Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kovid-19 salgınının başlangıcından itibaren kaçındığı yüz yüze lider diplomasisine hızlı dönüş yaptı.
Şi, son bir haftada Endonezya’nın Bali Adası’nda düzenlenen G20 Liderleri Zirvesi’ne ve Tayland’ın başkenti Bangkok’taki Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Ekonomi Liderleri Zirvesi’ne katıldı.
Çin Devlet Başkanı, her iki zirvede ülkesinin dış politika ve ekonomideki doğrultusuna ilişkin mesajlar verirken 20’den fazla ülkenin liderleriyle resmi görüşmeler yürüttü.
Görüşmelerde ABD ile artan küresel rekabette ilişkileri gerilimden uzak yeni bir doğrultuya sokma mesajının yanı sıra bölge ülkeleriyle işbirliğini artırarak Çin’in etkisini genişletme çabası öne çıktı.
Yüz yüze diplomasiye uzun ara
Çin Devlet Başkanı Şi, Kovid-19 salgınının başlamasının ardından yaklaşık 2,5 yıl boyunca yurt dışı ziyaretlerine ara vermiş ve şubat ayında Pekin’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’na konuk olan liderlerle yaptığı görüşmeler dışında yüz yüze diplomasiden kaçınmıştı.
Şi, Pekin Kış Olimpiyatları’nın ardından ilk kez 26 Temmuz’da Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo’yu Pekin’de ağırlamış, ilk yurt dışı ziyaretini ise 14 Eylül’de Kazakistan’a yapmıştı.
Çin Devlet Başkanı, 15-16 Eylül’de Şanghay İşbirliği Örgütünün Semerkant’taki Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi’ne katılmış, zirve marjında liderlerle görüşmeler gerçekleştirmişti.
Çin Komünist Partisinin geçen ay düzenlediği 20. Ulusal Kongresi’nde yeniden genel sekterliğe seçilen Şi, üçüncü iktidar döneminin yolunu açan kongrenin ardından ay başından itibaren yüzünü diplomasiye çevirdi.
Şi, kasımın ilk haftasında Vietnam, Pakistan, Tanzanya ve Almanya liderleri ile Pekin’de konuk ettikten sonra bu hafta katıldığı zirvelerde diplomasi maratonunu sürdürdü.
ABD Başkanı Biden ile ilk yüz yüze görüşme
Çin Devlet Başkanı Şi, hafta başında ilkin G20 Zirvesi için gittiği Bali’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya geldi.
ABD ile Çin arasında küresel güç rekabetinin ve gerilimlerin arttığı döneme denk gelen görüşme, Biden’ın 2021 başında göreve başlamasından bu yana iki liderin ilk yüz yüze buluşması oldu.
Liderlerin yaklaşık 3,5 saat süren yüz yüze görüşmesinde iki ülkenin farklılıklarını idare etmesi, yeni işbirliği imkanları bulması ve ilişkilerinde doğru rotayı belirlemesi gerektiğine yönelik mesajlar öne çıktı.
Çin-ABD ilişkilerindeki mevcut gerilimlerin iki ülke halkının çıkarına ve uluslararası toplumun beklentilerine uygun olmadığını ifade eden Şi, “Çin, mevcut uluslararası düzeni değiştirmek istemiyor. ABD’ye meydan okuma veya onun yerini alma niyetinde değiliz.” dedi.
“Tayvan kırmızı çizgimizdir” mesajı
Şi, ayrıca Biden’a, görevini yeni bırakan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ağustos başında Çin ile ihtilaflı Tayvan’ı ziyaretiyle iki ülke arasında gerilime konu olan Tayvan sorununun, “ABD-Çin ilişkilerinin siyasi temeli ve aşılmaması gereken ilk kırmızı çizgisi olduğu” mesajını verdi.
Biden-Şi görüşmesine ilişkin Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, iki liderin birçok konuda öncelikleri ve niyetlerini dile getirdiği “samimi” bir görüşme yaptığı belirtilerek, Biden’ın görüşmede iki ülke arasındaki rekabetin çatışmaya evrilmesinden kaçınılması gerektiğini vurguladığı, iletişim kanallarını açık tutulması gereğine dikkati çektiği kaydedildi.
