BM öncülüğünde, Kıbrıslı taraflar ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla düzenlenecek 5+BM formatındaki Kıbrıs konulu gayriresmi toplantı 3 gün sürecek.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katılacağı toplantıda, tarafların yakın gelecekte Kıbrıs meselesine kalıcı çözüm bulunabilmesi amacıyla müzakere edebilecekleri “ortak bir zeminin” olup olmadığı tespit edilecek.
Türkiye, Kıbrıs’ta BM parametreleri olan iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı ve iki kurucu devleti olan federal bir çözüme ulaşma öngörüsüyle yarım asrı aşkın süredir yürütülen müzakerelere iyi niyetle destek verirken, bu temeldeki müzakerelerin Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’ın uzlaşmaz tavrı nedeniyle sonuç vermediği ve bundan sonra da vermeyeceği görüşünde.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Rum kesimi ve Yunanistan’ın 53 yıldır müzakere edilen ancak başarısızlıkla sonuçlanan federasyon ısrarına karşın, Ada’nın gerçeklerine uygun olan “iki devletli çözümün” masaya gelmesini istiyor.
Türk tarafı, egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modeliyle Kıbrıs’ta kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılacağına ve bunun Ada halkı için daha faydalı olacağı fikrini de savunuyor.
Türkiye’nin garantörlüğü, Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı, KKTC’nin egemenliği ve siyasi eşitliğinin kırmızı çizgileri olduğunu ifade eden Kıbrıs Türk tarafı, bunlardan asla vazgeçilemeyeceğini her fırsatta vurguluyor.
Rum tarafı, bugüne kadar Kıbrıs meselesinin çözümüne fayda sağlamayan BM parametrelerinin değişmemesi gerektiği ve müzakerelerin bu temelde devam etmesi gerektiğini ileri sürüyor.
Rumlar, diğer yandan, Türk tarafının kapalı Maraş’ın tamamen açılmasına yönelik planlamalarını sona erdirmesi ve Doğu Akdeniz’deki Türk faaliyetlerini sonlandırması şeklindeki dayatmalarını, Avrupa Birliği’ni (AB) ve diğer uluslararası aktörleri arkasına alarak da sürdürüyor.
Türkiye ve KKTC “ne istediğini net bir şekilde” anlatacak
Kıbrıs konulu toplantı için Türkiye ve KKTC arasında karşılıklı ziyaretler son günlerde hız kazanırken, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da bir araya gelecek.
Cumhurbaşkanı Tatar ve beraberindeki heyet, bugün Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle son kez görüşmelerini yapacak ve Türk tarafı yarın birlikte Cenevre’ye hareket edecek.
Federasyon modelini görüşmek için masaya oturmayacağını sıklıkla vurgulayan ve Cenevre’ye yapıcı bir anlayışla giden Türk tarafı, toplantıda “ne istediğini açık ve net bir şekilde” anlatacak.
Egemen eşitlik temelinde Kıbrıs Adasında iki devletin iş birliği yapacağı bir çözüm modelini savunan garantör ülkelerden Türkiye, Cenevre’de Kıbrıs konusundaki düşüncelerini açık yüreklilikle ortaya koyacak.
Yaratıcı ve gerçekçi fikirlerle toplantıya giden Kıbrıs Türk tarafı toplantıda, Türkiye’nin tam destek verdiği “iki devletin egemen eşitliği ve iş birliğine dayalı yeni vizyonunu” paylaşarak, muhataplarına yeni vizyonun Ada’da iki taraf için neden gerekli ve bölge için en doğru ve en gerçekçi zemin olduğunu anlatacak.
BM, tarafların toplantıya “yaratıcı” fikirlerle gelmesini bekliyor
Yunanistan ve Rum tarafı Kıbrıs’ta çözümün, yarım asrı aşkın süredir müzakere edilen ve sonuç vermeyen “federasyon” modeliyle sağlanacağı konusunda ısrarını sürdürüyor.
