Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nun (FOCAC) 9’uncu zirvesi, 4-6 Eylül’de Pekin’de düzenleniyor. Çin ile Afrika Birliği (AfB) üyesi 53 ülkeyi ve Afrika Komisyonunu bir araya getiren zirve, siyasi ve ekonomi işbirliğinin yakın gelecekteki doğrultusunu tayin edecek.
Dünyanın en büyük gelişmekte olan ülkesi Çin, dünyada güç dengelerinin değiştiği, Küresel Güney’in ağırlığının arttığı bir dönemde Afrika ile ilişkilerini uluslararası durumdaki belirsizliklere karşı istikrar unsuru olarak değerlendiriyor.
Son 20 yılda Afrika’ya yönelik kredi ve borç destekleri, altyapı ve yer altı kaynaklarına yatırımlarıyla bölgedeki etkisini artıran Pekin yönetimi, yeni dönemde “Afrika’nın modernleşmesini” destekleyecek çok boyutlu programlarıyla kıtadaki varlığını ve ülkelerle ilişkilerini derinleştirmeyi hedefliyor.
FOCAC nedir?
Çin ile Afrika ülkeleri arasında çok taraflı işbirliği mekanizması olan FOCAC, ilk kez 2000 yılında Pekin’de düzenlenen zirve ile başlamıştı. O yıldan bu yana her 3 yılda bir düzenlenen forumlar sırasıyla Pekin’de ve Afrika ülkelerinin başkentlerinde yapılıyor.
2021’de Senegal’in başkenti Dakar’da düzenlenen 8. Forum, Kovid-19 nedeniyle çevrimiçi yapılmıştı. 9. Forum, 2018’den bu yana yüz yüze yapılan ilk toplantı olacak.
FOCAC 2024 Zirvesi, “Modernleşmeyi İlerletmek ve Ortak Geleceği Paylaşan Yüksek Düzeyli Çin-Afrika Topluluğu İnşa Etmek için El Ele Vermek” alt başlığını taşıyor. Zirveye 50’den fazla Afrika ülkesinin devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de konuk olacak.
Afrika Birliği üyesi Esvatini, Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Tayvan ile diplomatik ilişkisi olduğu için forumda yer almıyor.
Forumlar, Çin’in stratejik tercihlerine göre belirlediği gündem doğrultusunda şekilleniyor. Zirvelerde 3 yıllık eylem planlarının yanı sıra Çin’in mali yardım ve kredi taahhütleri ile yatırım projeleri karara bağlanıyor.
FOCAC, ayrıca Çin’in Kuşak ve Yol Projesi kapsamında bir işbirliği ve koordinasyon platformu olarak da görülüyor.
“Küresel Güney, uluslararası eşitliği ve adaleti savunmalı”
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, zirve öncesinde konuk ülkelerin lideriyle yaptığı görüşmelerde, dünyanın içinden geçtiği büyük dönüşüm sürecince “Küresel Güney” olarak adlandırılan gelişmekte olan ülkelerin uluslararası eşitlik ve adaleti savunmak için birlikte hareket etmesi gerektiği mesajını verdi.
Şi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ile görüşmesinde, dünyanın yüzyılda görülmeyen hızlı dönüşümlerden geçtiğini ve insanlığın benzersiz meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, “Uluslararası durum giderek daha karmaşık hale geldikçe ‘Küresel Güney’ ülkelerinin bağımsızlık, dayanışma ve eşgüdüm içinde uluslararası adaleti ve eşitliği savunması daha büyük önem taşıyor.” dedi.
Çin lideri, Afrika Birliği (AfB) Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed ile görüşmesinde de Afrika’nın “dünyanın önemli bir kutbu” ve “Çin diplomasisinin önceliği” olduğunu vurgulayarak, “Çin ve Afrika, eşit ve düzen içinde çok kutuplu dünya ile kapsayıcı ekonomik küreselleşmeyi desteklemeli, uluslararası eşitliği ve adaleti, gelişmekte olan ülkelerin ortak çıkarlarını birlikte korumalı.” ifadesini kullandı.
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ise Güney Afrikalı mevkidaşı Ronald Lamola ile yaptığı görüşmede, Afrika ülkelerinin güce karşı adaleti savunan diplomatik ilkeye bağlı kalarak “Küresel Güney’in birliğini ve öz gelişimini” teşvik etmesi gerektiğini vurguladı.
Vang, Senegalli mevkidaşı Yassine Fall ile görüşmesinde de “zengin ülkelerin zengin, fakir ülkelerin fakir kaldığı bir dünyanın var olamayacağını” ifade etti.
“Modernleşme Batılılaşmayla eşdeğer değildir”
Çin’in Afrika İşleri Özel Temsilcisi Büyükelçi Liu Yuşi, forum öncesi düzenlediği basın toplantısında, Çin ve Afrika’nın “yükselen hegemonyaya” karşı gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını birlikte savunması gerektiğini dile getirdi.
