Pekin yönetimi ilk kez düzenlediği Çin-Orta Asya Zirvesi ile değişen jeopolitik koşullarda bölge ülkeleri ile ekonomik ve siyasi işbirliğini derinleştirerek egemenlik, kalkınma ve güvenlik taahhütlerini içeren bir hamilik rolüne soyunacağının sinyalini verdi.
Çin ile 5 Orta Asya cumhuriyetini bir araya getiren “C+C5” işbirliğinin ilk liderler zirvesi, 18-19 Mayıs’ta Çin’in ev sahipliğinde, tarihi İpek Yolu’nun başlangıç noktası kabul edilen Şaanşi eyaletinin merkezi Şian’da düzenlendi.
Rusya’nın Ukrayna Savaşı nedeniyle bölgede Sovyet geçmişine dayanan ekonomik ve siyasi nüfuzunun gerilediği, ABD’nin küresel stratejisinde ağırlığı Hint-Pasifik bölgesine kaydırarak Avrasya’yı terk ettiği bir dönemde yapılan zirve, Çin’in Orta Asya’daki etkisi güçlendirme niyetini ortaya koydu.
Zirvenin tarihi, gelişmiş Batılı ülkeleri bir araya getiren G7 grubunun 19-21 Mayıs’ta Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlediği zirve ile çakışması, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki jeostratejik rekabetin yansımalarını da görünür kıldı.
Devlet Başkanı Şi Cinping’in ev sahipliğindeki zirveye Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev katıldı.
İpek Yolu’nun başlangıç noktası
Çin-Orta Zirvesi için Şian kentinin seçilmesi sembolik anlam taşıyordu. Çin’in eski imparatorluk başkentlerinden Şian, MÖ 200’lü yılların başında Çin’e hakim olan Han Hanedanı döneminden itibaren tarihi İpek Yolu’nun başlangıç noktası kabul ediliyor.
Han elçisi Cang Çien’in, 2100 yıl önce, milattan önce 138 yılında, Şian’dan Batı’ya doğru, bugünkü Tacikistan, Özbekistan’ın doğusu ve Afganistan’ın kuzeyini bölgeye yaptığı yolculuk, Çinliler tarafından, İpek Yolu’nu oluşturan ticaret güzergahlarının keşfini ve Çin ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkileri başlatan girişim olarak görülüyor.
Şian, Han devrinin ardından, 7. ve 10. yüzyıllar arasında, eski dünyada İpek Yolu ticaretinin altın çağını yaşandığı Tang Hanedanı devrinde de Çin’in başkentiydi. Tarihi şehir, Asya’nın batısından Çin diyarına gelen tüccarların ticaret ile birlikte getirdiği fikirlerin, inançların ve kültürlerin izlerini hala taşıyor.
“Tang adab-ı muaşareti”
Zirvenin açılış töreni, şehrin kuzeyindeki Tang devri mimarisini yansıtan “Tang Cenneti” adı verilen geniş göl parkı içindeki Mor Bulut Köşkü’nde düzenlendi.
Orta Asya liderleri, Tang devri imparatorluk teşrifatıyla geleneksel kostümler giyen gösteri ekibi tarafından karşılandı.
İmparatorluk gururunun ve protokolünün öne çıkarıldığı sembollerle yüklü karşılamada, geleneksel kıyafetleri içindeki nedimelerin ellerindeki asaları liderlerin önünde kapı oluşturacak şekilde tutarak onlara eşlik etmesi dikkati çekti.
Devlet Başkanı Şi, liderlere hitabında, karşılama töreninin, “Tang adabımuaşeretine” uygun yapıldığı vurguladı.
Şi, İpek Yolu’nun 2 bin yıldır Çin ile Orta Asya ülkeleri arasındaki derin dostluk bağına tanıklık ettiğini belirterek “Halklarımız bin yıllar boyunca malları ve fikirleri değiş tokuş etti, birbirlerinden öğrenerek insanlık tarihinde uygarlıklar arası etkileşimin en parlak sayfası olan kadim İpek Yolu’nun ihtişamını birlikte yarattılar.” dedi.
“Yüzyılda bir görülen değişim”
Çin Devlet Başkanı, ertesi gün düzenlenen zirve toplantısında yaptığı konuşmada, geçen yıl iktidarını üçüncü döneme taşıdığı Çin Komünist Partisinin (ÇKP) Ulusal Kongresi’nden bu yana konuşmalarında ve diplomatik temaslarında sıkça dile getirdiği, “dünyanın yüzyılda bir görünen hızlı bir dönüşümden geçtiğini” vurgusunu yaptı.
Zamanın değişimlerinin benzeri görülmedik şekilde tarihin seyrini etkilediğini ifade eden Şi, Doğu ile Batı’nın, Kuzey ile Güney’in kavşağındaki Orta Asya’nın, bu değişimlerin ortasında yer aldığına işaret etti.
