Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, bu yıl rezervasyon taleplerinin seyahatten kısa bir süre önce gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, “Son dakika gelişmeleri, bu yılı belirleyecek en önemli unsur olarak öne çıkıyor. Aşı çalışmalarının olumlu sonuçlanması halinde talep artışına paralel olarak rezervasyon sürelerinin de uzaması ihtimaller dahilinde bulunuyor.” dedi.
Eresin, Turizm Haftası dolayısıyla sektördeki gelişmelere ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgın sürecinin başında yaptıkları değerlendirmelerde, salgının olumsuz etkilerinin 2021’de de devam edeceğini öngördüklerini ve yılın ilk 2 ayında hem içeride hem dışarıda bunun gerçekleştiğini söyledi.
İstanbul’da ocak-şubat dönemi otel doluluk oranının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 56 düşüşle yüzde 29,2, Türkiye’de otel doluluklarının ise aynı dönemde yüzde 47,2 azalarak yüzde 32 olduğunu aktaran Eresin, bu oranların hala açık olan otellerden sağlanan verilerle oluştuğunu ifade etti.
Eresin, devamla şunları kaydetti:
“Birçok otel, özellikle şehir otelleri ‘geçici molaya’ devam ediyor. İstanbul ve ülke ortalamasına baktığımızda kapalı olanlar da dahil edildiğinde tek haneli doluluklardan bahsedebiliriz. Turizme yönelik beklentiler, öngörüler artık günlük, hatta anlık olarak değişebiliyor. Bugünü konuşursak, gelecek aylara ilişkin de iyimserlik oluşturacak bir işaret alamıyoruz. Şu anda geçen yılki kadar zorlu bir süreç yaşadığımızı söyleyebiliriz. Uluslararası hava trafiği henüz açılmadı. Aşılama işlemleri tüm dünyada yavaş gidiyor. Dolayısıyla özellikle nisan ayında öngördüğümüz hareketlenme beklentimiz ötelenmiş ve eylül ayına kaymış durumda. Buna karşın aşılama hem bizde hem diğer ülkelerde hızlı bir şekilde tamamlanırsa, uluslararası hava trafiği de açılırsa eylül beklentisi, haziran, temmuz aylarına çekilebilir.”
Eresin, şehir otellerinde ise sürecin biraz daha uzun olacağını, Avrupa’dan ve diğer büyük turizm pazarlarından gelen ilk sinyallere bakıldığında da şehir otellerinin işlerinin yıl sonuna kadar çok zor göründüğünü aktararak, turizm sektörü çalışanlarının öncelikli aşılama programına alınmasının kendilerine moral verdiğini, bunun uluslararası düzeyde çok önemli bir pazarlama aracı olacağını vurguladı.
Kendilerine ulaşan veri ve bilgilerin erken rezervasyon konusunda henüz fark edilecek düzeyde bir talep oluşmadığı yönünde olduğunu aktaran Eresin, “Bu yıl rezervasyon taleplerinin seyahatten kısa bir süre önce gerçekleşmesini bekliyoruz. Yani son dakika gelişmeleri, bu yılı belirleyecek en önemli unsur olarak öne çıkıyor. Aşı çalışmalarının olumlu sonuçlanması halinde talep artışına paralel olarak rezervasyon sürelerinin de uzaması ihtimaller dahilinde bulunuyor.” dedi.
“Sektör için 2022, gerçek anlamda açılmış bir yıl olacak”
Müberra Eresin, ülkelerin ve sınırların açılmasıyla daha iyi rakamlarla devam edileceğini belirterek, “2019 yılı rakamlarına ulaşabilir miyiz? Bu soruya yanıtımız ‘hayır’ olacak. Sektör için 2022, gerçek anlamda açılmış ve 2019’u yakalama ihtimali olan bir yıl olacak. Ama yine de 2021’de moral veren yükselmeler olur diye bekliyoruz. Turizm sektörü, 7-8 ay daha destek alabilirse 2022 yılından itibaren takip eden 3-4 yılda tüm kayıpları kapatıp üzerine çıkacaktır ve Türkiye ekonomisine eskiden olduğu gibi en büyük desteği verecektir.” diye konuştu.
