CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, lise ve üniversite öğrencileri ile yeni mezun işsiz gençlerle video konferans toplantısında bir araya geldi.
Toplantıda gençlerin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerini anlattı.
Gençlerin sigortasız, çok düşük ücretlerle çalıştırılmak istendiğine, bunu kabul etmediklerinde de “İş var, çalışmak istemiyorsunuz.” denildiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Bu söylem, çok rahatsız edici bir söylem. Bunu söyleyen politikacıyı sizin bir şekliyle cezalandırmanız lazım.” ifadelerini kullandı.
Torpilin önlenmesi için mülakatların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, siyaset kurumu kirlilikten arınmadığı sürece bu tür olayların daha çok yaşanacağını kaydetti.
Üniversitelerin gerçek anlamda üniversite olması için bilimsel, yönetimsel ve mali özerkliğinin bulunması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bunlar olmadığı takdirde üniversite, üniversite olmaz. Üniversiteler eğer gerçekten bilim üretiyorsa, öğrenciyle hoca arasında sağlıklı ve tutarlı bir ilişki varsa o zaman bu üniversiteler üniversite olur. Aksi halde yönlendirilen, baskı altına alınan, tartışmaların bile yasaklandığı bir ortamda üniversite, üniversite olmaktan çıkar. Düşük ücretli işler ve işsiz sayısının çok olduğu yerde sendikalaşma olmaz. Çok sayıda işsiz var. Dolayısıyla işveren daha düşük ücret ödeyerek kişinin emeğinden daha fazla yararlanmak ister. Kapitalizmin ortaya koyduğu gerçek de budur. Bunu aşmak için Türkiye’de güçlü bir sosyal devletin olması, istihdam alanlarının yaratılması, kişi başına gelirin yükseltilmesi, aile destekleri sigortasının çıkması lazım. Bunların hiçbirisi şu anda yok. Olmadığı için de bir umutsuzluk var ve bu umutsuzluk üzülerek ifade edeyim, besleniyor.”
Kılıçdaroğlu, bir meslek yasasının çıkarılması gerektiği belirterek, gençlere bu konuda bir çalışma yaparlarsa bunu parlamentoda dile getireceklerini söyledi.
“Evlerde gülmeyi unuttuk”
Eğitimin temel amacının insanlarda merak duygusunu güçlendirmek olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, merak duygusunu karşılamayan eğitim sisteminin başarısız olacağının altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, gençlerin “internetin kalitesizliğinden ve pahalılığından şikayetçi olduğunu” aktararak, şunları ifade etti:
“Şunu gençlerin unutmaması lazım, Türk Telekom’u Hariri ailesine sattık. Ve Hariri ailesi Türk Telekom’u, Türk bankalarından çektiği kredilerle aldı. Kredilerin bütün karlarını aldı, Türk Telekom’un pek çok malzemesini sattı, borçları ödemeye gelince ‘Ödemiyorum.’ dedi. Karı aldı, tekrar Türk Telekom’u bize bıraktı. Türk Telekom, internet altyapısını çok güçlendirecekti, hiçbir görevini yapmadı. Bugünkü altyapıyla maalesef baş başa kaldık. Eğer siz, demokrasi, özgürlük istiyorsanız, CHP dahil rahatlıkla beni eleştirmek istiyorsanız, önce bu demokratik sistemi getirmek, otoriter sistemi bitirmek zorundayız. Ondan sonra rahatlıkla eleştiri yapabilirsiniz.”
Kılıçdaroğlu, eskiden birçok komedyen ve yazarın televizyonlarda siyasi partileri eleştirdiğini hatırlatarak, “Hepimiz evde otururken, çayımızı, kahvemizi içerken, yemeğimizi yerken siyasetçilerle ilgili esprilere gülerdik. Şimdi evlerde gülmeyi unuttuk, yasaklandı hepsi. Böyle bir tabloyu ne ben kabul edebilirim ne de siz kabul edebilirsiniz. Dolayısıyla daha farklı bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.” diye konuştu.
“Vergiler nereye harcanıyor?”
Gençlerden, “Ben, vergi ödüyorum, vergiler nereye harcanıyor?” diye sormalarını isteyen Kılıçdaroğlu, bu soru sorulmadan Türkiye’ye demokrasinin gelmeyeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, ödenen vergilerin nereye harcandığını siyasi iktidarın halka anlatmak zorunda olduğunun altını çizerek, bu vergilerin ağırlıklı olarak tefecilere, faizcilere neden gittiğinin sorulması gerektiğini kaydetti.
“19 yıldır bir ülkeyi yöneteceksiniz, 19 yılın sonunda 10 milyonu aşkın işsiz üreteceksiniz. Önümüzdeki seçimlerde Türkiye’nin kaderini bizler değil, sandığa gidip ilk kez oy kullanacak 6 milyon 300 bin genç belirleyecek.” diyen Kılıçdaroğlu, gençlerin, demokrasiden yana mı yoksa totaliter, bakıcı rejimden yana mı oy kullanacaklarına kendilerinin karar vereceğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, sinema ve dizi sektöründe çalışanların sorunlarına da değinerek, Kültür ve Turizm Bakanlığının jenerikte adı geçenlerin tamamının sigortasının yattığına dair Sosyal Güvenlik Kurumundan yazı isteyerek sigortasız işçi çalıştırmanın önüne geçebileceğine işaret etti.
“Ne faizi kardeşim, önce iş ver”
İktidara geldiklerinde ilk bir haftada Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) borç faizlerinin tamamını sileceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Ne faizi kardeşim, önce iş ver. İş verirsiniz, sigortalı bir işte çalışır, ondan sonra kredi borcunu öder belli bir taksit içinde. Hem işi yok hem faiz uyguluyorsunuz. Kendisinde para yok, babasının gelirine el koyuyorsunuz. Olacak iş değil, akıl alacak şey değil. Bunları değiştireceğiz.” dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamaması durumunda gelecek yıllarda mallarını ihraç ederken ek vergiler ödemek zorunda kalacağına dikkati çekerek, bunun, Türkiye’nin mallarının alınmasını engelleyeceğini söyledi.
Gençlerden “umutsuz olmamalarını” isteyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin büyümesi, kalkınması, istihdam yaratması için dört ayaklı bir stratejiye gereksinim bulunduğunu, bunların “gelişmiş demokrasi, üretim, güçlü sosyal devlet ve sürdürülebilirlik” olduğunu kaydetti.
Türkiye’yi kuranların umutsuzluğa kapılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye demokrasi gelirken de kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini ifade etti.