Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “14 Mayıs seçimleri, Türkiye ileri mi gidecek yoksa hem kamunun hem siyasetin düğümlendiği yıllara mı dönecek, bunun belirleneceği tarihtir.” dedi.
Ankara’dan AK Parti milletvekili adayı olarak gösterilen Oktay, konfederasyon genel merkezindeki, Memur-Sen Ankara İl Divan Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dört bir yanındaki konfederasyon üyelerine selam ve muhabbetlerini iletti.
Memur-Sen’in, kamu görevlilerine yönelik faaliyetleri ve çözüm odaklı yaklaşımı ile Türkiye’nin sendikacılık tarihine geçmiş bir hareket; 1 milyonu aşan üye sayısı ve bağlı 11 sendikasıyla Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlenmelerinden birisi olduğunu ifade eden Oktay, Memur-Sen’in çalışma hayatının sorunlarıyla ilgilendiği ve kamuda emek mücadelesi verdiği kadar ülkenin demokrasisine, milli iradesine de dört elle sarılan, sahip çıkan bir örgütlenme olduğunu belirtti.
Oktay, Türkiye’nin demokrasinin çetin sınavlardan geçtiği her dönemde Memur-Sen’in demokrasiden ve milli iradeden yana tavrını koyduğunu söyledi.
Kamu sendikacılığının uzun yıllar önemsenmeyen bir alan olarak kaldığına işaret eden Oktay, bu eksikliğin bilinciyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, kamu görevlileri sendikacılığının güçlenmesi için önemli reformlara imza attıklarını, bu adımlarda sendikalardan gelen taleplere kulak verdiklerini ve her düzenlemeyi de istişare içinde hazırladıklarını kaydetti.
Oktay, 28 Şubat günlerinde kamu personelinin üzerinde “Demokles’in kılıcı” gibi sallanan kılık kıyafet yasaklarını kaldırdıklarını, aynı şekilde, inancından ötürü ötekileştirilen, türlü mağduriyetler yaşayan kamu personelinin inanç özgürlüğü ve haklarıyla ilgili sağlam güvenceler getirdiklerini dile getirerek kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkını anayasal güvenceye kavuşturduklarını, disiplin kurullarında sendika temsilcilerine yer vermenin yanında disiplin cezalarına da yargı yolunu açtıklarını ifade etti.
“500 bine yaklaşan sözleşmeli personelimizin kadroya geçişini sağladık”
Geçici personel statüsünü sözleşmeliye dönüştürüp sendikaya üye olabilme hakkı tanıdıklarını anlatan Oktay, şöyle konuştu:
“İşte daha bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde 3 bin 500 engelli öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Ayrıca başvuru yapan 4 bin 300 engelli öğretmenimizden kalan 800’ünün de en kısa sürede atanacağının yine müjdesini bugün Sayın Cumhurbaşkanımız verdiler. Atanan öğretmenlerimize görevlerinde bir kez daha başarılar diliyorum, hayırlı olsun. 2011 ve 2013 yıllarında sayıları yaklaşık 300 bini bulan sözleşmeli personeli kadroya geçirmiştik. Bu sene yeni bir düzenleme daha yaptık ve sayıları 500 bine yaklaşan sözleşmeli personelimizin kadroya geçişini sağladık. Aynı düzenleme ile bundan sonra istihdam edilecek sözleşmeli personele 3 yılın sonunda kadroya geçme hakkı tanıdık. Bu sayede kamudaki sözleşmeli personelimizin kadro sorununu kalıcı olarak çözüme kavuşturduk.”
Oktay, statü ve özlük alanında yapılan bu reformları, kamu personelinin refahını artıracak şekilde desteklediklerini belirterek “Memurumuzu, kamu çalışanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ dedik, Cumhuriyet tarihimizin en önemli maaş artışlarını gerçekleştirdik. 2023 yılı başında kamu çalışanlarımıza gerekli ilave oranda refah paylarını vererek çalışanlarımıza yüzde 30 oranında zam yapmıştık. Maaş promosyonlarının doğrudan personele ödenmesini temin ettik, bu sayede kamu görevlilerimize ciddi oranda ek gelir sağladık.” ifadelerini kullandı.
Öğretmenlerin, sağlık çalışanlarının, polis memurlarının, din görevlilerinin, müdür ve müdür yardımcılarının, avukatlar ile uzman erbaş ve uzman jandarmaların ek göstergelerini 3600’e çıkardıklarını hatırlatan Oktay, bu sayede kamu çalışanlarının emekli aylık ve ikramiyelerinde kayda değer artışlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
“Değişim adı altında belirsizlik vadediyorlar”
Oktay, kamu görevlilerinin 21 yıllık kazanımın artarak sürmesi için 14 Mayıs’ın bir dönemeç olduğunu dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“14 Mayıs seçimleri, Türkiye ileri mi gidecek yoksa hem kamunun hem siyasetin düğümlendiği yıllara mı dönecek, bunun belirleneceği tarihtir. Kendinden olmayanı dışlayan, kamu görevlisine parmak sallayan CHP zihniyetiyle emeği baş tacı edenler arasındaki bir seçimdir 14 Mayıs. ‘Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız’ diye söz verip belediyelerde personel kıyımı yapan bunlar değil mi? Belediye kadrolarını bölücü terör örgütünün uzantıları başta olmak üzere yandaşlarına peşkeş çeken bu yedi başlı koalisyon değil mi? Kendileriyle aynı ideolojik çizgidekiler dışında hiçbir sendikanın, hiçbir STK’nin faaliyet yürütmesine müsaade etmeyen de bunlar değil mi? Bu garabet zihniyetin belediyelerde ortaya koyduğu yaklaşım aslında ülkeyi geriye götürecek yönetim anlayışının bir örneği.”