Sektör olarak 54 farklı sektörü beslediklerini ifade eden Eresin, 2022’den itibaren kendilerine düşeni fazlasıyla yerine getireceklerini söyledi.
Konaklama sektörü olarak salgın sürecinin başından itibaren misafirleri ağırlamaya hazır olduklarını belirten Eresin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan ve yaklaşık bir yıldır başarıyla uygulanan Güvenli Turizm Sertifika Programı önemli bir etken oldu. Şu ana kadar 8 bin 500 işletme bu belgeyi almış durumda. Bunlardan 3 bin 500’ü Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli konaklama tesisi. Bu program, dünyadaki hijyen sertifikası programları arasında en iddialılardan biri. Salgın sürecinde sektöre hem ulusal hem uluslararası düzeyde rekabet avantajı sağladı. Hatta bazı ülkelerde örnek uygulama olarak gösterildi. Bu sertifikayla tatilini Türkiye’de geçirecek tüm Türk vatandaşları ve yabancı ziyaretçilere ulaşımdan konaklamaya, tesis çalışanlarından yolcuların kendi sağlık durumuna uzanan geniş bir yelpazede bir dizi yeni tedbirler tanımlanıyor. Sertifika alım koşulları oldukça ağır ve 200’e yakın kriterin sağlanması gerekiyor. İşletmeler, dünya çapında sertifikasyon firmaları tarafından denetleniyor.
Hijyen ve Kovid-19 önlemleri konusunda tüketici hassasiyetinin arttığı bir dönemde önlemlerini alan işletmelerin öncelikle tercih edildiğini gözlemliyoruz. Otellerimiz, yeme içme mekanlarımız, turizme açık tüm mekanlarımız, seyahat acentelerimiz, tur otobüslerimiz neredeyse turizmle ilgili tüm hizmet alanlarımız belli standartlarda sertifikaya kavuşturuldu ve gerçekten bunun uygulamalarını da çok iyi şekilde hayata geçirdi. Misafirlerimiz, gönül rahatlığıyla Turizm İşletme Belgeli ve Güvenli Turizm Sertifikalarını almış otellerimizde konaklayabilirler. Tek yapmaları gereken bu belgelerin varlığından emin olsunlar.”
“Salgının küresel turizm üzerindeki etkisi bu yıl da devam ediyor”
TÜROB Başkanı Eresin, Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO), salgının küresel turizm üzerindeki yıkıcı etkisinin bu yıl da devam ettiğini ve Ocak 2021’de uluslararası turist trafiğinde 2020’ye kıyasla yüzde 87 düşüş olduğunu açıkladığını anımsattı.
Zorunlu testler, karantinalar ve bazı durumlarda sınırların tamamen kapatılmasının, uluslararası seyahatin yeniden başlamasını engellediğini, aşılama hızı ve dağıtımının beklenenden daha yavaş olmasının turizmin yeniden başlamasını daha da geciktirdiğini ifade eden Eresin, şunları kaydetti:
“İçinde bulunduğumuz Avrupa bölgesi turist girişlerinde yüzde 85 düşüş yaşadı. Şubat ayı itibarıyla tüm küresel destinasyonların yüzde 32’si uluslararası turistlere tamamen kapalı. Bu yüzden UNWTO, küresel turizm için 2021’in ilk birkaç ayının zorlu olacağını öngörüyor. UNWTO, 2020’nin turizm açısından kaydedilen en kötü yıl olurken, uluslararası düzeyde daha iyi bir 2021 için güçlü ve acil adımlar atması gerektiğine dikkat çekiyor. Milyonlarca insanın geçim kaynağı ve işletme buna bağlı. Ülkeler arasındaki gelişmiş koordinasyon ve uyumlu seyahat ve sağlık protokolleri, turizme olan güveni yeniden sağlamak ve uluslararası seyahatin kuzey yarım küredeki yoğun yaz sezonundan önce güvenli bir şekilde devam etmesini sağlamak için çok önemli. UNWTO, 2021’in ilk çeyreğinde uluslararası turist girişlerinin 2019’un aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 85 oranında azalmasını bekliyor. Bu, salgın öncesi seviyelere kıyasla yaklaşık 260 milyon uluslararası giriş kaybı anlamına geliyor.”