Rum kesimi, müzakerelerin 2017’deki Crans Montana görüşmelerinde kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini savunurken, Türk tarafı ise bunun imkansız olduğunu ve Cenevre’de bundan sonra neyin müzakere edileceğinin belirleneceğine vurgu yapıyor.
Çözümün “iki toplumlu federasyon modelinden” geçtiğini savunan Yunanistan ise, hem Rum hem de Türk tarafının çıkarını sağlamaya yönelik bir müzakere için toplantılara iyi niyetle katılacağını belirtti.
Ada’nın diğer garantörü İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Dominic Raab da şubat ayındaki Kıbrıs ziyareti sırasında gayriresmi konferansa ilişkin ülkesinin pozisyonuna değinmişti.
BM öncülüğündeki konferansın Kıbrıs’ta her iki topluma da fayda sağlamak ve bölgesel istikrarı artırmak için bir fırsat olduğunu belirten Raab, Kıbrıs meselesinin çözülmesine yardımcı olma konusunda ülke olarak rollerini eksiksiz oynayacaklarını vurgulamıştı.
Raab, “Taraflara, esneklik ve uzlaşma gösterme isteği ile görüşmelere gelmeleri çağrısında bulunuyorum.” ifadelerini kullanmıştı.
Kıbrıs meselesinin bir AB sorunu olduğunu ve Kıbrıs’ta iki taraflı, iki toplumlu federasyon çözümünü savunan AB, yeniden başlaması planlanan Kıbrıs müzakerelerinde kendisinin de bulunması gerektiğini ileri sürüyor.
Cenevre’deki gayriresmi toplantıda masada olmayacak olan AB yetkililerinin, taraflarla toplantı dışında görüşmeler yapması bekleniyor.
Öte yandan, Cenevre’deki toplantı, BM Genel Sekreteri Guterres’in yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası yüz yüze katılacağı ilk toplantı olması açısından da önem taşıyor.
Guterres, Cenevre’de yapılacak gayriresmi Kıbrıs görüşmelerine tarafların “yaratıcı” fikirlerle gelmesini umuyor. Guterres’in bu çağrısı, Türk tarafının “yeni fikirlerin masaya gelmesi” yönündeki tutumuyla da uyum gösteriyor.
Türk tarafından toplantı öncesi net mesajlar
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 16 Nisan’da Cenevre’deki konferans öncesi son kez KKTC’ye ziyarette bulundu. Çavuşoğlu ve KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, düzenledikleri ortak basın toplantısında, Kıbrıs meselesine ilişkin net mesajlar vermişti.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, burada yaptığı konuşmada, “Biz, BM’de devletten devlete ilişkiyi ifade edeceğiz. Böylelikle egemen eşitlik temelinde bir anlaşma olabilir. O anlaşma olduktan, KKTC’nin bu coğrafyada kendi halkının geleceği için vereceği umut, cesaretle burası gelişecektir ve bütün Kıbrıs halkı bundan faydalanacaktır.” dedi.
Cenevre toplantısının sonucu ne olursa olsun Türkiye’nin KKTC’nin ve Kıbrıs Türk halkının her koşulda yanında olacağı mesajını her fırsatta dile getiren Çavuşoğlu, “imkansızı müzakere etmenin” hiçbir anlamı olmadığını ve bunun zaman kaybı olacağını kaydetmişti.
Çavuşoğlu, KKTC ziyareti öncesi katıldığı televizyon programında yaptığı değerlendirmede, “Bu zaman kaybında, bu süreçte tanınmış olmanın ve AB üyeliğinin tadını çıkaracak olan Rum kesimidir. Kısıtlamalar altında ve ambargolar altında zorluk çekmeye devam edecek taraf da KKTC ve Kıbrıs Türk halkıdır. 20 sene, 30 sene daha müzakere etsek, 53 sene müzakere etmişiz, yine bir sonuç çıkmayacak federasyon için. O nedenle imkansızı zorlamanın hiçbir anlamı yok.” ifadelerini kullanmıştı.