Ülkenin en üst yasama organı Çin Ulusal Halk Kongresinin (ÇUHK) geçen hafta başkent Pekin’de düzenlediği genel kurulunda, ülkeyi gelecek 5 yılda yönetecek devlet kademelerine kritik seçim ve atamalar yapıldı.
Devlet Başkanı Şi Cinping’in yeniden seçilerek iktidarını üçüncü döneme taşıdığı Kongrede, ÇKP’nin Ekim 2022’de düzenlediği 20. Ulusal Kongresinde partinin üst yönetim kademelerine seçilen isimler, yeni konumlara karşılık gelen devlet görevlerine getirildi.
ÇKP Kongresi’nde üçüncü kez Genel Sekreter seçilen Şi, devlet başkanlığına, Kongrede ilk kez partinin en üst yönetim organı Daimi Komiteye seçilerek parti protokolünde 2. sıraya yükselen Li Çiang başbakanlığa, Komitedeki yerlerini koruyarak protokolde 3. ve 4. sıraya yükselen Cao Lıci ve Vang Huning ise partideki konumlarının devlet protokolündeki karşılığı olan yasama ve danışma meclisi başkanlıklarına seçildi.
Parti Kongresindeki delegelerin temsil ettiği iradenin, Ulusal Kongrede halk temsilcilerinin seçimlerini doğrudan belirlemesi, tek parti iktidarının olduğu, parti ve devlet yönetiminin iç içe geçtiği sistemin vesayetçi niteliğini ortaya koyuyor.
Parti vesayeti
Çin Anayasası’nın 1. Maddesi’nde, Çin Halk Cumhuriyeti, “İşçi sınıfının öncülüğünde, işçilerin ve köylülerin ittifakına dayalı, halkın demokratik diktatörlüğü ile yönetilen bir Sosyalist Devlet” olarak tanımlanıyor.
Maddede “Çin karakterindeki” bu sosyalist devletin tanımlayıcı özelliğinin, “Çin Komünist Partisinin liderliği” olduğu belirtiliyor.
ÇKP’nin liderliğini, yalnızca ülkenin kurucu siyasal örgütü olmasından doğan sembolik bir hak olarak değil, partinin devletin ve toplumun her veçhesini kontrol ettiği, şekillendirdiği ve çoğu kez bilfiil yönettiği bir sistemi ortaya çıkarıyor.
Çin’de ÇKP, merkezi ve yerel hükümetlerin, yasama, yargı, danışma ve denetleme organlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının, devlete ait şirketlerin ve ordunun yönetimini belirliyor.
Partinin tepe yönetimindeki isimler, Devlet Başkanlığının yanı sıra yürütme organı Devlet Konseyinin, yasama organı ÇUHK’nin, danışma organı Çin Halk Siyasi Danışma Konferansının (ÇHSDK) ve Çin Halk Kurtuluş Ordusunun (ÇHOK) yönetiminde belirleyici rol üstleniyor.
Parti sivil toplum kuruluşlarında ve belirli ölçeğin üzerindeki özel sektör işletmelerinde dahi komiteler kurarak varlığını gösteriyor.
Siyasal katılım sınırlı
Anayasa’nın 2. Maddesi’nde, “Çin Halk Cumhuriyeti’nde tüm iktidar halka aittir.” ifadesine yer verilirken, halkın devlet iktidarını ÇUHK ve farklı düzeylerdeki Yerel Halk Kongreleri aracılığıyla kullanacağı vurgulanıyor.
Ulusal ölçekte genel seçimlerin yapılmadığı ve doğrudan oy hakkının bulunmadığı ülkede siyasal katılım son derece sınırlı gerçekleşiyor.
Doğrudan oy, yalnızca köy ve mahalle düzeyinde öz yönetim komitelerinin ve ilçe düzeyinde Yerel Halk Kongresi delegelerinin seçiminde uygulanıyor. Orada da kişiler değil, komite üyeleri veya delegelerin listesinin oylanmasına dayanıyor.
