artışla 108,4 milyona ulaşmıştır. Bu sayı, 35,3 milyon mülteciyi, 62,5 milyon ülkeleri içinde yerinden edilmiş kişiyi, 5,4 milyon sığınmacıyı ve 5,2 milyon uluslararası koruma ihtiyacı içindeki diğer kişileri kapsamaktadır.” diye konuştu.
“Mayıs 2023 itibarıyla yerinden edilenlerin sayısı tahminen 110 milyon kişi”
Sudan’daki çatışmanın, ülkeleri içinde yerinden edilenler ve ülkelerini terk etmek zorunda kalanların sayısını artırdığına dikkati çeken Leclerc, “Mayıs 2023 itibarıyla yerinden edilenlerin sayısı tahminen 110 milyona çıkmıştır. Küresel çapta zorla yerinden edilme konusundaki artan gidişat, 2023 yılında da yavaşlama belirtisi göstermemiştir.” ifadesini kullandı.
Leclerc, mültecileri sığındıkları topluma dahil etmenin, onlara yardımcı olmanın ve ev sahipliği yapan ülkelere katkı sağlamanın önemli olduğunu kaydetti.
“Türkiye’yi desteklemek her zamankinden daha büyük öneme sahip”
Türkiye’nin, 2014’ten bu yana yaklaşık 4 milyonla dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yaptığını hatırlatan Leclerc, “Türkiye’yi desteklemeye devam etmek her zamankinden daha büyük bir öneme sahip.” dedi.
Leclerc, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen insanlara yardım, deprem bölgelerine toparlanma, yeniden inşa ve kalkınma desteği sağlanması gerektiğini belirterek, “Uluslararası toplumu, büyük bir dayanışma örneği göstererek milyonlarca mülteciyi kabul eden, onlara koruma sağlayan ve yardım eden Türk halkına, mültecilere ilişkin küresel mutabakat doğrultusunda aynı desteği ve cömertliği göstermeye” çağırdı.
Yüksek gelirli ülkelerin dünya genelinde mülteciler ve zorla yerinden edilmiş diğer kişiler için daha fazla uluslararası destek sağlamaları gerektiğini vurgulayan Leclerc, “Aralık ayında Cenevre’de ikincisi gerçekleşecek Küresel Mülteci Forumu, devletlerin ve diğer paydaşların iyi uygulamaları paylaşmaları, mültecileri ve onlara ev sahipliği yapan toplulukları desteklemek üzere yeni taahhütlerde bulunmalarıyla, bu dayanışmanın güçlü şekilde devam ettiğini göstermek için fırsat sunacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Tüm mültecilerin sığınma hakkına erişimini her zaman savunuyoruz”
Leclerc, “Avrupa’nın Ukraynalı mültecilere kapılarını açtığına, Suriyelilere ise kapattığı”na yönelik eleştirileri ise şöyle yanıtladı:
“Tüm mültecilerin sığınma hakkına erişimini her zaman savunuyoruz ve bu konudaki duruşumuzu kamuoyu önünde ve devletler nezdinde açık şekilde ortaya koyuyoruz. İnsan haklarına saygı göstermek tercih değil, yasal ve ahlaki bir yükümlülüktür. Avrupa ve diğer tüm ülkeler için sığınma talepleri milliyete ya da ülkeye geliş şekline göre değil, her durum kendi içinde değerlendirilerek kabul edilmelidir. AB, savaştan kaçan Ukraynalıların kitlesel akınıyla karşılaştığında, Türkiye’nin Suriyeliler için uyguladığı geçici korumaya benzer şekilde bu yönteme başvurmuştur.”
Leclerc, Sudan’daki silahlı çatışmaların ardından, ülke nüfusunun yaklaşık yarısına denk gelen ve yarısından fazlası çocuk olan 24,7 milyon kişinin insani yardım ve koruma ihtiyacı içinde olduğunun altını çizdi.
Sudan’daki insani krize dikkati çeken Leclerc, şunları söyledi:
“Yaklaşık 1,7 milyon kişi Sudan içinde yerlerinden edilirken, yaklaşık yarım milyon sığınmacı da şiddet nedeniyle komşu ülkelerde güvenli bir yer arayışına girmiştir. BMMYK ekipleri, Sudan’dan kaçan ve çoğu Çad, Güney Sudan ve Mısır’a ulaşan kişilerin sayısının arttığını gözlemlemektedir. BMMYK, çatışmaların derhal durdurulması, sakin bir ortamın yeniden tesis edilmesi ve krizin çözümüne yönelik diyaloğun başlatılması çağrılarını yinelemektedir. Bu, zaten hassas konumda olan bölgeyi daha da istikrarsızlaştırabilecek başka bir büyük yerinden edilme krizini önlemek için de acilen gereklidir. BMMYK, komşu ülkelerdeki devletler ve ortaklarıyla yakın işbirliği içinde çalışarak bu ülkelere gelen insanlara yardım sağlamakta ve daha fazla insanın gelmesi için hazırlık yapmaktadır.”