İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına engel olamayan Milletler Cemiyeti için bu, sonun başlangıcı olmuştu. BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) Gazze’de Filistinlilere karşı işlenen soykırıma dur diyememesi de 21. yüzyılın en kanlı savaşlarını sonlandırma konusunda asgari görevlerini yerine getiremeyen bu uluslararası organın işlevselliğini gündeme getirdi.
- İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 100 kişi öldürüldü
- İsrail, Gazze’de 2 mülteci kampına düzenlediği saldırıda 47 Filistinliyi öldürdü
- İsrail güçleri, Meşru Beyt Lahya’dan ardında enkaz bırakarak çekildi
- İsrail’in Gazze’de Advan Hastanesinden çekilmesiyle bıraktığı “insani felaket” ortaya çıktı
- İsrail ordusu, Gazze’deki Kemal Advan Hastanesi’nden 90 kişiyi alıkoyarak çekildiğini açıkladı
BM’nin, Gazze’de sivillerin bombalanmasını, kadın ve çocukların hatta BM çalışanlarının öldürülmesini kınayan bir karar alamamış olması, onun “dünya barışını ve güvenliğini koruma” temel misyonunu yerine getirmekten aciz olduğunu ortaya koydu.
BM’nin “yapısal sınırlılıkları”
BM’nin üye ülkeler arasında barış ve güvenliği sağlamaktan sorumlu ve kararları bağlayıcı olan en güçlü organı BMGK’deki 5 ülkenin (ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa) mutlak veto yetkisine sahip olması, sunulan karar tasarılarının kabulünü güçleştiriyor ve teşkilatı işlevsizleştiriyor.
Zira BM’nin diğer organı Genel Kurulunun da aldığı kararların bağlayıcılığı bulunmuyor.
Bunun son örneği, Birleşik Arap Emirlikleri ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 90’dan fazla ülkenin eş sunucusu olduğu karar tasarısının 8 Aralık’ta BMGK’de yapılan oylamada ABD tarafından veto edilmesi oldu.
BMGK’deki oylamadan 2 gün önce 6 Aralık’ta Genel Sekreter Antonio Guterres, görev süresi boyunca yetkisini ilk kez kullanarak Gazze’deki insani felaketin önlenmesi için BM Şartı’nın 99. Maddesi’ni işletmiş ve 6 Aralık’ta BMGK’ye mektup göndermişti.
Guterres, “Güvenlik Konseyi üyelerini insani felaketin önlenmesi için baskı yapmaya çağırıyorum ve insani ateşkesin ilan edilmesi talebimi tekrarlıyorum. Bu çok acil.” ifadelerini kullanmıştı.
Genel Sekreterin hamlesinin ardından BMGK’de 8 Aralık’ta gerçekleşen toplantıda, Gazze’de insani ateşkes talep edilen karar tasarısı ABD tarafından veto edildi.
Yükselen karşıt sesler
BMGK’nin 5 daimi üyesine mutlak veto yetkisi verilmesi ve BM Genel Kurulunun kararlarının da bağlayıcılığının olmaması, dünyanın kaderinin bu 5 ülkenin eline terk edilmesi anlamına geliyor.
Bu durum, “Dünya 5’ten büyüktür” doktrinini dillendiren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere birçok ülkeyi, küresel ve bölgesel pek çok örgütü, BM’nin yapısında reform yapılması talebinde bulunmaya itti.
Guterres de 10 Aralık’ta Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Doha Forum’da yaptığı konuşmada, “Gazze’de insani ateşkes kararını uygulamaya gücünün olmaması nedeniyle BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) otoritesinin ve güvenirliğinin zedelendiğini” belirtti.
İçinde bulunduğumuz şu durumda dünya ülkelerinin, “dünya barışını” sağlayacak daha etkin ve adil kurumlar ve alternatifler araması ya da en azından barışı 5 ülkenin tekelinden kurtaracak şekilde BM’yi modernize etmesi gerekiyor.
Nitekim mantık çerçevesinden bakılacak olursa, binlerce insanın hayatının ve kaderinin bir ya da 5 ülkenin ağzından çıkacak söze bağlı olması makul değil.
Alternatif arayışları ya da köklü reform
Henüz hiçbir devlet BM’ye alternatif yeni bir uluslararası yapılanmadan hatta BM’nin merkezinin New York’tan başka bir şehre taşınmasından bahsetmiş değil.
Ancak BM’de reform yapılması özellikle BMGK’nin daimi üye sayısının artırılması yönünde güçlü bir düşünce hakim.
İkinci Dünya Savaşı’nın kaybedenleri (Almanya, Japonya ve İtalya) Arap ve İslam ülkeleri, Afrika ve Güney Amerika kıtaları BM’de daimi üyelik istiyor.
Savaştan yaklaşık 80 yıl sonra bugün dünya artık eski dünya değil. Pek çok ülkenin ekonomik olarak atağa geçtiği, çatışma ve sorunları çözmede ve insani yardım sunmada diplomasiyi etkin şekilde kullandığı görülüyor.
Onlarca yıldır ötekileştirilen ülkelerin seslerinin duyurulması için yükselişe geçen bu ülkelerin BMGK’de yerini alması gerekiyor.
Gazze savaşı, insanlık için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Veto yetkisinin sadece 5 ülkenin tekeline verilmesi, bu ülkelerin ya da onların müttefiklerinin savaş suçu, insanlık karşıtı suç ve hatta soykırım işlemesine ve hiçbir yaptırımla karşılaşmamasına olanak tanıyor.