Dzaferovic, başkent Saraybosna’da katıldığı “Demokratik Kurumların Oluşumu, Egemenlik Mücadelesi ve Bosna Hersek Anayasasına Saldırı” konulu konferans öncesi basın toplantısı düzenledi.
Bosna Hersek’teki mevcut durumu değerlendiren Dzaferovic, eski Yüksek Temsilci Valentin Inzko’nun 23 Temmuz’da soykırım inkarını suç sayan bir yasa çıkartmasına karşı boykot kararı alan Sırp yetkililerin devlet kurumlarını tehlikeye attığını söyledi.
Dzaferovic, boykot kararının Dayton Barış Antlaşması’na da aykırı olduğuna işaret ederek “Antlaşmanın imzalanmasından bu yana en büyük siyasi krizle karşı karşıyayız. Bunun sebebi de Dayton’a saygı duymamaktır zira antlaşmanın en önemli maddelerinden biri, devlet kurumlarına saygı duymak.” dedi.
Krizin en kısa sürede sona ermesi temennisinde bulunan Dzaferovic, “Bosna Hersek kurumlarını ve gelişme sürecini boykot edenler buna bir an önce son vermeli.” ifadesini kullanmalı.
“Dodik, siyaset sahnesinden çekilmeli”
Dzaferovic, son dönemde ayrılıkçı söylemleriyle gündemde olan Konseyin Sırp üyesi Milorad Dodik’in siyasetçiye yakışmayan bir tutum sergilediğini belirterek “Siyaset sahnesinden çekilmeli. ‘Büyük Sırbistan’ ideolojisi asla gerçekleşmeyecek. Bu maceraya atılmaması konusunda uyarıldı.” diye konuştu.
Bosna Hersek’teki iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin (RS), ulusal düzeyde yetkili Bosna Hersek İlaç ve Tıbbi Malzeme Kurumunun yetkilerini, RS bünyesinde kurulacak yeni bir kuruma devretmeye ilişkin kanun teklifini kabul etmesine değinen Dzaferovic, “Dodik, devlet yetkilerini entite düzeyine indirmeyi başaramayacak. Bosna Hersek devletinin yetkisi neyse o öyle de kalacak. Tersini yaparak ancak Bosna Hersek’in barış ve güvenliğine tehdit oluşturur.” dedi.
Dzaferovic, Dodik’in son dönemde yapmaya çalıştıklarına karşı uluslararası kurumların tepki göstermesi gerektiğini kaydetti.
Dodik’in tehditleri
Dodik, Dayton Barış Antlaşması’nın aslına dönülmediği takdirde RS’nin bağımsızlığını ilan edeceğini söylemiş, genel başkanlığını yaptığı Bağımsız Sosyal Demokratlar İttifakı (SNSD) tarafından kabul edilen bildiri metninin basına sızması da bu iddiaları güçlendirmişti.
Bildiride, RS entitesinin devlete ait bazı yetkileri kendi üzerine alarak özerklik derecesini artırmasına izin verilmemesi halinde Bosnalı Sırpların “kendi kaderini tayin hakkını” devreye sokacağı ve Bosnalı Sırp kurumlarının devlet kurumlarını entiteden çıkaracağı ifadelerine yer verilmişti.