Şi, tarihi İpek Yolu güzergahı üzerinde ulaştırma ve altyapı projeleriyle Doğu-Batı ticaretini yeniden canlandırmayı amaçlayan Kuşak ve Yol Girişimi önerisini 10 yıl önce ortaya koymasından bu yana, Çin ile Orta-Asya ülkelerinin geleceğe yönelik işbirliğini derinleştirerek ilişkilerinde yeni bir dönemi başlattıklarının altını çizdi.
Kuşak ve Yol Girişimi, Devlet Başkanı Şi’nin 2013’te Kazakistan’a yaptığı ziyarette duyurulmuştu. Son 10 yılda 150’den fazla ülke ve uluslararası kuruluşun paydaşı haline geldiği, dünya nüfusunun 3’te 2’sini kapsayan coğrafyada altyapı, ulaştırma, haberleşme ve diğer bağlantılılık projeleriyle Çin’in yükselen güç olarak küresel stratejisinin temeli haline geldi.
İpek Yolu’nun merkezinde yer alan Orta Asya ülkeleri, Çin’in Avrasya ile ticareti için hayati konumda bulunuyor. Çin’in Batı’ya açılan kapısı olan Orta Asya Cumhuriyetleri, Kuşak ve Yol’un stratejik başlangıç noktasını oluşturuyor.
Çin, Kuşak ve Yol Girişimi’ni, ABD’nin küresel stratejisinde ağırlığı Avrasya kıta parçasından Hint-Pasifik bölgesine kaydırdığı, bölgedeki müttefikleriyle Çin’i çevrelemeye yönelik bir stratejiyi inşa etmeye çalıştığı bir dönemde, bu kuşatmayı aşarak dünya ticaretini ve jeopolitiğini kendi çıkarlarını uygun olarak biçimlendirmenin yolu olarak görüyor.
Şian Deklarasyonu
Çin ve Orta Asya liderleri zirvenin sonunda, “Şian Deklarasyonu” adı verilen sonuç bildirisini imzaladıklarını duyurdu.
Bildiriye göre, 6 ülke, birbirlerinin egemenlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve güvenlik gibi temel çıkarları korumasını, kendi ulusal koşullarına uygun kalkınma yolunu bağımsız şekilde seçmesini destekleyeceklerini, hiçbir gücün, her ne sebeple olursa olsun iç işlerine karışmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.
Orta Asya ülkeleri, Çin modernleşmesinin dünyanın kalkınması açısından önemini takdir ettiklerini ve “tek Çin” ilkesine bağlı olduklarını belirtti.
6 ülke, 10. yılında Kuşak ve Yol işbirliğini yeni bir başlangıç noktası olarak görerek bağlantılılık projelerini ilerletmeyi, sanayi, enerji ve gıda güvenliği alanlarında işbirliğini karşılık fayda ve tamamlayıcılık çerçevesinde geliştireceklerini bildirdi.
Çin tarafı, Orta Asya ülkelerine kalkınma yardımı olarak 26 milyar yuan (3,7 milyar dolar) değerinde mali destek ve hibe sağlamayı taahhüt etti.
Güvenlik
Ülkeler, terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılığın yanı sıra uyuşturucu kaçakçılığı ve sınır aşırı organize suçlarla kararlılıkla mücadele edeceklerini, biyo-güvenlik, siber güvenlik, afet yardımı alanlarında işbirliği yapacaklarını duyurdu.
Çin tarafı, Orta Asya ülkelerine kanun koruma, güvenlik ve savunma alanlarında kapasitelerini geliştirmeleri için desteğe hazır olduğunu, terörizmle mücadele ve bölgesel güvenliği sağlamaya yönelik bağımsız çabalarına destek vereceğinin altını çizdi.
Ülkeler, Afgan halkının güvenliği ve istikrarı koruma, barışı ve yeniden inşayı sağlamaya yönelik çabalarını destekleyeceklerini, çatışmalardan uzak, kalıcı barışın hüküm sürdüğü bir Orta Asya için birlikte çalışacaklarını belirtti.
Bildiride Rusya-Ukrayna Savaşı’na değinilmedi.
Zirve, kalıcı işbirliği mekanizmasına dönüşecek
Liderler, zirvede ayrıca Çin-Orta Asya Zirvesi’nin kalıcı bir işbirliği mekanizmasını dönüştürülmesini kararlaştırdı. Buna göre zirve iki yılda bir düzenli toplanacak. 2025’teki ikinci zirveye Kazakistan ev sahipliği yapacak. Ayrıca işbirliği mekanizması için Çin’de bir sekretarya kurulacak.
Çin-Orta Asya Zirvesi, Pekin ile Orta Asya Cumhuriyetleri arasındaki “C+C5” işbirliğinin devlet başkanları düzeyindeki ilk toplantısı oldu.
Dışişleri bakanları düzeyindeki ilk “C+C5” toplantısı 2020’de yapılmıştı. Ardından dışişleri bakanları, 2021’de Çin’in, 2022’deyse Kazakistan’ın ev sahipliğinde çevrim içi toplantılarda bir araya gelmişti.
Dışişleri bakanları toplantılarının 4’üncüsü 27 Nisan’da Şian’da yapılmış, toplantıda grubun, ilk liderler zirvesini mayıs ayında bu şehirde düzenlemesi kararlaştırılmıştı.