Yasama meclisleri, İlçe Halk Kongrelerinin İl Halk Kongrelerini, İl Halk Kongrelerinin Eyalet ve Bölge Halk Kongrelerini, onların da Ulusal Halk Kongresini seçtiği dolaylı oyla belirleniyor.
Güçler birliği
Anayasa’nın 3. Maddesi’nde, “Çin Halk Cumhuriyeti devlet organları demokratik merkeziyetçilik ilkesini uygular.” denilerek, Ulusal Halk Kongresinin ve Yerel Halk Kongrelerinin devletin tüm idare, denetleme, yargı ve adli soruşturma organlarını belirleyeceği belirtiliyor. Anayasa, güçler ayrılığı yerine yetkilerin yasama organlarında toplandığı güçler birliğini öngörüyor.
Anayasa’da her ne kadar yasama organlarının demokratik seçimlerle oluşacağı, halka karşı sorumlu olduğu ve halk tarafından denetleneceği belirtilse de siyasal katılımın sınırlı olması nedeniyle süreç içinde halk iradesinin dolaysız egemen olduğunu söylemek güç görünüyor.
Çin’in parlamentosu olarak bilinen Ulusal Halk Kongresi, eyaletler, özerk bölgeler, özel idare bölgeleri ve merkeze bağlı yönetilen şehirlerin Yerel Halk Kongrelerinin seçtiği temsilciler ile meslek grupları, etnik topluluklar ve Çin Halk Kurtuluş Ordusundan (ÇHOK) temsilcilerden oluşuyor.
Mevcut halinde 2 bin 980 üyeden oluşan yasama meclisi, 5 yıllığına seçiliyor ve yılda bir kez genel kurul toplantısı yapıyor. Bu toplantılar dışında meclis, yasama yetkisini, kendi içinden seçtiği 175 üyeli ÇUHK Daimi Komitesi aracılığıyla kullanıyor.
Her ne kadar şeklen seçim usulüne göre oluşan ve karar alan bir yasama organı görünümünde olsa da parti ile devlet yönetiminin iç içe geçtiği Çin siyasal sisteminde ÇUHK’nin işlevi, ÇKP Merkez Komitesi tarafından belirlenen yasama gündeminin uygulanması, seçim ve atamaların yapılmasının ötesine geçmiyor. Yerel Halk Kongreleri de büyük ölçüde Yerel Parti Komitelerinin gündemini takip ediyor.
ÇKP’nin yapısı
Çin, devletin, hükümetin ve ordunun partinin vesayetinde olduğu bir siyasal rejim görünümünde. 2022 itibarıyla 96 milyon 700 bin üyesi olan ÇKP, ilçe, il, eyalet ve bölge düzeyinde yerel kongreler topluyor, köy ve mahallere kadar örgütlenerek yönetim organları kuruyor.
Partinin üye sayısı 1,4 milyarlık Çin nüfusunun binde 6,8’ini oluşturuyor. Nüfusun büyüklüğü düşünüldüğünde partinin geniş bir delege tabanına hitap ettiğini söylemek zor.
5 yılda bir toplanan ÇKP Ulusal Kongresi, partinin ana karar organı olarak tanımlanıyor. En son, Ekim 2022’de 2 bin 296 delegenin katılımıyla toplanan ÇKP Ulusal Kongresi, yetkilerini kendi içinde seçtiği 205 asil, 171 yedek üyeden oluşan ÇKP Merkez Komitesi aracılığıyla kullanıyor.
Partinin ana yönetim organı olan Merkez Komite, bir kez seçildikten sonra, kendi içinde, mevcut haliyle 25 üyeden oluşan Siyasi Bürosunu ve onlar arasından 7 kişilik Daimi Komitesini ve partinin lideri genel sekreteri seçiyor.
