Brexit sonrası İngiltere’nin önünde uzanan yol, hem zorluklar hem de fırsatlarla dolu.
Brexit’in ekonomik ve siyasi sonuçlarının gerçek boyutları hakkında tartışmalar sürerken, halk arasında “dayanıklılık ve uzlaşma” ihtiyacına yönelik ortak bir görüş ortaya çıkıyor.
Farklı anlatı ve uyumsuz söylemler arasında “Brexit’in çalkantılı sonuçlarının ardında ne yatıyor?” sorusu varlığını sürdürürken, Brexit labirenti andıran karmaşıklığı ve derin etkileriyle İngiltere’nin kaderini şekillendirmeye ve ulusun kolektif bilincinde silinmez bir iz bırakmaya devam ediyor.
AA muhabiri, uzmanlar ve halkla yaptığı görüşmelerde bu tarihi dönüm noktasını ve etkilerini ele aldı.
Ekonomik İlişkiler Enstitüsü Brexit Birimi eski Başkanı Julian Jessop, AA’ya yaptığı açıklamada, Brexit’in uzun vadedeki etkilerine ilişkin “ılımlı bir iyimserlik” ortaya koyarken, ticaret alanındaki zorluklara ve azalan iş yatırımlarına da atıfta bulundu.
Jessop, “Aslında Brexit’in uzun vadeli etkisi konusunda iyimserim ancak ekonomi üzerindeki ilk etkinin 2 açıdan olumsuz olduğunun farkındayım. Bunlardan ilki, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa’yla ticaretin zorlaşması. Bundan dolayı, ticari performansımız normalde olabileceğinden daha zayıf.” değerlendirmesinde bulundu.
İş yatırımlarının da normalde olduğundan daha düşük olduğunu ifade eden Jessop, “Açıkça görülüyor ki işletmeler Brexit’in ekonomik etkisi, yeni ticaret düzenlemesi etrafındaki belirsizlik nedeniyle endişeli.” dedi.
Jessop, yeni ticaret düzenlemelerini çevreleyen belirsizliklerin işletmelerin tereddütlerle boğuşmasına neden olmasının yanı sıra ekonomik performansa da gölge düşürdüğünü belirtti.
“Gümrük Birliği’ne katılmak beraberinde ciddi maliyet getirecek”
Jessop, ocak ayı sonu itibarıyla AB’den yapılan ithalatta tam sınır kontrollerinin uygulanmaya başlanacak olmasına ilişkin, “Bunların etkisinin aslında oldukça küçük olacağını düşünüyorum.” ifadesini kullandı.
İngiltere’nin Brexit sonrası stratejisinin bir parçası olarak Gümrük Birliği’ne yeniden katılma olasılığına değinen Jessop, Gümrük Birliği’ne yeniden katılmanın sınırlardaki anlaşmazlıkları azaltmada çok yardımı olmayacağı, aksine İngiltere’nin başka ülkelerle bağımsız ticaret anlaşmaları görüşme kabiliyetini kısıtlayacağı ve bunun da maliyetli olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Jessop, “AB üyeliğinin temelde iki bölümü var: Tek Pazar ve Gümrük Birliği. Gümrük Birliği’ne katılmak bazı açılardan yardımcı olabilir ancak serbest ticaret anlaşmalarını çok daha zor hale getirmesi açısından ciddi maliyeti olacak.” dedi.
Yasal karmaşıklıklar ve Kuzey İrlanda ikilemi
King’s College London’da Hukuk Profesörü Alexander Turk, AA’ya yaptığı açıklamada, “Brexit’in karmaşık hukuki sonuçları, anlaşma müzakerelerinin aceleye getirilmiş doğası ve ticaret anlaşmalarındaki çözülmemiş sorunlara” değindi.
Bu kapsamdaki endişelerin başında “Kuzey İrlanda’nın karmaşık ikilemi” gelirken, ülkedeki son gelişmeler ilerleme sinyalleri verse bile “Kuzey İrlanda anlaşmazlığı” İngiltere-AB ilişkilerine gölge düşürmeyi sürdürüyor.
Turk, açıklamasında, Rusya-Ukrayna Savaşı, İngiltere ve AB’nin güvenlik cephelerinde işbirliği yapması ve Rusya’ya yaptırım uygulanması sonucu doğan zorlukları aşma zorunluluğunun altını çizdi.
