Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “sömürge dönemi açıklamalarına” tepki olarak 3 ay önce istişare amaçlı geri çağrılan Cezayir’in Paris’teki Büyükelçisi Muhammed Anter Davud’un görevine dönmesinin, iki ülke arasındaki gerginliğin bittiği anlamına gelemeyeceği ifade ediliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un 2 Ekim 2021’de Le Monde gazetesinde yer alan Cezayir’e yönelik suçlayıcı ifadeleri, iki ülke arasındaki gerginliği tırmandırmıştı.
Macron, Cezayir’de “askeri-siyasi bir sistemin hüküm sürdüğünü ve ülkenin resmi tarihinin tamamıyla yeniden yazıldığını, gerçeklere dayanmadığını ve Fransa’ya düşmanlık üzerine inşa edildiğini” ileri sürmüştü.
Cezayir Cumhurbaşkanlığı ise “Macron’un ifadeleri Fransız sömürgeciliğine karşı direnen 5 milyondan fazla şehidin anısına yönelik kabul edilemez bir hakaret” diyerek Macron’un açıklamalarını kınadı.
Cezayir, Macron’a tepki olarak Paris Büyükelçisi Davud’u istişare için ülkeye çağırdıktan bir gün sonra 3 Ekim 2021’de hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattı.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian de 8 Aralık’ta Cezayir’e yaptığı ziyarette, ülkesinin Cezayir ile aralarındaki buzları eritmeyi ve yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmayı arzuladığını açıkladı.
Cezayir, son olarak 6 Ocak 2022’den itibaren Paris Büyükelçisi’nin görevinin başına döneceğini duyurdu.
Cezayir ilişkilere temkinli yaklaşma adımı attı
Cezayir İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi eski yöneticilerinden Hasan Kasımi, Büyükelçi Davud’un görevine dönmesinin muhtemel yansımalarını AA’ya değerlendirdi.
Fransa ve Cezayir arasındaki yaşanmışlıkların oldukça ağır olduğuna işaret eden Kasımi, Paris yönetiminin 1830-1962 yıllarındaki sömürge döneminde Cezayir’e karşı işlenen suçları itiraftan kaçma politikalarını izlediği sürece iki ülke arasındaki gerginliğin bitmeyeceğini savundu.
Uluslararası krizler alanında uzman Kasımi, Cezayir’in 2 Ekim’de çağırdığı Paris Büyükelçisi Davud’u geri göndermesinin tıpkı önceden olduğu gibi “ilişkilere temkinli yaklaşma” adımı olduğunu ifade etti.
Kasımi, Cezayir hükümetinin geleneksel diplomatik prosedürler çerçevesinde büyükelçisini çağırdığına ve Fransa’ya olan tepkisinde diplomatik ilişkileri kesme aşamasına başvurmadığına dikkati çekti.
“İkili ilişkiler, Fransa’nın sömürgeci zihniyetinden vazgeçmesine bağlı”
Cezayir yönetiminin, seçim sürecine giren Fransa’nın Cezayir’i iç çekişmelerinde siyasete alet etmemesi mesajını verdiğine işaret eden Kasımi, iki ülke ilişkilerinin geleceğine dair şunları kaydetti:
“İki ülkenin ilişkileri, Fransa’nın sömürgeci zihniyetinden vazgeçmesine bağlı. Nitekim Paris, Fransa ve Afrika’nın kaderlerinin birbirlerine bağlı olduğunu iyi biliyor. Fransa her zaman Cezayir’i arka bahçesi olarak gördü. Bu düşünce, Fransızlara karşılıksız dev tavizler veren eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın 20 yıllık döneminde daha da derinleşti.”
Kasımı, iki ülke arasında bugünlerde yaşanan gerginliğin aşılması için Fransa’nın, “saldırgan tutumları” reddeden Cezayir’le sükunet içinde ilişkilerini düzeltmeye ciddiyetle yaklaşması gerektiğini vurguladı.
Fransa’nin tıpkı Libya’ya benzer bir senaryoyu Cezayir’de de hayata geçirmek üzere ülkeyi zayıflatmak istediğini iddia eden Kasımi, Paris yönetimini Cezayir’de devleti tümüyle çöküşe sürükleme hedefi taşımakla suçladı.
Cezayir, Fransa’daki diasporasını seçimlerde baskı olarak kullanabilir
Fransa cumhurbaşkanlığı seçim maratonunda, ülkede bulunan 6 milyon civarındaki Cezayir kökenli vatandaşın oylarını alabilen aday çok daha avantajlı olabiliyor.
Cezayirli uzman Kasımi, Fransa’da Nisan 2022’de gerçekleşmesi beklenen cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin “Orada Cezayir’in çok güçlü bir diasporası var. Cezayir, bunu seçimlerde baskı kartı olarak kullanabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Cezayir artık Val-de-Grace (Paris’te Cumhurbaşkanı Buteflika’nın tedavi gördüğü askeri hastane) Cezayir’i değildir.” diyerek, ülkenin eski Cumhurbaşkanı Buteflika dönemindeki gibi Fransa’ya bağımlı halde olmadığını söyleyen Kasımi, Fransa’nın Buteflika’ya tedavisi ve sağlık durumu üzerinden şantaj yaparak Cezayir’de imtiyazlar elde ettiğini kaydetti.
Cezayir’de Fransa’nın sömürge dönemi suçları
Fransa’nın Afrika kıtasındaki sömürgeci tarihinin en güncel ve en kanlı örneğini teşkil eden Cezayir, 1954’te bağımsızlık mücadelesine başladı.
Cezayir, 8 yıl süren bağımsızlık mücadelesiyle bu uğurda en ağır bedel ödeyen ülkelerden biri kabul edilirken, yaşanan büyük acılar, Fransa’nın Afrika’dan çekilirken bıraktığı “kara leke” olarak tarihe yazıldı.
Ülkede yıllar süren insanlık dışı savaşta yaklaşık 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerinden oldu.