Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Fransa’nın başkenti Paris’teki Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Konferans Merkezi’nde düzenlenen OECD Çevre Bakanları Toplantısı’nın (EPOC) “Net Sıfıra Geçiş-Finansal Akış ile İklim ve Çevre Hedeflerini Uyumlandırmak” başlıklı oturumunda bir konuşma yaptı.
Ülkelerin ekonomik bakımdan kendi kendine yeterli olmalarının ne denli hayati olduğunun bir kez daha görüldüğü günlerden geçtiklerini dile getiren Kurum, bu durumun ekonominin her alanında olduğu gibi çevre ve iklim konularında da geçerli olduğunu söyledi.
Türkiye’nin, katma değer üreten, yeşil kalkınmayı hedefleyen, bölgesinde öncü ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Kurum, “Küresel bir tehdit olan iklim değişikliğine karşı somut adımlar atabilmek için koşullarımızı sonuna kadar seferber etmemiz gerekiyor. Bu süreç çok taraflı ve aynı anda birçok alanı etkilemekte. Bu noktada ne yazık ki zaman bizim lehimize değil.” diye konuştu.
Bu konuda ülkelerin, finansal sektör oyuncularının ve OECD gibi uluslararası kuruluşların atabilecekleri adımlar olduğuna dikkati çeken Kurum, ülkelerin, kamu politikalarını iklim finansmanını teşvik edecek şekilde oluşturmaları gerektiğini ifade etti.
Kurum, yeşil sınıflandırma veya taksonomi gibi düzenleyici mevzuatla iklim finansmanı teşvik edilerek yatırımcıların iklim konularına daha fazla ilgi göstermelerinin sağlanabileceğini belirterek, kamu teşviklerinde de faaliyetlerin iklim değişikliğiyle mücadeleye katkısının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Bakan Kurum, şunları söyledi:
“Dolayısıyla kamu sektörü, finansal piyasaları ve özel sektörü iklim dostu yatırımlar için harekete geçirecek politikalar izlemelidir. Finansal piyasa aktörleri ise iklim değişikliğine ilişkin geçiş riskleri ve fiziksel riskleri gözetecek şekilde finansal kararlar almalıdır. Söz konusu aktörler iklim değişikliğiyle mücadelenin aynı zamanda bir risk yönetimi olduğunun farkında olduklarını gösteren ve uzun dönemli bir perspektifle yatırımları değerlendiren bir yaklaşıma sahip olmalılar.
Aksi halde, yani yeşil dönüşüm için yapılacak yatırımların gerçekleşmediği bir senaryoda, iklim değişikliği finansal sektördeki varlıkları büyük ölçüde tehdit eder duruma gelecektir. Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine karşı somut adımlar atmak için ulusal imkanlarını ve şartlarını zorlamaları gerekmektedir. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkeler için uluslararası iş birliği ve destek, iklim değişikliğiyle mücadele etmeleri için gereklidir.”
Bu noktada özellikle ülkelerin uluslararası kalkınma kuruluşları ile olan iş birliği fırsatlarının geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Kurum, dünyanın en az gelişmiş ülkeleri için uluslararası sermaye piyasalarına erişimde yaşanan zorluklar, sermaye piyasalarının derin olmaması, finansal sektörde iklim yatırımları için gerekli tasarrufların yetersizliği gibi konular nedeniyle yeşil dönüşüm sürecinin sekteye uğradığını bildirdi.
İklim değişikliğinden en çok muzdarip olanların da yine bu ülkeler olduğunu dile getiren Kurum, “Bu noktada, uluslararası kalkınma kuruluşlarından sağlanan uygun koşullu ve uzun vadeli finansmanın özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki özel sektörün önünü açmak ve uluslararası diğer yatırımcıları ilgili ülkelere çekmek için fırsatlar yaratmasının iklim finansmanında uluslararası iş birliği fırsatlarının önünü açtığına inanıyoruz.” diye konuştu.
OECD’nin uzun yıllardır birçok ülkeyi bünyesinde barındırarak aslında iklim değişikliği politikaları için çok önemli bir tecrübe ve bilgi kaynağı haline geldiğini belirten Kurum, şunları kaydetti:
“OECD içinde ülkelerin birbirleriyle çevre politikaları bağlamında yaptıkları tecrübe paylaşımları, sadece OECD ülkelerine değil, diğer tüm ülkelere rehberlik etmektedir. Çevre politikalarındaki en iyi uygulamalar ve tecrübe paylaşımına imkan vermesinin yanı sıra OECD’nin yaptığı değerli araştırmalar, birçok ülkedeki politikalar için önemli veri ve analizler ihtiva etmektedir. Bu bağlamda, OECD’nin, özellikle çevresel hedeflere yönelik yeşil finansman kapsamındaki kamu politikası uygulamalarının paylaşılmasına imkan veren ve bu politikalara yönelik analiz ve verileri içeren araştırmalarını artırmasından memnuniyet duyacağız.”