Biden, yarıca ABD’nin “tek Çin” politikasının değişmediğini, “Tayvan Boğazı’ndaki statükoda tek taraflı değişikliğe karşı olduklarını” ifade etti.
Avustralya ile 6 yıl sonra ilk görüşme
Şi, zirvede ayrıca Çin’in son dönemde ilişkilerinin gergin olduğu Avustralya’nın Başbakanı Anthony Albanese ile de bir araya geldi.
Avustralya’nın uzun süre Çin’in gelişmiş ülkelerle ilişkilerine öncülük ettiğini ancak son yıllarda ilişkilerde zorluklarla karşılaşıldığını belirten Şi, Asya-Pasifik bölgesinin iki önemli ülkesi olarak Çin ve Avustralya’nın ilişkilerini sürdürmesinin, geliştirmesinin ve ileriye taşımasının önemini vurguladı.
Albanese de görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, iki ülkenin farklılıklarının olduğunu ama gerektiğinde işbirliği yapacağını belirterek, Avustralya’nın çıkarlarından ve değerlerinden vazgeçmeyeceğini, iki ülkenin zaman zaman fikir ayrılıklarına düşebileceğini dile getirdi.
Çin-Avustralya ilişkileri, Canberra yönetiminin Kovid-19 salgınının ilk aylarında virüsün kökeninin araştırılmasına yönelik girişiminin ardından gerilimli bir seyre girmişti. Pekin yönetimi, Avustralya’dan ithal ürünlere getirdiği kısıtlamalarda siyasi alandaki gerilimi ticaret boyutuna taşımıştı.
Avustralya, Ekim 2021’de ABD ve İngiltere ile nükleer denizaltı teknolojisi alanında işbirliğini öngören AUKUS anlaşmasını imzalamıştı. Canberra, ayrıca ABD, Japonya ve Hindistan’ın dahil olduğu Quad adlı güvenlik ittifakına katılmıştı. Bu gelişmeler, Çin tarafından Pasifik’te kendisine karşı bir ittifak olarak yorumlanmıştı.
Trudeau ile gergin diyalog
Şi’nin, G20 Zirvesi’nin kapanış resepsiyonunda Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile ayaküstü diyaloğu, iki ülke arasındaki gerilimi ortaya koydu.
Kameralara yansıyan diyalogda Şi, Trudeau ile bir gün önce yaptıkları 10 dakikalık görüşmenin basına yansımasına tepki göstererek, “Konuştuğumuz her şey gazeteye sızdırılmış, bu doğru değil, böyle diyalog olmaz.” dedi.
Şi’nin Kanada tarafının yaklaşımını “samimiyetsiz” bulduğunu söylemesi üzerine Trudeau, “Biz Kanada’da açık, özgür ve dürüst diyaloğa inanıyoruz ve bunu sürdürmeyi istiyoruz. Umarım yapıcı şekilde birlikte çalışmayı sürdürürüz fakat anlaşamadığımız noktalar olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Şi de Trudeau’ya, “O halde önce koşulları oluşturalım.” diyerek konuşmayı noktaladı.
Gergin oldukları gözlenen iki lider, konuşmanın ardından el sıkışarak farklı yönlere doğru uzaklaşırken Şi’nin heyetinden birisine Trudeau hakkında “Naif” dediği duyuldu.
Trudeau ve Şi’nin, zirvedeki görüşmesinde, Kanada tarafının Çin’in ülkede demokratik süreci etkilemeye yönelik faaliyetlerinden duyduğu endişeleri dile getirdiği bildirilmişti.
Kanadalı istihbarat yetkilileri, ocak ayında parlamento komitesine verdikleri ifadede, Çin’in 2019’daki federal parlamento seçimlerine etki etmek üzere eylemlerde bulunduğunu ileri sürmüştü. Kanada basınında ay başında yayımlanan haberlerde Pekin yönetiminin, parlamento seçimindeki bazı adayları örtülü bir ağ ile finanse ettiği iddialarına yer verilmişti.
Şi, G20 Zirvesi’nde ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall, Arjantin Cumhurbaşkanı Alberto Fernandez, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Endonezya Devşet Başkanı Joko Widodo ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü.
Şi’nin İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile planlanan görüşmesi, Sunak’ın ABD Başkanı Joe Biden’ın Polonya’ya düşen füzenin ardından düzenlediği acil toplantıya katılması nedeniyle yapılamadı.