Güvenlik işbirliğinde adımlar atılmış olduğunu ifade eden Turk, ticaretin, özellikle tedarik zinciri kesintileri ve düzenleyici engeller nedeniyle İngiltere’deki şirketler için çekişmeli bir alan olmayı sürdürdüğünü söyledi.
Turk, AB pazarına sorunsuz erişimi düzenleyen karmaşık prosedürlerin yükünü taşıyan küçük ve orta ölçekli işletmelerin durumuna işaret ederek, söz konusu işletmeler için düzenleyicileri anlayıp bunlara uymanın maliyetli ve operasyonları engelleyen ciddi zorluklar teşkil ettiğini belirtti.
Düzenleyici özerklik ve pazara erişim arasındaki dengenin İngiltere’nin Brexit sonrası kimliği açısından önemine dikkati çeken Turk, “Sorunsuz bir pazar erişime sahip olmak istiyorsanız, AB size ‘O zaman prosedürlerimize ve süreçlerimize uymak zorundasın’ diyecek. Bu nedenle kaçınılmaz olarak düzenleyici özerklikten vazgeçeceksiniz. Dolayısıyla, ne kadar düzenleyici özerkliğe sahip olduğunuz arasında kurulması gereken bir denge var.” dedi.
“Brexit bacaklarımızı kesti”
Brexit’e ilişkin görüşü sorulan Magdelena Williams, Brexit sonrasında yaşadığı hayal kırıklığına değindi.
“Brexit’in geçmişteki refah ve birlik dönemine duyulan nostaljiyi körüklediğini, değerli bağları kopardığını ve ekonomik zorlukları” başlattığını belirten Williams, “Bu biraz bacakların olmadan yürümek gibi. Brexit bacaklarımızı kesti. Bacaksız yürümeyi denemek yerine neden onları tekrar yerine koymuyoruz?” ifadelerini kullandı.
Williams, İngiltere’nin 1970’deki halinden çok farklı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“İngiltere, 1970 yılında buraya geldiğimde aşık olduğumdan çok farklı bir ülke haline geldi. Şimdi genel nüfusa göre daha fakiriz. Ekonomi, yüzde 4 oranında küçüldü. İnsanlara maliyeti tahmini olarak kişi başı yıllık bin pound civarında. Bu çok para. Gıda ve elektrik daha pahalı hale geldi. İnsanların bilmediği şey ise ilaçların da daha pahalı hale gelmesi.”
Aslen Macaristan’da doğan ve 52 yıldır da İngiltere’de yaşayan Williams, kardeşlerinin Brexit sonrası yaşadığı sıkıntıya atıfta bulunarak, “Erkek kardeşim Viyana’da İngiliz pasaportuyla yaşıyor, kız kardeşimin de Avusturya pasaportu var. İnanır mısınız, kız kardeşim 52 yıl İngiltere’de yaşadıktan sonra çocukları ve torunlarıyla birlikte kalmak için izin başvurusunda bulunmak zorunda kaldı.” dedi.
“Brexit ırkçılık, cehalet ve gruplaşmaya neden oluyor”
Paul Truin de Brexit’in sonuçlarına yönelik olumsuz bir yaklaşımda bulunarak, Brexit’in sözde somut faydalarının olmadığını ve Avrupa sınırları boyunca aile bağlarını zora soktuğunu savundu.
Truin, “Hiçbir olumlu yanının olmaması bu ülke için çok kötü oldu. Kimse bize Brexit ile iyileşen bir şey gösteremez. Her şey her yıl daha da kötüye gidiyor. Ocak ayının sonundan itibaren ithalat ve ihracat üzerinde şu anda sahip olduğumuzdan daha fazla kontrole sahip olacağız ve çok saçma.” değerlendirmesinde bulundu.
Brexit’in insanların “en kötü” yanlarını ortaya çıkardığını kaydeden Truin, “Brexit’in iyileştirdiği bir sorun bilmiyorum. Irkçılığa, cehalete ve gruplaşmaya neden oluyor. Artık buna ve bundan sorumlu olan insanlara ihtiyacım yok. Sadece yalan söyledikleri için ceza almamalılar, hapse de girmeliler.” dedi.