CHP Grubu, TBMM Başkanlığına teslim edilen önergenin, Meclis Genel Kurulunun bugünkü oturumunda görüşülmesini isteyecek.
CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç’un imzasıyla sunulan önergenin gerekçesinde, Meclis tarafından Anayasa’nın 90’ıncı maddesine uygun olarak 24 Kasım 2011’de kabul edilen bir kanunla onaylanan ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin, Cumhurbaşkanı kararı ile feshedildiği hatırlatıldı.
TBMM tarafından usulüne göre yürürlüğe konulan, bu nedenle kanun hükmünde olan bir uluslararası anlaşmanın, Cumhurbaşkanı kararı ile ortadan kaldırıldığına işaret edilen gerekçede, “Cumhurbaşkanı bu yetkiyi, yine kendisi tarafından çıkarılan 9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nden aldığını iddia etmektedir. Bu kararnamede de Cumhurbaşkanına, TBMM’nin kabul ettiği bir uluslararası sözleşmeyi feshetme yetkisi verilmemiştir.” ifadelerine yer verildi.
İstanbul Sözleşmesi’nin, “kadına karşı şiddetin, kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen eşit olmayan güç ilişkilerinin bir yansıması olduğunu ve bu eşit olmayan güç ilişkilerinin, erkeklerin kadınlara üstünlüğüne, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına ve kadınların tam anlamıyla ilerlemelerinin engellenmesine yol açtığı” ortak bilinciyle hazırlandığı vurgulanan gerekçede, sözleşmeye taraf olan ülkelerin; kadına karşı şiddet ile aile içi şiddeti ve kadınlara yönelik ayrımcılığı önleyecek gerekli yasal ve diğer önlemleri alma, anayasalarına ve ilgili mevzuatlarına kadın-erkek eşitliğini dahil etme, bu ilkelerin uygulanmasını sağlama, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklama, ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldırma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi görüş, medeni durum ve benzeri özellikleri yüzünden ayrımcılık yapmama sözünü verdiği aktarıldı.
İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasından bu yana Türkiye’de kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi konusunda ciddi bir bilinçlenme oluştuğu, kamuoyu araştırmalarının da sözleşmeye desteğin yüzde 70’lere kadar ulaştığını gösterdiği ifade edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Dar bir kesimin oluşturduğu algılarla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, ülkemizin geleceği adına kaygı vericidir. Kadına karşı şiddet, aile içi şiddet ve kadın-erkek eşitsizliğinin büyük bir toplumsal tehdit olmaya devam ettiği, daha kötüsü giderek arttığı bir dönemde, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi ile korunmaya çalışılan insan hak ve özgürlüklerinden uzaklaşmasının çok önemli sosyal, toplumsal ve siyasal sonuçlara ve çatışmalara yol açması kaçınılmazdır. Daha şimdiden iktidar partisine yakın çevrelerden, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile Türk Medeni Kanununun da yürürlükten kaldırılmasına dönük çağrılar yapılmaya başlanmıştır. Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi karşısında takındığı bu tutum, Türkiye’yi, kadın-çocuk hakları ve demokrasi alanında yüzlerce yıl geriye götürecek karanlık bir yola sokacak niteliktedir. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilme yöntemi, yeni sistemin Türkiye’de güçler ayrılığını nasıl yok edip tek bir kişide topladığının da önemli bir göstergesi olmuştur.
Türkiye, TBMM’nin usulüne göre kabul ettiği için kanun hükmünde olan hatta temel hak ve özgürlüklerle ilgili olduğu için de kanun hükümlerinin de üzerinde olan bir uluslararası anlaşmanın, tek cümlelik bir Cumhurbaşkanı kararıyla yok sayılabildiğine yakından tanık olmuştur. Cumhurbaşkanı’nın, TBMM’nin yasama yetkisini ve dolayısıyla milli iradeyi hiçe sayan bu tutumunun, diğer Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde de kendini gösterdiği, Anayasa Mahkemesi’nin kimi kararnamelerle ilgili olarak verdiği iptal kararlarından açıkça gözükmektedir. Cumhurbaşkanı’nın, kararname ve kararlarıyla TBMM’ye ait olan yasama yetkisini kullanmaya çalışması, kuvvetler ayrılığı ilkesini tahrip etmekte, her alanda kaosa yol açmakta, demokrasiye zarar vermektedir. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin yol açacağı toplumsal, sosyal ve siyasal sorunlarla, bu karar ile diğer alanlarda çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kararlarının, TBMM’nin yasama yetkisi kapsamında bulunan alanları veya mevcut kanunlarda da düzenlenen konularda düzenleme yapmasının yol açtığı sorunların belirlenmesi için Meclis Genel Görüşmesi açılması gerekmektedir.”