Japonya ile 3 yıl sonra ilk görüşme
Şi, Endonezya’daki G20 Zirvesi’nin sona ermesinin ardından APEC Zirvesi’ne katılmak üzere Tayland’a geçti.
Çin Devlet Başkanı, APEC Zirvesi’nde Japonya Başbakanı Kişida Fumio ile yüz yüze görüştü. Bu, Kişida’nın geçen yıl göreve gelmesinden bu yana Şi ile ilk buluşması ve Japonya ve Çin liderlerinin, yaklaşık 3 yıl aradan sonra yaptığı ilk görüşme oldu.
Temmuzda uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden eski Japonya Başbakanı Abe Şinzo, en son Aralık 2019’daki Pekin’i ziyaretinde Devlet Başkanı Şi ile bir araya gelmişti.
Şi, Kişida ile görüşmesinde Çin ve Japonya’nın Asya’nın ve dünyanın önemli ülkeleri olarak ortak çıkarlara ve işbirliği potansiyeline sahip bulunduğunu belirterek, Pekin’in ilişkilere verdiği önemin değişmediğini ve değişmeyeceğini vurguladı.
Diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana geçen 50 yılda ilişkilerin büyük mesafe katettiğini, bölgede barışa ve refaha katkı sağladığını ifade eden Şi, yeni dönemde de ilişkileri uygun doğrultuda geliştirmeyi umduklarını belirtti.
Japon Başbakan Kişida da görüşmede ülkesinin hukuka dayalı uluslararası düzenin korunmasından yana olduğunu vurgulayarak, Japon hükümetinin, Çin’in Doğu Çin Denizi ile Güney Çin Denizi’ndeki ihtilaflı bölgelerde artan askeri nüfuzuna yönelik kaygılarını aktardığını ifade etti.
Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarın korunması gerektiğinin altını çizen Kişida, iki ülkenin güvenlik alanında iletişimin sürdürülmesinde fikir birliğine vardıklarını söyledi.
“Asya-Pasifik, büyük güç mücadelesinin alanı olmamalı”
Çin Devlet Başkanı Şi, APEC Ekonomi Liderleri Zirvesi’ne hitabında, Asya-Pasifik bölgesinin on yıllar içinde ekonomik işbirliği sayesinde kalkınma alanında önemli mesafe kaydettiğini belirterek, yeni bir Soğuk Savaş’ın ve büyük güç mücadelesinin sahnesi haline gelmemesi gerektiğini vurguladı.
Bölgenin Soğuk Savaş’ın gölgesinden kurtulduğundan beri ekonomik işbirliği sayesinde hızla modernleşme ivmesi yakaladığına dikkati çeken Şi, “Asya-Pasifik, kimsenin arka bahçesi değildir ve büyük güç mücadelesinin alanı olmamalıdır. Yeni bir Soğuk Savaş başlatma çabasına ne bölge halkları ne de zamanın eğilimleri izin verecektir.” dedi.
Şi, APEC’in farklılığa ve kapsayıcılığa dayalı ekonomik entegrasyonla çok taraflı bölgesel işbirliği mimarisi oluşturduğunu ve bu sayede ekonomik küreselleşmenin fırsatlarından en iyi şekilde yararlandığını belirterek, “Asya-Pasifik bölgesinde yıllar içinde oluşmuş sanayi ve tedarik zincirlerini bozmaya yönelik bir girişim, ekonomik işbirliğini çıkmaza sürükleyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Çin’in Asya-Pasifik bölgesinde ekonomik işbirliğine katkı sunmayı sürdüreceğini ifade eden Şi, “ortak geleceği paylaşan Asya-Pasifik topluluğu inşa etme” çağrısında bulundu.
Şi’nin sözlerinin, ABD’nin adını anmadan Washington ile Pekin arasında bölgede artan nüfuz mücadelesine gönderme yapan mesajlar içermesi dikkati çekti.
Şi, ayrıca zirve marjında Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos Jr, Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Brunei Sultanı Hasan el Bulkiye, Papua Yeni Gine Başbakanı James Marape, Şili Cumhurbaşkanı Gabriel Boric ve Tayland Başbakanı Prayut Chan-o-cha ile yüz yüze görüşmeler yaparak ikili ve bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi mesajları verdi.