CHP’den istifa eden İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Yalova Milletvekili Özcan Özel ve Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy, TBMM’de düzenledikleri basın toplantısıyla, CHP’den istifa ettiklerini açıkladı.
Siyasi yaşamının, Cumhuriyete kurulmuş siyasi bir kumpas davası olan Ergenekon’da, 2008’de başladığını, FETÖ kumpaslarına karşı Silivri’de bir subay ve Atatürk genci olarak büyük Türk milleti adına amansız mücadele verdiğini ve 41 ay tutuklu kaldığını anımsatarak, “Asıl milletimizin vekilliğini o zor şartlarda, FETÖ’cülerin yüzlerine ‘Beni Cumhuriyet devrimlerinin neferi olma suçundan ıslah edemezsiniz.’ diyerek o zaman yaptığıma inanıyorum.” dedi.
Çelebi, CHP’nin topluma hızlı veri aktarmak için kurmuş olduğu ve 24 Haziran 2018 seçim gecesi çöken Adil Seçim Platformu sisteminden sorumlu olanların istifasını istediğini anımsatarak, ancak gereğinin yapılmadığını ilgililerin ne istifa ettiğini, ne de görevden alındığını, el üstünde tutularak üst yönetimde görev almaya devam ettiğini belirtti. Bunun, kendisi için ilk ciddi kırılma anı olduğunu, halka verilmesi gereken hesabın verilmediğini, bedel ödenmediğini savunan Çelebi, “CHP yönetimindeki bu keyfiyet kan kusup kızılcık şerbeti içmemize neden olmuştur.” ifadesini kullandı.
“Yine kan kusup, kızılcık şerbeti içtim”
Mehmet Ali Çelebi, Temmuz 2018’de, milletvekili olmasından 1 ay sonra partide gördüğü sorunlara dair bir bildiriyi, şahsi twitter hesabımdan yayınlayarak, 20 Temmuz 2018’de partide ilkesel değişim için imza verdiğini, kurultaya gidilerek partinin dinamik bir dönüşümden geçmesi adına tartışma yapılmasını doğru bulduğunu anlattı.
Verdiği imzanın, şahıslarla ilgili değil ilkelere dair olduğunu ancak kasıtlı olarak şahıslara indirgenip ötekileştirme aracı olarak kullanıldığını ileri süren Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yetmedi, imza sürecinde kraldan çok kralcı mevcut bir milletvekili tarafından İzmir’e sokulmamakla tehdit edildim. Yine kan kusup kızılcık şerbeti içtim. Parti içi demokrasi istediğim ve partimizin ilerlemesi adına düşündüğüm ilkeleri talep ettiğim için Eylül 2018 Abant milletvekili kampı dahil sonrasındaki 1,5 senelik süreçte mobinge varan ötekileştirme (imzacılar, darbeciler söylemleriyle taciz, selam vermeme, uzak durma, aba altından sopa gösterme, beraber itiraz ettiğimiz vekillerden koparmaya çalışma vb.) artan bir şiddetle devam etti. Yel kayadan ne koparırsa sonuç o olmuştur. Silivri’de yıllarca cezaevinde çürütülme tehdidine meydan okumuş Çelebi’ye bunlar işlememiştir. İktidara yürümek için çözülmesi elzem olan yapısal sorunları sürekli gündemde tutmaya devam ettim.”
Mehmet Ali Çelebi, 2 yıl boyunca onlarca itiraz ve birçok görüşmeden sonra son çağrılarını 10 Aralık 2020’de CHP yönetimine ve milletvekillerine gönderdikleri mektupla yaptıklarını ifade ederek, 26-27 Ocak 2021 tarihlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile yaptıkları görüşmelerde, “partide birlik için adım atılmalı” diye ısrar ederek, 3 vekil imzalı görüşlerini sunduklarını ancak çabalarının sonuçsuz kaldığını söyledi.
“Siyaset biter kendisine saygım asla bitmez”
Çelebi, Meclis’teki çalışmalarıyla, kendisini Türk siyasetine sokan Kılıçdaroğlu’nu yanıltmadığını düşündüğünü ifade ederek, “Siyaset biter kendisine saygım asla bitmez.” ifadesini kullandı.