“Yedi başlı koalisyonun bürokrasiyi, vesayeti yediye katlamaktan başka projesi olmadığını”, “sistemi değiştireceğiz” diye belirsizlik vadettiğini kaydeden Oktay, şöyle konuştu:
“Yeni düzen getireceğiz dedikleri şey aslında eski kaos sisteminden başka bir şey değil. Yaşı müsait olan arkadaşlarımız iyi bilirler veya dinlemişlerdir. Şimdilerde Türkiye’ye yedi başlı koalisyon teklif eden bu zihniyet, 90’lı yıllarda 36 bakanla ülkeyi yönetmeye çalışıyordu. 36 bakanla 36 proje bile yapamadılar. Şimdi de yine yedi düğümlü kaos öneriyorlar, evet, yedi düğümlü kaos. Çözümsüz ekonomik krizler, çözümsüz siyasi krizler, çözümsüz, sonu gelmeyen kavgalar.
Siz hiç, yedi başlı bir orkestra gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü orada uyum değil kaos olur, çok seslilik değil kakofoni olur. Bu yedili maşanın önerdiği de budur işte. Üç ‘k’ öneriyorlar; kaos, kriz, kakofoni. Başlarında da iki ‘k’ var; Kemal Kılıçdaroğlu. Yani, katmerli kaos. Ne yapıyor Sayın Kılıçdaroğlu? Evinden çektiği videolarla memurları, bürokratları, sizleri tehdit ediyor. Ne diye tehdit ediyor? Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına, meşru iktidarı ile meşru zeminde çalışan memurlara parmak sallıyor, onları tehdit ediyor, sizleri tehdit ediyor. Göreve gelmesi halinde de hesap soracağını söylüyor. Bu dil, anarşizmin dilidir. Bu dil zehirli bir dildir. Bu dil kirli bir dildir. Bu dil ne demokrasi adabına uyar ne devlet adabına uyar. Zaten bunlar da ne demokrasiden anlarlar ne devletten anlarlar ne de devlet yönetimini bilirler.”
Bu dilin Türkiye’ye, devlete, demokrasiye ve bürokrasiye egemen olmasına göz yumulamayacağını belirten Oktay, hiçbir ayrım yapmadan, kimseyi ötekileştirmeden herkesin huzuru ve refahı için çalışmayı sürdüreceklerini, özlük hakları ve çalışma şartlarında iyileştirmeler yapacaklarını kaydetti.
Oktay, Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte inşa edeceklerini, bu yüzyılın aynı zamanda emekçinin, alın teri dökenlerin, çalışanların yüzyılı olacağını ifade ederek tüm çalışanların büyüyen Türkiye’nin artan refahından hak ettiği payı alacağını, kamuda liyakati esas alan yaklaşımı güçlendirerek sürdüreceklerini söyledi.
“Bu iyileştirmeleri daha da artıracağız”
Bu çerçevede liyakat ölçütlerini daha şeffaf bir şekilde ortaya koyan, daha etkili uygulanmasını sağlayıcı mekanizmaları güçlendireceklerini ve kamuya alımlarda mülakatı kaldıracaklarını vurgulayan Oktay, “15 Temmuz’u yaşayan ve PKK ile mücadele eden Türkiye’nin niye bazı alanlarda mülakat yaptığını sizler, bizlerden daha iyi bilirsiniz. Şimdi, normalleşme süreci… Zaten alımlarımızın çoğunu bilgisayarla kura yoluyla yapıyorduk.” dedi.
Oktay, kamu görevlileri için toplu sözleşme hakkını 2010’da anayasal güvenceye kavuşturduklarını, 2012’de ise yasal düzenlemeleri gerçekleştirdikleri anlattı. O günden bugüne sendikalarla altı toplu sözleşme döneminin ardından kamu çalışanlarının mali ve sosyal haklarında yüzlerce iyileştirme yaptıklarını belirten Oktay, “İnşallah ağustos ayında da 7. Dönem Toplu Sözleşmeyi imzalayarak bu iyileştirmeleri daha da artıracağız.” diye konuştu.
Seçimde sandık güvenliğini kamu görevlilerinin sağlayacağına dikkati çeken Oktay, kamu görevlilerinin, milletin hakkını çiğnetmemek için bugüne kadar olduğu gibi yine milli iradeye sahip çıkmasını beklediklerini kaydetti.