Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Erol Ak ile doktora öğrencisi İbrahim Hatipoğlu, bir süre önce süs bitkisi çiçeklerin “kraliçesi” olarak bilinen güllerle ilgili çalışma başlattı. Çalışmalar kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen, aralarında karagülün de bulunduğu gül tipleri üzerinde araştırma yapıldı.
Çalışmalarda karagülün ömrünün uzatılması için doku kültürüyle kök yapısının geliştirilmesi sağlandı. Bu çiçeğin peyzajda kullanımının yanında, tıbbi aromatik ve kozmetik sektöründe kullanılması için laboratuvar ortamında analizler yapıldı. Çalışmalarla karagülün seri üretimi planlanıyor.
Prof. Dr. Bekir Erol Ak, AA muhabirine, Şanlıurfa’nın gül konusunda önemli bir değere sahip olduğunu belirtti.
Bilim insanları olarak Halfeti ilçesiyle özdeşleşmiş karagül ile ilgili hazırladıkları raporun ardından belediyenin bu gül için coğrafi işaret aldığını dile getiren Ak, “Karagül bizim bir zenginliğimizdir. Halfeti bölgemizde yetişen ve o bölgede gelişim gösteren bitki türüdür. Karagülün özelliği belli dönemlerde renginin oldukça koyulaşmasıdır. Karagül, antosiyanin birikimi hızla artan bir bitkidir. Güllerle ilgili öğrencimiz doktora yapıyor. Önemli çalışmalar yürütüyor. Biz de hocaları olarak destek sunuyoruz.” diye konuştu.
Karagül endemik bir bitki değil
Güller üzerine doktora yapan Peyzaj Yüksek Mimarı İbrahim Hatipoğlu ise süs bitkisi denilince akla ilk olarak gülün geldiğini, ayrıca güllerin dini, kültürel, tıbbi ve estetik özellikleriyle insanlık tarihi ile bütünleştiğini söyledi.
İnsanoğlunun güllere önemli anlamlar yüklediğini anlatan Hatipoğlu, doktora tezini süs bitkileri alanında aralarından karagülün de bulunduğu gül çeşitleri üzerinde yaptığını ifade etti.
Güllerin içinde karagülün çok farklı bir yapıya sahip olduğuna dikkati çeken Hatipoğlu, “Son dönemde kentimizde karagül çok popüler bir hal aldı. Karagül ile ilgili bir bilgi kirliliği var, endemik bir bitki türü değil. Endemik bitki, bulunduğu bölgede doğal yayılış gösteren türlere denmektedir. Bu bitkimiz yıllar öncesinden Suriye’den getirilerek Fırat’ın kenarında yetiştirilmeye başlanmış, rengini bu bölgeden alan ve bu bölgeden ayrılınca rengini kaybeden bir türdür.” dedi.
Karagül’ün ömrü uzayacak
Karagül ile ilgili önemli çalışmalar yürüttüklerini anlatan Hatipoğlu, şunları kaydetti:
“Güller genellikle çelikle çoğaltılmakta. Saksıdan çıkarıldığı zaman dış mekan peyzaj çalışmalarında kullanıldığında bitkinin uzun süre yaşamasında sıkıntılar olabiliyor. Geliştirdiğimiz yöntemle gülleri birtakım anaçlarla aşılayarak dış mekanda uzun ömürlü olmasını sağlamaktayız. Bunun yanı sıra gül ile ilgili iklim odalarında ve laboratuvar ortamında doku kültürü çalışmaları yapıyoruz. Çalışmalarla karagülün kök yapısının geliştirilmesiyle ömrü uzayacak, seri fidan üretimi sağlanacak. Gelecek dönemlerde karagülün peyzajda kullanımının yanında, tıbbi aromatik ve kozmetik sektöründe yaygın olarak kullanılacağı düşünülmektedir. Karagül çiçekleri hasat edilmediği zaman turuncu meyvesi oluyor. Meyvelerinin kimyasal ve biyokimyasal özelliklerinin de bu bağlamda ortaya konması yönünde çalışmalar devam etmektedir. Tohumlarından çıkartılacak sabit yağ analizlerini yaparak karagülün tüm bileşenlerini bilim dünyasına kazandırmayı hedefliyoruz.”