Seçen Tekstil Genel Müdürü Hilal Gülseçen, AA muhabirine, kadın giyim dokuma kumaş tasarımı ve üretimi yapan firmalarının 1984 yılında sanayici iş insanı Mehmet Gülseçen tarafından Bursa’da kurulduğunu söyledi.
Şu anda iplik büküm fabrikası ve tekstil firması olmak üzere iki ayrı üretim tesisine sahip olduklarını aktaran Gülseçen, “Yıllık 2,5 milyon metre kumaş üretim kapasitesine sahibiz. 4 yıldan beri sürdürülebilirliği kendimize vizyon olarak belirledik. Koleksiyonumuz tamamen geri dönüştürülmüş polyesterden olan geri dönüşüm grup ve yine doğaya ve çevreye katma değer sağlayan natürel elyaf gruplarından oluşuyor.” dedi.
Gülseçen, doğadan toplanan pet şişelerin yurt dışında bir firma tarafından belli bir sistemde eritildikten sonra tekrar geri kazandırılıp polyester iplik haline getirildiğini, bunları da satın alarak tesislerinde kumaşa dönüştüklerini anlattı.
Uluslararası geçerliliğe sahip GRS olarak adlandırılan belgelerinin bulunduğunu, bu standartlara göre üretim yaptıklarını dile getiren Gülseçen, “İpliğin firmaya girişinden bitmiş ürün olarak firmadan çıkışına kadar bütün süreçte ürün bu sertifika ile seyahat ediyor. Konfeksiyon haline yani kumaştan elbise haline geldiğinde de dünya üzerindeki dolaşımını GRS dediğimiz sertifikayla gerçekleştiriyor. Koleksiyonlarda GRS sertifikalı yüzde 100 geri dönüştürülmüş ürünlere çok yoğun bir ilgi var.” diye konuştu.
“Üretimimizin yüzde 40’ı direkt ihracata gidiyor”
İhracat rakamlarını her geçen yıl daha da artırarak Türkiye’ye katma değer sağladıklarını vurgulayan Gülseçen, yeni dünya düzeninde sadece üretmenin değil temiz üretimin asıl mesele olduğuna inandıklarını belirtti.
Karbon izlerini olabildiğince aşağı çekmek ve sürdürülebilir kumaşlar üretmenin yeni yollarını sürekli araştırıp takip ettiklerini, bu konuda kafa yorduklarını anlatan Gülseçen, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Konu sürdürülebilirlik olduğu zaman tüm dünyanın standardı haline gelmiş iplik markaları üretim portföyümüzde yer almakta. İş birlikçilerimiz sayesinde ürünlerimiz sürdürülebilirlik konusunda dünya giyim markalarından her daim geçer not alıyor. Ürünlerimiz başta Almanya, İspanya, Polonya, İngiltere olmak üzere Avrupa pazarında yer alıyor. Üretimimizin yüzde 40’ı direkt ihracata gidiyor. Diğer yüzde 40’ı ise ihracatçı firmalara veriyoruz. Dolaylı yoldan onlar vasıtasıyla ürünlerimiz yurt dışına gidiyor. Yüzde 20’si de iç pazara gidiyor. Şu anda 22 ülkeye ihracat yapıyoruz.”
Gülseçen, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının başlamasıyla büyük hazır giyim markalarının bu ürünlere çok daha ciddi anlamda taleplerinin olduğunu söyledi.
Sürdürülebilirliğin eskiden çok fazla kullanılan moda kelime olarak algılanırken Kovid-19’un yaşattıklarıyla herkesin ajandasında olmazsa olmaz bir konu haline geldiğine dikkati çeken Gülseçen, “Firma olarak koronavirüs dönemini çok ciddi anlamda sipariş ve üretimlerle geçirdik. Dünya buraya doğru kayıyor. Yapalım mı yapmayalım mı değil aslında bir zaruret ve zorunluluk haline geldi.” ifadelerini kullandı.