Türkiye’nin Oslo Büyükelçisi Fazlı Çorman, Yunanistan’ın Oslo Büyükelçisi Anna Korka’nın Midilli adasında Norveçli bir fotoğrafçının hapse atılmasına ilişkin ülke basınında çıkan açıklamalarında Türkiye’yi suçlamasına yönelik, “Yunanistan’ın uzun süredir devam eden her konuda Türkiye’yi suçlama politikasının bir yansıması.” ifadelerini kullandı.
Çorman, Korka’nın Norveçli fotoğrafçı Knut Bry’nin Midilli’de tutuklanmasına ilişkin Dagbladet gazetesine yaptığı açıklamalara aynı gazeteye yazdığı bir açıklamayla yanıt verdi.
Korka’nın açıklamalarına ilişkin, “Yunanistan’ın uzun süredir devam eden her konuda Türkiye’yi suçlama politikasının bir yansıması.” değerlendirmesini yapan Çorman, “Yine de Midilli’de Norveçli bir fotoğrafçının tutuklanmasının Türkiye’nin suçu olduğunu söylemesi benim için bile şaşırtıcı oldu.” ifadelerini kullandı.
Çorman, Korka’nın Yunan adalarının Türk askeri güçleriyle karşı karşıya olduğunu ve Türkiye’nin Yunanistan’ın egemenliğini tehdit ettiği için Bry’nin tutuklandığı yöndeki sözlerini eleştirerek, şöyle devam etti:
“Yunanistan’ı tedirgin etmemek ve bulabilecekleri bir sonraki Norveçli fotoğrafçıyı tutuklamamaları için “Küçük Asya”yı (Anadolu) başka bir yere mi taşımalıyız bilmiyorum. Olay nedeniyle özür dilemiyor, bunun yerine bunu bize karşı anlamsız ve gereksiz bir saldırı fırsatı olarak görüyor. Yunan dostlarımız genellikle ‘demokrasi’ kelimesinin Yunanca olmasıyla övünürler ancak ‘demogoji’, ‘hipokrisi (ikiyüzlülük)’ ve ‘drama’ da öyle.”
Yunan meslektaşının açıklamalarıyla ilgili, “Dagbladet’teki ifadeleri bana göre Norveç kamuoyunu yalan iddia ve suçlamalarla bariz şekilde yanlış yönlendirmeyi amaçlıyor.” değerlendirmesinde bulunan Çorman, iki ülke arasında gerilimi artıranın Türkiye değil, günlük yapılan provokatif hareketler ve saldırgan açıklamalarla Yunanistan olduğunun altını çizdi.
“Norveç medyası Yunanistan’ın bitmek bilmeyen kışkırtmalarını haber yapmıyor ama biz yanıt verdiğimizde derhal büyüterek haber yapıyor.” diyen Çorman, Türkiye’nin gerilimi tırmandırmayı tercih etmesi için bir sebebi bulunmadığına, zira bölgesinde yeterince sorunla boğuştuğuna dikkati çekti.
Türkiye’nin her zaman diyalogdan yana olduğunu da ifade eden Çorman, “Diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan saldırgan bir dil kullanmaya, bizi üçüncü taraflara şikayet etmeye ve deniz sınırları konusundaki büyük-şişman (bir Yunan komedi filminin adına gönderme yaparak) iddiaları da dahil olmak üzere tüm konularda maksimalist konumlarını empoze etmeye çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Yunanistan’ın 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarını ihlal ettiğinin altını çizen Çorman, “Bu adaların egemenliğinin Yunanistan’a transferinin şartı adaların silahsızlandırılmış statüsüydü. Bu adalar Anadolu anakarasına çok yakındır, konum ve statüleri Türkiye’nin ulusal güvenlik algıları üzerinde her zaman etki yaratmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu’nun (OLAF) hazırladığı Frontex raporuna da gönderme yapan Çorman, Türk sahil güvenliğinin göçmen gemilerini Yunan kara sularına ittiği iddiasını ise “bu aslında tam da Yunanistan’ın yaptığıdır” diyerek reddetti.
Çorman, Yunanistan’ın geri itmeleri insanlık dışı, sistematik politika haline getirdiğini de ifade ederek, “Göçmenler elleri kelepçeli halde ya da üzerlerinde kıyafetleri olmadan dondurucu soğuk denize atılıyor. Sadece iki yılda 34 binden fazla göçmeni bu tür geri itmelerden kurtardık. Sahil Güvenlik Komutanlığı, mesaisinin çoğunu göçmenlerin hayatını bu tür şiddet içeren tehlikeli uygulamalardan korumak için harcıyor.” dedi.
Birçok uluslararası STK ve medya kuruluşunun geri itmeleri kanıtladığını ifade eden Çorman, “STK’lar ciddi soruşturmalar için birçok çağrıda bulundu ve AB’nin geri itme ve kötü muamelelere karşı kayıtsızlığını eleştirdi. Her şeye rağmen, AB’nin sessizliğinden ya da örtülü onayından cesaret alan Yunan tarafı, siz bu satırları okurken bile can kayıplarından bizi sorumlu tutmaya devam ediyor, suçlarının üstünü örtmeye çalışıyor ve masumların ölümüne neden oluyor.” ifadelerini kullandı.
Çorman, Midilli’de tutuklanan fotoğrafçı Knut Bry’ı doğruları dillendirdiği için tebrik ederek, Türk-Yunan sınırında olanları bilen ve sesini yükselten başka Norveçliler olduğuna da dikkati çekti.