Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, altın ve enerji hariç, cari işlemler hesabında 5 milyar 584 milyon dolarlık fazla oluştu.
Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı, haziranda 3 milyar 697 milyon dolar oldu. Bu dönemde, hizmetler dengesi kaynaklı girişler 5 milyar 19 milyon dolar, seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler de 4 milyar 203 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Türkiye’nin cari işlemler hesabı da haziranda 674 milyon dolarla Ekim 2021’den bu yana ilk defa fazla verdi.
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi, cari açıkta haziran ayında gözlenen iyileşmede, dış ticaret açığının geçen yılın belirgin şekilde altında kalması ve turizm gelirlerinin artışını sürdürmesinin ana etken olduğunu belirtti.
Finansman tarafında cari fazla verilmesi ve yüklü net hata-noksan girişine ek olarak, finansman hesabının fazla vermesi ile resmi rezervlerde 11,2 milyar dolarlık belirgin artış gözlendiğini ifade eden Bürümcekçi, ”Haziran ayında portföy kanalında 1,8 milyar dolar ile yüklü giriş gözlendi. Alt kırılım olarak; banka tahvil ihraçları 70 milyon dolar ve şirket tahvil ihraçları ise 12 milyon dolar net borçlanmaya işaret ediyordu. Hisse senetlerine 1 milyar 89 milyon dolar ve devlet tahvillerine 46 milyon dolar giriş gözlendi. Doğrudan yatırımlar ise 135 milyon dolar giriş ile geçen yılın çok altında kalırken bunun alt kalemi olan yabancı gayrimenkul alımı ise 243 milyon dolar düzeyine geriledi.” dedi.
Bürümcekçi, küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın ihracatta yavaşlama riskini artırırken, kur artışları ile para, maliye ve makro ihtiyati politikalardaki sıkılaşmanın ithalat üzerinden dengeleyici rol oynayabileceğini söyledi.
Bu yılın ilk yarısında, enerji ve genel olarak emtia fiyatlarındaki düşüşün yanı sıra, küresel ekonomik aktivitenin toparlanma eğilimini sürdürmesinin Türkiye’nin ihracatı, ve dolayısıyla, cari denge açısından olumlu yansıdığını söyleyen Bürümcekçi, yurt içi ekonomik aktivitenin iç talep kaynaklı güçlenmesini sürdürmesinin ise ithalatı belirgin yukarı çektiğini aktardı.
Bürümcekçi, ”Ancak, ikinci yarıda küresel öncü aktivite göstergelerinde gözlenen düşüş ihracat açısından yavaşlama riskini artırırken, buna karşılık seçimler sonrası kur artışlarının hızlanması, para ile maliye politikalarında görülen sıkılaşma ve bireysel kredilerin artış hızını sınırlamaya yönelik önlemler iç talebi yavaşlatarak ithalat artışlarının hız kesmesine yol açabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Cari dengedeki bu sinyali yabancı yatırımcı da not edecektir”
Analist Cüneyt Paksoy da 1,5 senenin ardından cari dengenin fazla vermesinin yeni dönemin kredibilitesi açısından da önemli olduğunu belirtti.
Bunun sürdürülebilir olması için bir çok şart ve adımın gerektiğini ifade eden Paksoy, ”Çünkü Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) tarafındaki seyrini koruması ve son dönemde Moody’s’ten gelen sinyalin gerçekleşmesi için en çok bakılan ve kırılganlık olarak gösterilen cari dengedeki açığın daraltılması ve cari fazlanın sürdürülebilir hale gelmesi önemli ama tabi bunun için daha uzun bir yol var ama en azından bir ön sinyal olarak kıymetli.” dedi.
Ödemeler dengesindeki önemli faktörün net hata noksan tarafındaki rekor giriş gerçekleştiğini kaydeden Paksoy, bunun döviz likiditesi noktasında destekleyici bir unsur olduğunu söyledi.
Paksoy, şunları kaydetti:
”Net hata noksanda üç ayın ardından yeniden fazla görülmesi ve 5,5 milyar dolarlık bir girişin oluşması cari dengenin sürdürülebilir olması açısından önemli. Merkez Bankasında rezerv kısmında olumlu süreç devam ediyor. Bu da önemli çünkü eylülden sonra bir borç çevrim ve sendikasyon yenileme süreci var.
Bu sürece daha hazırlıklı girmek için en azından bu döviz likiditesinin güçlü kalması önemli. Cari dengedeki bu sinyali yabancı yatırımcı da not edecektir Önemli bir döneme girerken ödemeler dengesi verisinin bu şekilde gerçekleşmesi pozitif oldu ama bunun sürdürülebilir olması için bir kaç aylık süreçte Orta Vadeli Program (OVP) ve Kalkınma Planı dahil ve Merkez Bankası’nın hamleleri önemli.”