Çin’in Afrika ile ilişkilerde “5 Hayır” ilkesini benimsediğini kaydeden Büyükelçi Liu, Afrika ülkelerinin iç işlerine karışmaya, tercih ettiği kalkınma yoluna müdahale etmeye, dışarıdan irade dayatmaya, yardımları siyasi şarta bağlamaya ve yatırım ile finans işbirliğinde bencil kazanç arayışına karşı olduğunu vurguladı.
Liu, Çin-Afrika ilişkilerinin sömürgecilikten farklı, ortak kalkınma hedefine yönelik çok taraflı bir işbirliği olduğuna işaret ederek, “Tarih, sömürgeciliğin ve Soğuk Savaş cepheleşmesinin eski günlerine dönmeyecek. Afrika, büyük güçlerin güreş meydanı değildir.” diye konuştu.
Çin’in Afrika’nın modernleşmesini, ülkelerin kendi ulusal koşullarına ve kültürel özgüllüklerine uygun kalkınma yolunu izlemesini desteklediğinin altını çizen Liu, “Modernleşme tek kutupluluk değildir. Batılılaşmayla eşdeğer değildir. Gelişmekte olan ülkeler kendi koşullarına kalkınma yolunu seçmekte özgürdür.” dedi.
Ekonomik ilişkiler
Çin, Afrika ile ilişkilerini dünyadaki artan ekonomik gücü ve nüfuzu bakımından da kritik görüyor. Afrika kıtası, geniş enerji ve yer altı kaynakları, genç iş gücü ve üretim potansiyeliyle dünyanın en büyük imalat ülkesi Çin için geniş ekonomik tamamlayıcılık vadediyor.
Çin Gümrükler Genel İdaresinin verilerine göre, Çin ile Afrika ülkeleri arasındaki ticaret hacmi 2000 yılında 100 milyar yuandan (yaklaşık 14 milyar dolar) azken 2023’te 1,98 trilyon yuana (280 milyar dolara) yükseldi.
Çin, Afrika’dan giderek daha fazla yatırım ürünü ve ham madde satın alırken ABD, Avrupa ve diğer ülkelerin “kapasite fazlası üretim” gerekçesiyle Çin’den ithal elektrikli araçlar ve yeni enerji donanımlarına getirdiği gümrük tarifelerine karşı Afrika pazarı Çin açısından önemli bir alternatif olarak öne çıkıyor.
2023 yılında Çin’in Afrika’ya elektrikli araç ihracatı yüzde 291, lityum-iyon batarya ihracatı yüzde 109 ve güneş enerjisi panelleri ve donanımları ihracatı yüzde 57 artış kaydetti.
“Borç tuzağı” eleştirileri
Öte yandan Afrika ülkelerinin son yıllarda yaşadığı borç problemleri, Çin’in Afrika’ya yönelik kredi ve mali yardım desteklerini tartışılır hale getirdi.
ABD’nin Boston Üniversitesi Küresel Kalkınma Politikaları Merkezinin hazırladığı “Çin’in Afrika’ya Kredileri” veri tabanına göre, Çinli kreditörler, 2000 ile 2023 yılları arasında 49 Afrika ülkesi hükümetlerine ve bölgesel kuruluşlarına toplam değeri 182,28 milyar dolara ulaşan 1306 kredi sağladı.
Bu dönemde enerji sektörü 62,72 milyar dolar kredi ile en fazla finansman sağlanan sektör olurken onu ulaştırma, bilgi ve iletişim teknolojileri ile finans sektörü izledi.
Ancak son yıllarda özellikle Kovid-19 salgını döneminde kredi hacminin giderek azaldığı gözleniyor. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimini ilanını takip eden 2013-2018 yılları arasında Afrika’ya yılda ortalama 10 milyar dolar kredi sağlanırken bu rakam geçen yıl 4,61 milyar yuana kadar indi.
Bunda Afrika hükümetlerinin yaşadığı ödeme güçlükleri nedeniyle borçların giderek riskli hale gelmesi etkili oldu. Pekin yönetimi, büyük çaplı altyapı projeleri yerine yenilenebilir enerji yatırımları gibi “küçük ama güzel” olarak nitelediği projelere yöneldi.
Çinli yetkililer, Batı medyasında sıkça dile getirilen “borç tuzağı” eleştirilerine ise Çin’in Afrika’ya verdiği kredilerin ülkelerin Batı kontrolündeki IMF ve Dünya Bankası gibi çok taraflı kredi mekanizmalarından aldığı borçlara kıyasla düşük oranda olduğunu söyleyerek karşı çıkıyor. Yetkililer, Afrika ülkelerinin 2018’de ödediği borçların yüzde 22’sinin Çin’e olan borçlar olduğunu, bu oranın 2023’te yüzde 13’e kadar gerilediğini belirtiyor.