CHP yöneticilerinin, yanlışları düzeltmektense kendisinde “bozguncu bir ruh” görmeyi tercih ettiğini, susturmak, bastırmak, yok saymak istediğini öne süren Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben yaşadım ve gördüm ki; bu CHP, o CHP değil. CHP, CHP’den sürgün edilmiş. Nereden nereye geldik. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinden doğmuş özgüveni yüksek CHP’den, AKP’nin ve saray rejiminin miadı dolmuşken, kendi değerleri ve mücadelesiyle 1. parti olmaya çabalamayan, başka partileri parlatan ve siyasi sebil gibi besleyen, iktidar çöplüğünde yeni dostlar ararken partinin başarılı evlatlarını dışlayan CHP’ye geldik. Emperyalizme diz çöktürmüş CHP’den, S-400, Mavi Vatan, Kıbrıs, Libya, Azerbaycan, Suriye gibi milli konularda kekeleyen yöneticilere, ‘Hangi istiklal vardır ki yabancıların planlarıyla yabancıların nasihatlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten, yabancılardan demokrasi dilenen yöneticilere, Atatürk demekten imtina edenleri sahiplenen ve el üstünde tutan CHP’ye geldik. Kuldan yurttaş yaratan CHP’den; ülkeye hem demokrasi vadedip hem parti içinde AKP tipi demokrasiyi yani ‘itaat et rahat et.’ anlayışını hakim kılanlara, Parti Meclisi üyelerine, milletvekillerine, il-ilçe başkanlarına tuzluk muamelesi yapan anlayışa, ‘Işığımız Öcalan’ diyen kumpas tetikçilerini CHP için şans görebilen yöneticilere, Atatürk’ü alenen soykırımcı olarak niteleyen HDP yönetimine ses çıkaramayan yöneticilere, kadınlara seçme seçilme hakkı veren CHP’den, grup başkanvekili seçimlerinde milletvekillerinin dahi seçme seçilme hakkını yok sayan, grup başkanvekillerini dahi atayan CHP’ye geldik.”
Çelebi, CHP’yi, “örgütünün kararlarına değer veren anlayıştan, belediye başkanlıklarını, belediye meclis üyeliklerini parselleyen anlayışa, örgütünün emrinde olan belediye başkanlarından parti meclisi şekillendirip ‘Ben seni seçeyim, sen beni seç.’ kirli organizasyonuna dahil olanlara ve partinin ve ülkenin rotasını dizayn eden kurultaylardan, gizli liste dolaştırarak türlü oyunlar çevrilen, kumpaslarla dizayn edilmiş kurultaylara” sahip olmakla eleştirdi.
CHP’nin “ayrıştıran ve bölen siyasete tepki koyamayan, etnisite/mezhep üzerinden sorun tarifi yapan; HDP’nin gölgesinde, dostların dizinin dibinde, AKP’nin hurdalığında iktidarın güneşini aradığını” da söyleyen Çelebi, “Anadilde eğitim tartışmalarına net tavır koyamayan, ‘yerel yönetimlere özerklik’ adı altında bölgesel yönetimleri 2018 Anayasa ilkeleri görüşmelerinde tartışabilen, ‘eşit yurttaşlık’ adı altında farklı etnisitelerin veya grupların eşitliğini ikame etmeye çalışan anlayışa prim veren CHP’ye geldik.” sözlerini sarf etti.
“Hem kumpasçılarla dostluk hem Çelebi olmaz”
Mehmet Ali Çelebi, bir tercih yapmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Hem kurucu felsefeye aykırı tercihler hem Çelebi olmaz. Hem Ahmet Altan hem Çelebi olmaz. Hem Abdullah Gül ve türevleri hem Çelebi olmaz. Hem ‘PKK terör örgütüdür.’ demeyenlerle iş tutma hem Çelebi olmaz. Hem Cumhuriyet yıkıcılarla ve kumpasçılarla dostluk hem Çelebi olmaz. Hem özgüvensizlik, hem ürkeklik, hem liyakatsizlik hem Çelebi olmaz. Silivri’de teslim olmamıştım, şimdi de teslim olmuyorum. Müebbet hapisler karşısında tehditlere boyun eğmemiştim, şimdi de eğmiyorum. Atatürk, Cumhuriyet ve Halk için boynumu kaldırıyorum.”
CHP içerisinde çok güzel insanlar tanıdığını ve çok şey öğrendiğini belirten Çelebi, “CHP’nin altı okunu, Cumhuriyet’in ateşini, Anadolu’nun ücra köşelerinde imkansızlıklar içerisinde taşımaya çalışan nice onurlu insanlara dokundum. Bunca kirlenmişlik içerisinde o duru ve namuslu yüzleri görmek beni her şeye rağmen evimde, yuvamda hissettirdi. Sonsuza dek saklayacağım hatıralar için teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Çelebi, kendisini, “Silivri’de tanınan Atatürk Cumhuriyeti’nin evladı Teğmen Çelebi” olarak nitelendirerek, “Ateş parçasıdır, şahsi çıkarı ve ikbali için sönmüş mum olamaz. Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” diye konuştu.
Mehmet Ali Çelebi, CHP’den istifa ettiğini açıkladı.