Emine ve Yusuf Altay çifti, 1999 yılında dünyaya gelen oğulları Enes’e henüz 1 yaşındayken buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllarda bulunan glütene karşı hassasiyetle gelişen emilim bozukluğu hastalığı olan çölyak teşhisi konulmasının ardından bu hastalıkla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini araştırmaya başladı.
Ailece doktorların da yönlendirmesiyle glütensiz yiyeceklerle beslenmeye başlayan çift, tanıştıkları çölyak hastaları ve ailelerinin katılımıyla 2010’da Bursa Çölyakla Yaşam Derneğini kurdu.
Çölyak hastaları ve ailelerine maddi anlamda destek olmak, glütensiz besinlere ulaşımlarını kolaylaştırmak için yola çıkan çift, 2018’de Merinos Parkı’nda kafe açtı.
Kafeye gelen çölyak hastaları, çapraz bulaşma riski olmadan istedikleri yemekleri yiyebiliyor, market bölümünden ise evlerine alışveriş yapabiliyor.
Dernek Başkanı Yusuf Altay, AA muhabirine, oğlunun çocukluğu döneminde pek bilinmeyen bu hastalıkla mücadelelerinin çok zor olduğunu söyledi.
Altay, “Süreç içinde farklı ailelerle, paydaşlarımızla tanışmaya başladık. O tanışmalarla beraber bir araya gelmeler, farklı oluşumlar, programlar, etkinlikler derken ailelerle derneğimizi kurduk. O günden bugüne çok güzel çalışmalara imza attık ve devam ediyoruz.” dedi.
“Nefsin talep ettiği bütün ürünleri üretir hale geldik”
Beslenmenin insan hayatının her anında olması gerektiğini vurgulayan Altay, çölyak hastalarının ömür boyu glütensiz beslenme zorunluluğunun bulunduğunu anlattı.
Daha önce glütensiz ürünlere hem ekonomik anlamda hem de ulaşılabilirlik bakımından zorluklar yaşandığını, bunun sosyal hayatlarını önemli ölçüde etkilediğini ifade eden Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Karnınız acıktığında ‘Hadi şuradan bir simit alalım’ diyebileceğiniz bir konu değil. Haliyle her şeyin özel olması gerekiyor. Her şeyin dikkatli yapılması, çapraz bulaşma riskinin olmaması gereken bir üretimden geçip sizin onu çocuğunuza veya bireyin kendisinin kullanımına açması gerekiyor. 4 yıl boyunca denemelerimiz oldu. 2018 yılında kafeyi Bursa Büyükşehir Belediyemizin tahsisleriyle açtık. Kendimizi o günden bugüne geliştirdik. Şu anda çölyaklı bireylerimizin nefis taleplerinin olduğu her şeyi üretebiliyoruz. Ekmeğinden simidine, böreğinden mantısına, tatlısından baklavasına kadar birçok ürünü, nefsin talep ettiği bütün ürünleri üretir hale geldik.”
Altay, kafede bulunan sosyal tesisin halka açık olduğunu, bu alanda insanların sosyalleştiğini ve bu sayede çölyak farkındalığının arttığını dile getirdi.
Derneğin kurucularından kafe işletmesinin sorumlusu Emine Altay da oğullarına tanının erken konulmasını çok büyük bir şans olarak gördüklerini belirtti.
Çölyaklı bireylerin glütensiz beslenme diyetine uymadığı takdirde çeşitli komplikasyonlar yaşayabileceğine dikkati çeken Altay, “1 yaşında tanıyı aldık ama bunun öncesinde de 7-8 ay zorlu bir sürecimiz geçti. 2 kez zehirli ishal atağı atlattı. 13 aylıkken diyetine başladık. Enes, 24 yıldır diyetine devam ediyor ve gayet sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebiliyor. Çölyakta kişiler tanıyı aldıktan sonra diyetine uyum sağlayamıyorsa hastalık boyutu devam ediyor.” diye konuştu.
Derneğin koordinatörü Nurevşan Karaağaç ise kafenin içinde imalathane, mutfak ve market bulunduğunu, çölyaklılara her türlü yiyeceğe ulaşmalarında yardımcı olduklarını ifade etti.