Çin ile 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesi arasındaki olağan yıllık zirve toplantısı, bugün Pekin’de yapılacak. Zirve, 2019’dan bu yana yüz yüze yapılan ilk toplantı olacak.
AB’nin Çin’den ithal elektrikli otomobiller sübvansiyon soruşturması başlatmasına yol açan bazı sanayi kollarındaki devlet destekleri, kapasite fazlası üretim ve Avrupalı üreticilerin piyasaya erişim konusundaki yaşadığı sıkıntılar, Brüksel gündemindeki öncelikli konular olacak.
Öte yandan, AB liderlerinin, Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki tutumuna yönelik kaygılarını, bazı Çinli şirketlerin Moskova’nın askeri kapasitesini destek olabilecek ticari faaliyetlerine ilişkin uyarıları gündeme getirmesi bekleniyor.
AB Konseyinden yapılan açıklamada, zirvede “AB-Çin ilişkilerinin yanı sıra, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı ve Orta Doğu’daki durumun ele alınacağı”, “AB ile Çin arasında yapıcı ve istikrarlı ilişkilerin sürdürülmesinin hedeflendiği” belirtildi.
Çin Başbakanı Li Çiang ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in başkanlık edeceği zirve toplantısının ardından Michel ve von der Leyen, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ayrı görüşmeler yapacak.
Sübvansiyon soruşturması
Çin ile AB ülkeleri arasında giderek büyüyen ticaret açığı, Brüksel’in ilişkilerde en önemli sorun olarak gördüğü alanların başında geliyor.
AB Komisyonu, ekimde Çin’de elektrikli otomobil üreticilerine yönelik devlet sübvansiyonlarının rekabete etkisine ilişkin soruşturma başlatmıştı.
Çin’de devletin, sübvansiyon, krediler, teşvikler ve vergi muafiyetleriyle desteklediği elektrikli otomobil üretimi hızla büyürken üretimdeki kapasite fazlasının diğer pazarlara ihraç edilmesi, dünyanın en büyük üreticilerinin bulunduğu Avrupa’da adil rekabete dair endişelere yol açıyor.
Ancak Avrupa’nın kaygıları Çin tarafında pek yanıt bulmuyor. Çin Ticaret Bakanlığı, AB’nin soruşturma kararının yeterli delile dayanmadığı ve Dünya Ticaret Örgütü’nün düzenlemeleriyle uygun olmadığını vurgularken, Çin Otomobil Üreticileri Birliği (CAAM) de soruşturmayı “açık bir korumacılık girişimi” olarak niteleyerek, küresel sanayi ve tedarik zincirlerine zarar vereceğini savunmuştu.
Kapasite fazlası üretim ve piyasaya erişim
Öte yandan güneş panelleri, rüzgar tribünleri, elektrik jeneratörleri gibi sürdürülebilir enerji donanımlarının üretimine yönelik devlet destekleri de Avrupa açısından benzer sorun alanlarından biri.
Dünyadaki güneş panellerinin yaklaşık yüzde 80’i, rüzgar türbinlerinin yüzde 60’ı Çin’de üretilirken, bu alanlarda iç pazardaki talebi aşan ihracat, Avrupa ile ticarette dengesizliğin yanı sıra Avrupalı üreticilerin küresel rekabette geri kalmasına yol açıyor.
AB liderlerinin zirvede sürdürülebilir enerji alanında devlet destekli kredilerinin kontrolü ve üretim hedeflerinin iç piyasadaki talebe göre düzenlenmesi için lobi yapacağı aktarılıyor.
AB Komisyonu, yakın zaman önce Çinli muhataplarından Avrupalı üreticilerin Çin’de tıbbi donanım sektöründe kamu ihalelerine katılmasına engel olan düzenlemelerin kaldırılmasını talep etmişti. Pekin yönetimi bu konudaki düzenlemeleri yıl sonuna kadar yapmayı taahhüt ederken Çin tarafının adım atmakta gecikmesi halinde Brüksel’in bu sektörde de rekabet soruşturması başlatacağı öngörülüyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından Pekin’in Moskova’yı doğrudan desteklemese de ona yakın duran tutumu, Avrupa cephesinde jeopolitik açıdan Çin ile ilişkilerde güvensizliği derinleştiren bir unsur olmuştu.
AB liderleri ikili ve çok taraflı platformlarda Çin’den Rusya’yı savaştan vazgeçirmek için nüfuzunu kullanmasını talep ediyor. Pekin ise bu talebe kayıtsız kalsa da Moskova’ya yönelik yaptırımların genel çerçevesine uyarken askeri destek sağlamamayı taahhüt ediyor.
AB liderlerinin Pekin’deki toplantıda, Rusya’ya yönelik ambargo kapsamındaki ürünlere erişim sağladıkları gerekçesiyle izlemeye aldığı 13 Çinli şirketin ticari faaliyetlerinin kontrol edilmesini talep etmesi bekleniyor.
İlişkilerde “temkinli gerçeklik” dönemi
Çin-AB Zirvesi en son 2019’da yüz yüze gerçekleştirilmiş, taraflar telekomünikasyon altyapısından insan haklarına dek çok sayıda alanı kapsayan ortak bildiri yayımlamıştı. Diplomatik kaynaklar, bu zirvede ise mutabakat olmadığı ve ortak bildiri yayınlanmasının beklenmediğini bildirdi.
Eski AB Asya-Pasifik İlişkileri Genel Direktörü Gunnar Wiegand, South China Morning Post gazetesine yaptığı açıklamada ilişkilerin geldiği noktada ortak açıklamalar üzerinde uzun müzakerelerin yapıldığı dönemlerin geride kaldığını belirterek, “Uluslararası ilişkilerde böyle şeyler olur. Bu, Çin ile ilişkilerde temkinli gerçekçilik dönemine girdiğimizi gösteriyor.” ifadesini kullandı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, geçen yıl çevrimiçi düzenlenen zirve sonrasında yaptığı açıklamalarda Çinli muhataplarıyla istedikleri konularda tartışma zemini bulamadıklarını belirterek, toplantıyı “sağırlar diyaloğuna” benzetmişti.
Çin-AB Zirvesi, dünyanın en büyük ikinci ve üçüncü ekonomilerini temsil eden taraflar arasındaki diyaloğunun Borrel’in sözünü ettiği anlayış farklılıklarının sebep olduğu iletişimsizliğin ne kadar ötesine geçebileceğinin ip uçlarını verecek.