İzmir doğumlu Buldanlı, denizle üç yaşındayken tanıştı. O yaşta yüzmeyi öğrenen deneyimli denizci, o günden sonra mavi sulardan hiç ayrılamadı.
The Bodrum Cup’ın ilk yarışından itibaren adeta filonun demirbaş teknesi haline gelen “Büyük Yunus” ile hiç ara vermeden yarışlara katılan Buldanlı, hala ilk günkü iddiasını sürdürüyor.
Buldanlı, AA muhabirine, denizin hayatında çok önemli yere sahip olduğunu, yelkene de Göztepe Yelken Kulübünde başladığını söyledi.
İstanbul’da Yeşilyurt Deniz Kulübünde hem sporcu hem de idareci ve kaptan olarak yıllarını geçirdiğini anlatan Buldanlı, hayatının önemli bir döneminde Antalya-Bodrum arası yelken seyri yaptığını dile getirdi.
Türkiye’nin birçok bölgesini tekneyle gezdiğini ifade eden Buldanlı, “Deniz benim için bitmeyen bir öykü. Fakat The Bodrum Cup’ın yeri benim için çok başka. Bu organizasyonun yelkenciliğe ve deniz kültürüne çok büyük bir katkısı var. Ben ilk yılında bu yarışa katılanlardan biriyim. Şimdiki donanım o zaman bende olsaydı, açık farkla birinci olurdum. Tabii seneler içinde yarışa yarışa, eksikleri tamamlayarak hem biz hem de yelkencilik çok iyi duruma geldi. Ahşap teknelerde çok iyi yarış çıkaranlar var. Bu da bizlere gurur veriyor.” dedi.
Buldanlı, ahşap tekne imalatının Ege ve Akdeniz ekonomisi için iyi bir ayrıcalık olduğuna da işaret etti.
Emin Buldanlı, ilki 1989’da gerçekleştirilen The Bodrum Cup’a 34 yıl aralıksız katılırken, organizasyonun son 25 yılında ise aynı tekne ve ekiple başarı kovalıyor.
“American Hospital The Bodrum Cup’ın artık uluslararası sulara açılması gerekiyor”
Eskiden evlerin bahçesinde tekne yapıldığına da dikkati çeken Buldanlı, “Teknelerin her biri birer sanat eseriydi. Bu gelenek de tarihe karışmak üzere. The Bodrum Cup, bu geleneğin ne kadar kıymetli olduğunu anlatması açısından çok önemli bir misyon üstlendi. American Hospital The Bodrum Cup’ın artık uluslararası sulara açılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“2017’de ilk kez rotaya dahil edilen Yunan adalarının tekrar yarış güzergahına dahil edilmesi en büyük arzum.” diyen Buldanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun için öncelikle barış ve hoşgörü ortamının geri gelmesi, özellikle son yıllarda mülteci geçişleri nedeniyle Türk teknelerine gösterilen tahammülsüzlüğün sona ermesi gerekiyor. Hiç aralıksız tam 25 yıl aynı tekne ve aynı ekiple bir deniz festivaline katılan başka bir tekne duymadık. Organizasyon komitesi de bu düşüncede olacak ki ‘Büyük Yunus’ için Guinness’e başvurmuş. Dört kamaralı guletin, bu yarışlarda bugüne kadar 10 birincilik, 5 ikincilik, 3’de üçüncülük elde ettiğini de kayıt düşelim. Tabii bir de ‘En Şık Kıyafet’ ve ‘En Centilmen Ekip’ ödülleri de var.”
Kol farkıyla elde edilen birincilik
Yarışlardan birinde yaşadığı birincilik anısını da paylaşan Buldanlı, “Bir yarışta finişe yaklaşmak üzereydik. Beş tekne paralel olarak ilerliyorduk. Hafif bir rüzgar vardı ve kimse öne geçemiyordu. Teknede miço bir gencimiz vardı. Yarışın bitmesine saniyeler kala ‘pruvaya geç (geminin baş bölümü) kolunu uzat öne doğru’ dedim. Koştu gitti ve kol farkıyla yarışı birinci bitirdik. Çünkü teknenin herhangi bir parçası finiş çizgisini geçtiği zaman yarış bitmiş sayılır, kural budur.” ifadelerini kullandı.