Kararlar tepede alınıyor
ÇKP’nin merkez yönetimi, her yönetim organının yetkilerini kendi seçtiği daha sınırlı sayıdaki temsilciden oluşan bir üst organ aracılığıyla kullandığı piramit şeklinde bir hiyerarşik yapı meydana getiriyor.
Siyasi irade, biçimsel olarak yetkilerin tabandan tepeye doğru devredildiği bir süreç gibi görünse de aslında kararların tepede alındığı, alt organların daha çok onay ve uygulama merci olduğu hiyerarşik bir yapı arz ediyor.
Daimi Komite ve Siyasi Büro, yaptığı istişarelerin ardından, Merkez Komite üyelerini tek liste halinde, bazı yıllarda asil üye sayısından yalnızca birkaç kişi fazla olacak şekilde, Ulusal Kongreye sunuyor. Bu yöntem, Kongrenin seçimdeki rolünü karar verici olmaktan çok onay mercisine indirgiyor.
Siyasi Büro ve Daimi Komitesinin ve genel sekreterin nasıl seçildiği ise partinin saydam olmayan yönetim yapısı nedeniyle tam olarak bilinemiyor. Ancak seçimin, genel sekreterin belirleyici olduğu, partinin görevdeki ve eski üst düzey liderlerinin önerilerinin alındığı bir istişare sürecinin ürünü olduğu anlaşılıyor.
Yetkiler tek elde toplanıyor
İktidar piramidinin tepesindeki isim olan Çin lideri, aynı anda Genel Sekreter, Devlet Başkanı ve Merkezi Askeri Komisyon Başkanı sıfatıyla partinin, devlet organlarının ve ordunun kontrolünü elinde bulunduruyor.
Üst düzey devlet görevleri parti iktidarının uzantısı olarak görülüyor ve aynı yetkililerce yerine getiriliyor.
Şi Cinping, ÇKP Kongresinde üçüncü kez Genel Sekreter seçilmesinden 5 ay sonra Halk Kongresinde üçüncü kez Devlet Başkanlığına ve Merkezi Askeri Komisyon Başkanlığına seçildi.
Şi, mevcut haliyle 1982 Anayasası ile kurulan devlet başkanlığı makamında iki dönemden fazla kalan ilk lider olacak. Şi’den önce 1993-2003 yıllarında Ciang Zımin, 2003-2013 yıllarında Hu Cintao, iki dönem devlet başkanlığı yaptıktan sonra devlet ve parti görevlerinden ayrılmıştı.
Çin liderinin yakın dönemdeki teamüllerden farklı olarak iktidarını üçüncü döneme taşıması, Şi’nin yeni dönemde “tek adam” konumunun pekiştiğinin işareti olarak görülüyor.
“Bütüncül süreç demokrasisi”
Öte yandan, Çin yönetimi, tek parti iktidarına dayalı kendi modelini, demokrasi olarak görüyor ve öyle tanımlıyor.
Ülkede kabine işlevini yerine getiren Devlet Konseyi 4 Aralık 2021’de yayımladığı, “Çin: İşleyen Demokrasi” başlıklı raporda, Çin’deki demokrasi pratiğinin halk egemenliğinin kurumsal güvenceye alındığı “bütüncül süreç demokrasisi” olduğunu ileri sürdü.
Raporda, söz konusu modelin her düzeyde katılım, istişare ve denetime dayalı olduğu öne sürülerek, halkın ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verdiği savunuldu.
Çinli yetkililer, savunulan modelde siyasi katılımın yok denecek ölçüde sınırlı kaldığı eleştirilerine ise Batı’daki çok partili katılımcı demokrasilerin “yabancılaştığı ve yozlaştığı” teziyle karşılık veriyor.
Yetkililer, bu demokrasilerde temsil kurumlarının yozlaşmasının, paranın ve ekonomik gücün yegane belirleyici olduğu bir sistem yarattığı, yerleşik çıkarları temsil eden siyasi partilerin küçük azınlıkların çoğunluğa hükmetmesi sonucunu doğurduğu eleştirisini dile getiriyor.