Doğup büyüdüğü İstanbul’da 2011’de ebeliğe başlayan Çınar, eşi ve çocuğu ile 2018’de sakin bir tatil için Kırklareli’ne gitti. Tatil sırasında çileğiyle meşhur Armağan köyüne de uğrayan çift, tarlalardan çilek topladı, kahvehanede çay içerek köy sakinleriyle sohbet etti.
Çınar çifti bir süre sonra İstanbul’un yoruculuğundan kurtulup daha dingin bir yaşam için tayin isteme kararı aldı. Talebi üzerine Kırklareli merkeze tayini gerçekleşen Çınar, bir süre sonra sağlık evlerinde gönüllü çalışacak ebeler aranması üzerine ailece çok sevdikleri Armağan için gönüllü oldu.
Köydeki lojmanda eşi ve 9 yaşındaki çocuğu ile yaşayan Derya Çınar, 6 yıldır Armağan Sağlık Evi’nde görevini sürdürüyor. Çınar’ın bir bankada şube müdürü olarak görev yapan eşi de köyden Babaeski ilçesine gidip geliyor.
Köylülerin tansiyon ve şeker ölçümleri, pansuman ve enjeksiyon gibi işlemlerini yapan Çınar, anne ve adaylarının kontrollerini gerçekleştiriyor.
“Bir ömür burada çalışabileceğimi düşündüm”
Çınar, AA muhabirine, köyde görev yaptığı için çok şanslı olduğunu söyledi.
Mesleğini ilk günkü heyecanla yaptığını belirten Çınar, İstanbul’un stresinden uzaklaşmak için köyde vatandaşlara hizmet verdiğini ifade etti.
Köyün her yönüyle yaşamak için güzel olduğunu vurgulayan Çınar, “Gelir gelmez bu köyde doğup büyümüşüz gibi bizi hiç yalnız bırakmadılar. Bir ömür burada çalışabileceğimi düşündüm. Sabah mesai saati ile işimizin başında oluyoruz. İki haftada bir de doktorumuz köye geliyor. Köyümüzün yaklaşık 350 nüfusu var, yaşlı, gebe, bebek hastalara sağlık hizmeti veriyoruz. Aşılama hizmeti veriyoruz. Zaman zaman halk eğitimlerimiz oluyor.” diye konuştu.
Çınar, İstanbul’dayken astım krizleri yaşayan oğlunun köyün güzel havasıyla bundan kurtulduğunu dile getirerek, “İstanbul’da her gün doktordaydık, buraya geldik çok şükür hiç kriz yaşamadı.” dedi.
Köyde kışın çetin geçtiğini, zaman zaman kar nedeniyle yolda mahsur kaldıklarını anlatan Çınar, şunları kaydetti:
“İlk zamanlar köyde olmanın zorluğu bazı tereddütler yaşattı ancak kısa sürede adapte olduk. Kışlar çetin geçiyor, yollar kapanıyor kardan, yolda kaldığımız oluyor. Ama her şartına rağmen burada yaşamaktan mutluyum. Bana deseler ki ‘kent merkezinde çalışacaksın’ çok üzülürüm. İnsanlar her konuda yardımcı oluyor. Büyük şehirden geldim, oranın kalabalığı, stresi bizi yormaya başlamıştı. İmkanım olduğu sürece burada çalışmak isterim.”