Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, hapishanenin açılışının 20. yıl dönümünde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin atadığı uzman grubunun Guantanamo’da işkence, kötü muamele ve keyfi tutuklamaları kınayan açıklaması hakkında değerlendirmede bulundu.
Guantanamo Körfezi hapishanesinin “dünya insan hakları tarihinin kara sayfası olduğunu” ifade eden Vang, “Müslümanların alıkonulduğu bir ‘gözaltı kampı’ varsa o da Guantanamo’dur.” dedi.
İlk tutukluların 20 yıl önce gelişinden bu yana ABD’nin hapishanede işkence yaptığına dair raporların uluslararası toplumun tepkisiyle karşılaştığını hatırlatan Vang, “ABD, çok kere hapishaneyi kapatmayı vadetse de 20 yıl sonra hala 39 kişi tutuluyor. Bunlardan çok azı hakkında herhangi bir suç isnadı veya hükmü var.” ifadelerini kullandı.
Vang, ABD’nin dünya genelinde çok sayıda “gizli hapishane” kurduğunu, Guantanamo’nun yalnızca “buzdağının görünen yüzü” olduğunu söyledi.
ABD’nin Afganistan’ın işgalinden sonra bu ülkede çok sayıda gizli hapishane kurduğunu, Irak’ın işgalinin ardından Ebu Gureyb hapishanesindeki tutukluların istismarının dünyayı şoke ettiğini, kısa zaman önce Litvanya’nın başkenti Vilnius’un banliyösündeki bir ABD gizli hapishanesinde belirsiz süreyle tutulan Suudi Arabistan vatandaşı Ebu Zübeyde’ye tazminat ödemek zorunda kaldığını hatırlatan Vang, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD’nin kurduğu Guantanamo üssü gibi “kara bölgeler”, ABD’nin kara insan hakları sicilini hatırlatmaktadır. ABD dönüp dürüstçe kendisine bakmalı ve Gunatanamo Körfezi ile dünyadaki tüm diğer gizli hapishanelerini kapatmalıdır, keyfi tutuklamaya ve mahkumlara yönelik işkenceye son vermeli, kurbanlardan özür dileyerek onlara tazminat ödemeli, işkenceye yetki veren ve uygulayanları adalet önüne çıkarmalıdır.”
Sincan’daki tartışmalı kamplar
Öte yandan ABD’nin gizli hapishaneleri gibi Çin’in Sincan Özerk Bölgesinde, “aşırılıkçılıkla mücadele” gerekçesiyle Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklardan vatandaşları “mesleki eğitim merkezi” adını verdiği kamplarda alıkoyması da uluslararası toplum tarafından eleştirilmişti.
BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü bu kamplarda kendi rızası dışında tutulurken Çin yönetimi, bölgede kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermemişti.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermiş, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini geri çevirmişti.
Sincan Özerk Bölgesi Valisi Şöhret Zakir, 2019 sonunda “kamplardaki tüm öğrencilerin mezun olduğunu, kalanların serbest sürekli eğitim programlarına devam edeceğini” bildirmişti.