Aybet, İngiliz düşünce kuruluşu Birleşik Kuvvetler Savunma Enstitüsü için bir makale kaleme aldı.
Küresel güç dengelerinin değiştiği bir zamanda Türkiye’nin bölgedeki gerçekleri değiştiren bir güç olarak ortaya çıktığını ifade eden Aybet, Türkiye’nin Libya, Suriye, Irak ve Dağlık Karabağ’daki başarısının küresel değişimler çerçevesinde okunması gerektiğine dikkati çekti.
Aybet, Türkiye ve ABD arasındaki mevcut sorunların geçmişte yaşanan gerginliklerden farklı olduğunu, değişen bir dünyada eski müttefiklerinin değişmeden kalmasını bekleyen ABD’nin bu durumdan rahatsızlık duyduğunu, küresel değişimin yaşandığı bir dönemde Türkiye’nin sahada ve masada güçlü diplomasiyle ortaya çıkışının bölgesel istikrar bakımından önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.
Türkiye ve ABD arasındaki S-400 gerilimini Rusya’nın küresel anlamda nüfuzunu artırmasından çekinen ABD’nin tepkisi olarak yorumlayan Aybet, Savunma Sanayi Başkanlığının “defalarca” ABD’nin teknik konulardaki endişelerini gidermek üzere çağrıda bulunduğunu ancak sorunun ABD için askeri ve teknik bir sorun olmanın ötesinde küresel boyutta siyasi ve stratejik bir mesele olduğunu aktardı.
Türkiye, Rusya ile iş birliği yapabilen hem de alanını kısıtlayabilen tek ülke
Aybet, Türkiye’nin bölgedeki istikrarın sağlanması için vazgeçilmez olduğunu, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin arada anlaşmazlıklar olsa da reel politik çerçevesinde başarıyla sürdürüldüğünü, bu durumun Türkiye’nin bölgede Rusya ile hem iş birliği yapabilen hem de Rusya’nın alanını kısıtlayabilen tek ülke olmasını sağladığını belirtti.
15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu FETÖ elebaşının ABD’de barınmasının Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi bir sorun ve güvensizlik yarattığını vurgulayan Aybet, ABD Başkanı Joe Biden’ın kendinden önce gelen Amerikan başkanlarından farklı olarak 1915 olaylarını bir sözde “Ermeni soykırımı” olarak tanımasının hukuksuz ve tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını ve bunun ilişkilerdeki son kırılma noktalarından biri olduğunu aktardı.
Aybet, makalesinde şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye hiçbir zaman yaşanan olaylarda Ermenilerin ve Türklerin acılar yaşadığını inkar etmemiş hatta Biden’ın bu hukuki ve tarihi temele dayanmayan açıklamasının yapıldığı aynı gün, Sayın Cumhurbaşkanımız Ermeni Patriği Sahak Maşalyan’a bir mesaj göndererek Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Osmanlı Ermenileri için üzüntüsünü paylaşarak; yaşayan yakınlarına başsağlığı dileğinde bulunmuştur. 1915 olayları hukuki olarak ‘soykırım’ olarak nitelendirilemez çünkü Birleşmiş Milletlerin (BM) 1948 Soykırım tanımlamasında bir karşılığı yoktur. Ayrıca tarihsel olarak da bu kavram 1915 olaylarına uygulanamaz çünkü bu konuda dünyadaki saygın tarihçiler arasında bir fikir birliği bulunmamaktadır. Stanford Shaw, Justin McCarthy ve Bernard Lewis gibi birçok tarihçi olayların ‘soykırım’ olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varmışlardır. Ayrıca genel akademik literatürde aynı zamanlarda Ermeni çetelerin Anadolu’daki Müslüman halka yaptıkları zulüm de akademik çalışmalarda yer almış fakat yaygın bir şekilde bu anlatılar hak ettikleri yeri bulamamıştır.”
“Ne yazık ki Biden, Türkiye’nin gelişen bölgesel gücünü bir istikrar sağlayıcı olarak görememektedir.” diyen Aybet, liberal dünya düzeninin gerilemeye başladığı dönemde Türkiye’nin bu düzende layık olduğu yeri bulacağı ve Biden’ın “hukuksuz” ve “gerçek dışı” açıklamasının toplumun her kesiminde Amerikan karşıtlığını artırmakla sonuçlandığını ifade etti.
Aybet, önceki ABD başkanlarının bu konuda açıklama yapmaktan geri durduğunu belirterek, Biden’ın Türkiye’nin stratejik ortaklığına ihtiyacı olduğu dönemde böyle bir açıklama yapmasını “mantık dışı” olarak niteledi.
Türk SİHA’ları Dağlık Karabağ ve Suriye de büyük işler başardı
Yazısında Türkiye’nin Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) teknolojisindeki başarısına da değinen Aybet, SİHA’ların Libya, Suriye ve Dağlık Karabağ’da savaşın tabiatını değiştirdiğini ve bu başarının NATO üyeleri ve birçok ülke tarafından takdir edildiğini kaydetti.
Aybet, Türkiye’nin Uluslararası Koalisyon ülkeleri arasında 2 bin kilometrekarelik alanı terör örgütü DEAŞ’tan temizleyebilen tek ülke olduğunu, NATO kapsamında Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvvetinin (VJTF) komutasını 2021’de devraldığını aktardı.
Aybet, 2002’den bu yana NATO kuvvetleri içerisinde karargah komutanlıkları da dahil olmak üzere önemli görevlerde bulunan Türk güçlerinin Afganistan’daki barış sürecinde en önemli aktörlerden biri olacağının altını çizdi.