Ülkeyi bağımsızlığa götüren referandum ve ardından gelen savaş sonrası Bosna Hersek, bağımsızlığının 30. yılını kutluyor.
Demokratik Eylem Partisinin (SDA) önemli isimlerinden Amila Omersoftic ve Aliya İzetbegoviç’in özel koruması Nurudin İmamovic, AA muhabirlerine, Bosna Hersek’i bağımsızlığa götüren referandum hakkında açıklamalarda bulundu.
Bosna Hersek’in bağımsızlığına dair kararın alındığı zaman SDA Yürütme Kurulu Üyesi olduğunu hatırlatan Omersoftic, şunları söyledi:
“Rahmetli Aliya, referandum sorusunu hazırladı ve bizlerin fikirlerinin ne olduğunu öğrenmek istedi. Kendisine ‘arkamızda kimin olduğunu’ sordum. Herkes Amerika’nın bizi destekleyeceğini düşünüyordu. Ben ise Hırvatistan’ın bağımsızlığında önemli rol oynayan Almanya’dan destek almaktan yanaydım.
Boşnakların referandumu tek başlarına yapamayacağını anladığımızda, zamanın Dışişleri Bakanı Haris Silajdzic’i Papa’yı ziyaret etmesi için uğurladık. Cumhurbaşkanımız, Silajdzic’e, ‘Papa, Katoliklere ne vereceksiniz? diye sorarsa Müslümanlara ne vereceksek aynısı vereceğimizi ifade edersin’ dedi.”
Omersoftic, referandum için uluslararası toplumdan gözlemcilerin Saraybosna’ya geldiğini ve kendisinin de onlardan sorumlu olduğunu belirtti.
Referandumun başarılı olduğunu ve gözlemcileri bulundukları otelden alıp şehri gezdirme planı yaptığını ancak otelden gelen bir telefonun büyük sorunlar oluşturduğunu dile getiren Omersoftic, şöyle devam etti:
“Otel resepsiyonu tarafından arandım. Gözlemcilerin fuaye alanında olduğunu, otelde maskeli ve silahlı kişilerin gezdiğini söylediler. Hemen otele gittim. Zamanın İçişleri Bakanı Avdo Hebib’i aradım, bana ‘gözlemcileri yalnız bırakmamamı’ söyledi. Hebib, otobüs ile gözlemcileri almak için yola çıktı. Onları havalimanına yetiştirmek istiyorduk ancak Saraybosna barikatlar ile kapatıldığı için şehre girilemediğini öğrendik. Bir süre sonra Hebib geldi, ilk anda birbirimize uzunca baktık. Hebib, referandumun kahramanı olmuştu.”
Omersoftic, “Referandum sonuçları için sevinecek vaktimiz olmadı, hemen ardından savaş başladı” diyerek her ne kadar savaş beklentisi içinde olmasalar da iyi şekilde organize olduklarını kaydetti.
“Aliya’nın vefatına kadar her zaman yanındaydım”
1990 yılından 2003’teki vefatına kadar her zaman Aliya İzetbegoviç’in yanında bulunduğunu belirten özel koruması İmamovic, Aliya ile 26 Mayıs 1990’da SDA’nın kuruluş toplantısında tanıştığını anlattı.
İmamovic, “Rahmetli Aliya ve eşine referandumda eşlik ettim. Bosna Hersek üzerindeki baskı çok fazla artmıştı, buna rağmen referandumu gerçekleştirdik ancak sonrasında Yugoslav Halk Ordusu’nun baskısı iyice arttı. 4 yıl sürecek bir savaşa gireceğimizi kimse düşünmemişti.” ifadesini kullandı.
Bağımsızlık referandumu
Slovenya ve Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılmalarının akabinde Bosna Hersek’te de bağımsızlık referandumu kararı alındı.
Bosnalı Sırpların büyük oranda boykot ederek katılmadığı referandum, 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapıldı. Halkın yüzde 64,31’inin sandığa gittiği halk oylamasında kullanılan oyların yüzde 99,44’ü bağımsızlık için “evet” oldu. “Bağımsız” olan Bosna Hersek, 22 Mayıs 1992’de Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğine kabul edildi.
Bağımsızlık referandumunun hemen akabinde Yugoslav Halk Ordusu’nun yanı sıra Bosna Hersek ve Sırbistan’dan paramiliter Sırp birlikler, Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik başlattı.
Bağımsız Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı olan Boşnak lider Aliya İzetbegoviç’in liderliğinde ülkenin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumak için bir araya gelen farklı dini ve etnik kökenlerden Bosna Hersekliler, kuzeyde ve doğuda Sırplar, güneyde ve batıda ise Hırvatlarla mücadele etti.
Dayton Barış Anlaşması
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliamların yaşandığı Bosna Savaşı, Dayton Barış Antlaşması ile sona erdi.
ABD’de günler süren müzakerelerin ardından 21 Kasım 1995’te paraf edilen antlaşma, 14 Aralık 1995’te ise Fransa’da Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman tarafından resmen imzalandı.
Antlaşma ile Boşnak, Hırvat ve Sırplar “ülkenin kurucu halkları” kabul edildi.