Ekonomilerin yenilenebilir enerji, bataryalı elektrikli araçlar ve ısı pompaları gibi temel karbonsuzlaşma teknolojilerindeki üretim, dağıtım ve yatırım performanslarının ilk kez karşılaştırıldığı rapor, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Çin’in 14. Beş Yıllık Planı, Hindistan’ın Enerji Koruma Yasası, Japonya’nın Yeşil Büyüme Stratejisi ve son olarak ABD Enflasyon Azaltma Yasası gibi ulusal planların nasıl endüstriyel büyümenin lokomotifleri haline geldiğini gösteriyor.
Rapora göre, tüm ülkeler yeni net sıfır sanayi çağında kendilerini küresel rekabette konumlandırmaya çalışıyor.
Sıfır karbon teknolojilerinde küresel rekabet Çin, AB ve ABD arasında yaşansa da raporda analiz edilen çoğu alanda Çin açık ara önde yer alıyor.
Güneş panelleri, rüzgar türbinleri ve bataryalar için lityum hücrelerin yanı sıra istihdam ve yatırımlarda en büyük ilerlemeyi Çin gösteriyor. Ülke, büyüyen net sıfır pazarının büyük bir bölümünü ele geçirmenin yanı sıra dünyanın geri kalanı için de teknoloji ve tedarik zincirlerini kontrol etmeyi hedefliyor.
AB yenilenebilir ve ısı pompalarında, ABD inovasyonda güçlü
AB, geçen yıl toplam elektrik üretiminin yüzde 22’sini rüzgar ve güneş enerjisinden sağladı. Elektrik üretiminde en büyük rüzgar ve güneş payına sahip olan AB, ısı pompası yatırımı ve kullanımında lider konumda bulunuyor.
Yeşil istihdam, elektrikli araç satışları, rüzgar enerjisi ve yatırımlar konusunda Çin’in en güçlü rakibi AB olurken, ABD araştırma ve geliştirme yatırımları yoluyla inovasyon alanında en güçlü performansı sergiliyor.
ABD, sıfır karbon teknolojilerine yönelik toplam harcamalarda Çin, kişi başına düşen harcamalarda ise Japonya ile liderlik için yarışıyor.
ABD Enflasyonu Düşürme Yasası ile Çin’in liderliğine meydan okurken, bu yasanın yatırımlar, istihdam ve elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payında AB’nin önüne geçerek zirvede yer almasını sağlaması bekleniyor.
Üç büyük ekonomi yenilenebilir enerjiye 2022’de 856 milyar dolar yatırım yaptı
Yenilenebilir enerji teknolojilerinde Çin, geçen yıl 538 milyar dolar yatırımla bu alanda ilk sırada yer aldı. AB, 180 milyar dolar ve ABD 138 milyar dolar yatırımla Çin’i takip etti.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payına bakıldığında ise bu oran 2022’de AB’de yüzde 22, ABD’de yüzde 15 ve Çin’de yüzde 14 oldu.
Yenilenebilir enerji endüstrisinde 2021 itibarıyla Çin’deki istihdam 5,3 milyon, AB ve ABD’de bu sektörde istihdam edilenlerin sayısı sırasıyla 1,3 milyon ve 900 bin olarak hesaplandı.
Elektrikli araçlar geçen yıl Çin’de tüm araç satışlarının yüzde 25’ini oluşturdu. AB’de bu oran yüzde 23 ve ABD’de yüzde 8 oldu. Elektrikli araçların toplam satışlar içindeki payının bu yıl Çin’de yüzde 29’a, AB’de yüzde 26’ya ve ABD’de yaklaşık yüzde 10’a ulaşması bekleniyor.
ABD’nin inovasyonda en güçlü rakibi Japonya
Japonya, ABD’nin inovasyon alanında en güçlü rakibi olarak öne çıkıyor. Japonya, elektrikli araçlar ve hibrit otomobillerde en büyük filoya sahip ülke konumunda bulunuyor.
Japonya’nın kömürden çıkışla birlikte enerji dönüşümüne tam olarak bağlı kalması, ısıtma ve soğutma için ısı pompası kullanımında daha güçlü teşvikler uygulaması durumunda rekabetçiliğini artırabileceği tahmin ediliyor. Ancak, Japonya zayıf politikalar nedeniyle potansiyelini henüz tam olarak kullanamıyor.
Küresel net sıfır emisyon teknolojilerinde tedarik zincirinde güçlü bir konum arayışında olan Hindistan’ın ise farklı zorluklarla karşı karşıya olmasına rağmen daha fazla mali destek almasıyla bu zorlukları aşabileceği öngörülüyor.
Güneş ve rüzgarın elektrik üretimindeki payını 2017’ye göre şu an yaklaşık iki katına çıkaran Hindistan’ın, ek yatırımlarla diğer sektörlerde de başarılı bir net sıfır kalkınma örneği sergileme potansiyeli bulunuyor.
“Sıfır karbon ekonomisine geçişte treni kaçıran ülkeler endüstriyel kalkınmada geri kalacak”
Strategic Perspectives İcra Direktörü Linda Kalcher, rapora ilişkin değerlendirmesinde, sıfır karbon teknolojilerine dayalı yeni bir sanayi döneminin ortaya çıktığını kaydetti.
Çin, AB ve ABD’nin büyüyen küresel pazarlarda en büyük payı kapmak ve iç talepleri için arzı güvence altına almak için yarıştığını belirten Kalcher, şu ifadeleri kullandı:
“Ya liderlik edeceğiniz ya da geride kalma riskiyle karşı karşıya kalacağınız bir dünyada sıfır karbon teknolojileri üretmek endüstriyel büyüme, inovasyon ve rekabet gücü için bir ön koşul haline geliyor. Sıfır karbon teknolojileri, fosil yakıtların yerini bazılarının düşündüğünden daha hızlı alma potansiyeline sahip.”
Strategic Perspectives Direktörü Neil Makaroff da Çin’in endüstriyel liderliğinin büyüme ve istihdam yaratmada başarılı olduğunu kanıtlayarak ABD’yi Enflasyonu Düşürme Yasası’nı başlatmaya teşvik ettiğini aktardı.
Net sıfır emisyon ekonomisine geçişte treni kaçıran ülkelerin büyük olasılıkla endüstriyel kalkınmada geride kalacağını ve yüksek maliyetli gaz, petrol ve kömüre bağımlı olmaya devam edeceğini anlatan Makaroff, şunları kaydetti:
“Hedeflenen mali destek veya yeni ekonomik ortalıklar, tüm ülkelerin teknoloji yarışına katılabilmesini ve adil bir enerji dönüşümünü sağlayabilmek için çok önemli. Avrupa yenilenebilir enerji kaynaklarını, ısı pompalarını ve elektrikli araçları hızla yaygınlaştırırken, rehavete kapılamaz. Net sıfıra doğru küresel yarıştaki konumunu korumak için Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı büyük bir yeniden sanayileşme planına dönüştürmenin zamanı geldi. Güneş panelleri, bataryalar ve ısı pompaları için fabrikalar inşa etmek sadece Avrupa’nın net sıfıra geçişini güvence altına almakla kalmayacak, aynı zamanda kaliteli istihdam yaratacaktır.”