Eresin, geleceğe yönelik iki senaryonun öngörüldüğünü ifade ederek, “Birincisi, temmuz ayında bir toparlanma başlayabilir ve geçen yıla göre uluslararası girişlerde yüzde 65 artış yaşanabilir. Ancak bu durumda bile 2019’da kaydedilen seviyelerin yüzde 55 altında kalacak. İkinci senaryoda ise eylül ayı itibarıyla turist trafiğinde geçen yıla göre yüzde 30’luk bir artış olabileceği yönünde. Yine de bu 2019 seviyelerinin yüzde 67 altında olacaktır.” diye konuştu.
“Desteklerin yıl sonuna kadar devam etmesi, bu yıl için sektörün en büyük desteği olacak”
Müberra Eresin, içeride ve dışarıda turizm sektörü rakamlarının bu kadar negatif görünürken, turizm sektörüne sağlanacak desteklerin devamının hayati önem taşıdığını vurgulayarak, sektöre verilen desteklerin yıl sonuna kadar devam etmesinin bu yıl için sektörün en büyük desteği olacağını belirtti.
31 Mart 2021 itibarıyla sona eren kısa çalışma ödeneğinin turizm sektöründe devam etmesinin hayati bir ihtiyaç olduğunu kaydeden Eresin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşten çıkarma yasağı ve nakdi ücret desteği uzatıldı. Ancak maalesef kısa çalışma ödeneği uzatılmadı. Kısa çalışma ödeneği sayesinde salgının sektör istihdamı üzerindeki olumsuz etkisi minimumda kalmıştı. Bu uygulama, turizm sektörü için ülkelerin sınırlarının açılmasına kadar sektörel olarak devam ettirilebilir, sonrasında 2-3 aylık dönemler halinde uzatılarak turizm hareketlerinin ülke ve şehir girişlerinin takibiyle bölgesel olarak devam ettirilebilir.
Her 2-3 aylık dönemin sonunda ülke ve şehir girişlerinde rakamlar normale dönmüşse yeni bir uzatmaya gerek kalmaz. Nakit problemi yaşayan ve boş kalan işletmeler çalışanlarını ücretsiz izne göndermek zorunda kalacak. Her zaman ısrarla belirttiğimiz gibi önceliğimiz insan sağlığı ancak bunun kadar önemli olan bir diğer konumuz da sektörümüzün yetişmiş insan kaynağını koruyabilmek ve salgın sonrasında da Türkiye’nin alanında en kalifiye çalışan grubunun sektör bünyesinde devam edebilmesini sağlayabilmektir.”
“Hükümetten özellikle sektör için KGF konusunda yeni bir destek bekliyoruz”
TÜROB Başkanı Eresin, kısa çalışma ödeneğinin bitmesiyle yiyecek-içecek sektörüne sağlanacağı belirtilen kişi başı 1.500 TL nakdi destek ve sigorta prim desteğinin konaklama sektörüne de verilebilmesini özellikle rica ettiklerini belirterek, “Baktığınızda, maalesef zorlayan şartlar konaklama sektörü için de aynen ve fazlasıyla geçerli. Seyahatler serbest bırakılıp karşılıklı ülke sınırları açılmadığı sürece otellerin işlerini toparlayabilmesi mümkün değil.” dedi.
Konaklamada büyük bir likidite problemi olduğuna işaret eden Eresin, yeniden yapılandırma için başvuran şirketler bulunduğunu anlattı.
Eresin, hükümetten özellikle sektör için KGF konusunda yeni bir destek beklediklerini ifade ederek, “Konaklama tesislerine düşük faizle 2 yıl ödemesiz yeni krediler açılabilir. Bu, konaklama tesislerinin geçmiş 5 yıldaki cirolarına, devlete ödedikleri vergilere bakılarak yapılabilir. Geçmiş ciro ve ödenen vergilere bakıldığında bu kredilerin hakkaniyetle dağıtılabilmesinin mümkün olacağını düşünüyoruz. Bu, sektörü yeniden canlandırmak için büyük bir destek olacaktır ve zaten sonrasında sektör bu kredileri rahatlıkla geri ödeyecektir.” şeklinde konuştu.