Açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Edirne’deki bir otelde muhtarlarla buluşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin tüm coğrafyasına yayılmış muhtarlarla ilgili temel bir kanunun olmadığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Madem demokrasiden başladık, eğer siz demokrasinizi güçlendirmek istiyorsanız ve bu topraklarda gerçek anlamda bir demokrasi olsun istiyorsanız, yapacağınız ilk şeylerden birisi muhtarlık kurumunu güçlendirmektir. Diyeceksiniz ki ya muhtarlığı aldın, öyle bir yere getirdin ki sanki muhtarlık olmasa demokrasi olmaz. Evet, eğer gerçek anlamda muhtarlık olmazsa, demokrasi olmaz. Peki neden muhtarlar için temel bir kanun yoktur. Türkiye’nin bütün coğrafyasına yayılmış mı, yayılmış. Köyün de var mı var, mahallesinde var mı var. Metropolünde var mı var. Her yerde var muhtar. Peki muhtarlık için neden temel bir Muhtarlık Kanunu çıkmaz. Muhtar, alacak bakacak kendi kanununa, görevi var, yetkisi var, sorumlulukları var, hepsini orada görecek. Ama böyle bir kanun yok. Böyle bir kanun teklifini hazırladık. Muhtarların oluşturduğu bütün kuruluşlara gönderdik. Dedik ki ‘bizim atladığımız bir şey olabilir, yazdığımız bir şey yanlış olabilir, bunu bize bildirin ve biz bunu düzeltelim’.”
Kılıçdaroğlu, muhtarların yetkilerinin artması gerektiğini vurgulayarak, onların da belediye başkanı ve milletvekilleri gibi seçimle göreve geldiğini anımsattı.
Seçimlerde oy pusulalarında muhtarların da fotoğrafının olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Mecliste bir mahalle ile ilgili bir karar alınıyorsa, o mahalle muhtarının da mutlaka Meclise gelip görüşlerini aktarması gerektiğini belirtti.
Muhtarın, seçildiği mahallenin bütün ayrıntılarını bildiğini ve bütün sorunlarına sahip en önemli kişi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Eğer mahalleyle ilgili bir karar alınıyorsa o karar alınırken muhtarla görüşülüp alınması zorunludur. Bu ne demektir, aynı zamanda güçlü bir demokrasi kültürü demektir. Mahallenin sakini, belediye başkanına kolayca ulaşamaz. Ama muhtarın kapısı açıktır, her zaman gider, muhtarın kapısını dövmeye bile gerek yok, ‘muhtarım geldim, bu ne rezalettir’. Muhtar da ‘hiç haberim yok, belediye meclisinin aldığı bir karar’. O zaman vatandaşın kafasında şu soru çıkar, ‘ya biz muhtarı boşuna mı seçiyoruz’. Muhtarı boşuna seçmemek ve mahallesinde bütün sorunlara çözüm üreten, bu sorunları ilgili makamlara yazdıran kişi olarak görmesi lazım vatandaşın. O zaman ne olur? Demokrasi güçlenir, başka bir şey değil.”
“Her muhtarın ayrı bütçesi olmalı”
Her muhtarlığın ayrı bütçesinin olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, vatandaşların her türlü sorunda ilk ulaştığı yerin muhtarlıklar olduğunu hatırlattı.
Fiziki olarak yetersiz olan veya eski olan tüm muhtarlık binalarının da yenilenmesi gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, İstanbul’da bir çok bölgede bunu yaptıklarını dile getirdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz yapıyoruz mesela. İstanbul’da pek çok belediye başkanımız, muhtarlar için tek tip bina yaptı. Belediyeden bir görevli var. Muhtarın oturacağı bir makamı var. Vatandaş görevliyle, muhtarla muhatap oluyor. Bunun bir belediye tarafından değil, devlet politikası olarak yapılması lazım. Muhtarlık için de belli bir yer, makam olmalı. O muhtar kazanır gider, bir başkası gelir, dolayısıyla kişinin bir makamı olur. Herkes bilir ki burası muhtarlara ait bir yerdir. Muhtarlara mutlaka bir kişi tahsis edilmeli. Önce Sayın Bahçeli, sonra Erdoğan. Sen muhtarlara özel kalem müdürü mü tahsis edeceksin? Evet edeceğim. Bürokratik işlerini yapsın. 10 milyon işsiz var. Siz dükkanı kapadınız mı orada kimse yok. Oranın açık olması lazım. Bir de size aylık değil, ödenek veriyorlar. İzne ayrıldınız mı ödenek kesiliyor. Milletvekiline, belediye başkanına maaş veriyorlar. İzne ayrıldığı zaman kesilmiyor. Peki aynı yerden, sandıktan seçilen muhtara niye maaş değil de ödenek veriyorlar? Muhtar ikinci sınıf vatandaş mı? Bu çifte standart nedir? Millet İttifakı iktidarında bunu da kaldıracağız.”