AA muhabirinin, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığı derlemeye göre, geçen yıl anneleri ya da temel bakım verenleri tarafından, ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından zorbalığa maruz kaldığı belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 13,8 oldu. Bir başka ifadeyle, söz konusu yaş grubunda Türkiye’de her 7 çocuktan 1’i zorbalıkla karşı karşıya kaldı.
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından dalga geçildiği belirtilen 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 7,7’ye ulaşırken diğer çocuklar tarafından kasıtlı olarak dışlandığı belirtilen akran çocukların oranı yüzde 7,2 olarak hesaplandı.
Aynı yaş grubunda, hakkında dedikodu yapılan çocukların oranı yüzde 4,8, eşyaları alınan veya eşyalarına zarar verilen çocukların oranı yüzde 3,4 oldu.
13-17 yaş grubundaki çocuklar arasında okulda kendini garip ve yabancı hissettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 8,8 çıktı. Okulda kendini dışlanmış ve yalnız hissettiğini belirten çocukların oranı yüzde 6,8 olarak hesaplandı.
Her iki çocuktan biri haklarından haberdar
Öte yandan tüm yaşantılarında kendini mutlu hissettiğini dile getiren 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 69,1, kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki çocukların oranının ise yüzde 27,6 olduğu görüldü. Kendini mutsuz hisseden çocukların oranı yüzde 3,4’te kaldı.
Türkiye Çocuk Araştırması sonuçlarına göre, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni duyduğunu belirten 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 45,1 olduğu görüldü. Bu oran aynı yaş grubundaki erkek çocuklarda yüzde 39,1 iken kız çocuklarda yüzde 51,4 olarak belirlendi.
Hangi haklara sahip olduğunu bilen 13-17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 53,3, yetişkinlerin genellikle çocuk haklarına saygı duyduğunu düşünen çocukların oranının ise yüzde 52,7 olduğu görüldü.
Çözümün anahtarı gözlem ve doğru iletişimde
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Türkçapar, AA muhabirine, çocukların, diğer çocuklar tarafından maruz kaldığı zorbalığın fark edilmesi ve önlenmesinde doğru iletişimin önem taşıdığını söyledi.
Bu konuda gerek ailelere gerekse eğitimcilere büyük görev düştüğünü belirten Türkçapar, ailelerin ve eğitimcilerin çocuklar üzerinde gözlem yapması ve onlarla doğru iletişim kurması gerektiğini bildirdi. Türkçapar, şunları kaydetti:
“Okullarda görev alan eğitimcilerin veya psikolojik danışmanların zorbalığa maruz kalan çocuğu fark etmesi önemli. Kimi zaman ailenin, çocuğunun zorbalığa uğradığını fark etmesi zor olabilir. Çünkü çocuklar, bunu ifade etmekte çekinebilir. Dolayısıyla ailenin de çocuğuyla etkin bir iletişim içinde olması, çocuğunun kendisine her türlü sıkıntısını açabileceği güveni ona vermesi gerekiyor. Ailenin zorbalığa maruz kaldığını ifade eden çocuğa karşı da yapıcı bir dil kullanarak onunla iletişime geçmesi önemli. Sonrasında ailenin okullarda görev yapan psikolojik danışmanlarla iletişim kurması doğru olur.”
Çocukların kendi hakkını korumayı öğrenmesinin de önemli olduğunu vurgulayan Türkçapar, “Çocuklarımızın her dediğimizi yapmasını veya uysal olmasını iyi bir şey sanıyoruz. Çocukları emir-komuta zinciri altında büyütmek doğru değil. Eğer bir çocuk her denileni yaparsa ileride de başkalarının her dediğini yapan biri haline gelir ve ezilir. Dolayısıyla çocuğun da kendi haklarını korumayı öğrenmesi gerekiyor.” dedi.