Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Çanakkale ruhu, Kurtuluş Savaşı ruhu Türkiye Yüzyılı’nı da inşa edecek ruhtur, o ruh milli birlik ve beraberlik ruhudur. Türkiye Yüzyılı olarak sembolleştirdiğimiz yeni dönemde hedefimiz, daha müreffeh bir Türkiye ve etrafında barış, istikrar ve refah kuşağı oluşturmuş, küresel düzeyde etkin aktör, lider bir ülke olan Türkiye’dir.” dedi.
Büyük Taarruz’un başladığı Şuhut’ta düzenlenen “Zafer Haftası Kutlamaları”na katılan Yılmaz, Şuhut Belediyesi Şehir Stadyumu’nda yaptığı konuşmada, Türk milletinin istiklaline saplanmak istenen hançeri söküp atan Büyük Taarruz’un 101. yıl dönümünü yürekten kutladığını ve Şuhut’ta bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Yılmaz, millete bu zaferi armağan eden İstiklal Harbi’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Birinci Meclisin kıymetli üyelerini ve kahraman ordunun tüm askerlerini rahmetle yad ettiğini belirterek, şehitlere Allah’tan rahmet diledi.
Birinci Dünya Savaşı’nda yaşanan tüm acılara rağmen pes etmeyen ve dayatmaları elinin tersiyle iten Türk milletinin işgallere karşı Kuvayımilliye hareketini başlattığını, Kurtuluş Savaşı ile destansı bir mücadele ortaya koyduğunu hatırlatan Yılmaz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının “Çanakkale geçilmez” sözünü tarihe yazdırdıkları gibi, önce Sakarya’da ardından da Afyonkarahisar’da düşmanı amansız bir şekilde bozguna uğrattığını ifade etti.
Yılmaz, 1922’nin Ağustos’unda Türk ordusunun, büyük bir gizlilik ve disiplin içinde Sivrihisar, Eskişehir, Bolvadin, Konya, Ilgın ve Akşehir yönlerinden kamufle olarak Yunan ordularının tahkim ettiği Kocatepe sırtlarına kadar geldiğini, taarruz planının, Afyon Kocatepe sırtlarında mevzilenen Yunan birliklerine saldırıp bu güçlü cepheyi yararak düşmanı kısa sürede imha temeline dayandığını kaydetti.
Büyük Taarruz’la ilgili son hazırlıkların bu topraklarda yapıldığını, harekatla ilgili son emrin, bugün Atatürk Evi olan Hacı Veli Konağı’nda verildiğini belirten Yılmaz, Kocatepe sırtlarından başlatılan top atışlarıyla Poyralıkaya, Belentepe ve Kalecik Sivrisi’nin, yurda istiklali müjdelediğini, Afyonkarahisar’ın güneyindeki mücadelenin, tüm dünyaya “zillete teslim olmayacağız, yeniden ayağa kalkacak, küllerimizden doğacağız” diye haykırdığını söyledi.
“Demokrasi ve kalkınma yolunda, aynı ruhtan güç alarak ilerliyoruz”
Yılmaz, Sakarya’da düşmanın belleğine kazınan sathı müdafaanın ardından bu kez “sathı taarruz” ile eşine ender rastlanacak bir başarıya imza atıldığına işaret ederek, Şuhut’tan başlayan bu kutlu harekatın 30 Ağustos’ta zaferle ve 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşuyla taçlandığını hatırlattı.
Böylece Malazgirt’ten Otlukbeli’ye, Mercidabık’tan Mohaç’a Türk ordusunun Ağustos ayında elde ettiği zaferlere büyük bir galibiyetin daha eklendiğine işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:
“Aslında Malazgirt ile Afyonkarahisar, Kocatepe arasındaki ilişkiyi de çok iyi görmemiz gerekiyor. Alparslan’ın 1071’de açtığı kapıyı emperyalist güçler kapatmak istediler ama Afyonkarahisar’da kazanılan zafer, 1071’de açılan kapının kapanmayacağını emperyalistler başta olmak üzere, tüm dünyaya bir kez daha gösterdi ve ispatladı. Geçmişi böyle şanlı ve haklı mücadelelerle dolu bu aziz milletin bir mensubu olduğumuz için Cenabıallah’a ne kadar hamdetsek azdır. 101 yıl önce burada var olan o gözü kara ruh canlılığını korumakta ve o istiklale yürüyen yürekler bugün gençlerimizde, çocuklarımızda, tüm toplumumuzda çarpmaktadır. Büyük Taarruz’la, Kurtuluş Savaşı’mızı zafere ulaştıran yolu açmış ve ardından Cumhuriyetimizi kurmuş olmakla birlikte, istiklal ve istikbal mücadelemiz bitmemiştir. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda önümüze çıkarılan engelleri, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Milli Mücadele’deki o şuurla aşmaya devam ediyoruz. Demokrasi ve kalkınma yolunda, aynı ruhtan güç alarak ilerliyoruz. Türkiye’yi çok daha güçlü, daha müreffeh ve her alanda bağımsız hale getirmek için durmadan çalışmayı sürdüreceğiz.”
Yılmaz, Milli Mücadele’de çok zor şartlar altında, imkansızlıklara rağmen başarıya ulaşıldığını, “iman, irade varsa Allah’ın izniyle imkanın da var olduğunu” belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliğinde bu anlayışla hareket ederek hayali dahi kurulamayan nice başarıya, nice zafere imza attıklarını, bir yandan asırlık ihmallerin telafisini gerçekleştirirken, diğer yandan hak, hukuk, adalet ve özgürlük alanlarında milletin mağduriyetlerini giderecek reformlar yaptıklarını ifade etti.
Böylece ülkeyi ve potansiyelini üst seviyede kullanabilen bir yere getirdiklerini belirten Yılmaz, özellikle geçmişteki tecrübelerden ders çıkararak savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsızlık yolunda ilerlediklerini söyledi.
“Geçmiş tecrübelerden dersler çıkararak, çok önemli hamleler yaptık”
Yılmaz, Türkiye’nin, savunma ürünlerinde 20 yıl önce yüzde 80 oranında dışa bağımlı haldeyken bugün bu oranın yüzde 20’lere kadar gerilediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Savunma sanayi sektörü, 3 bine yakın firması ve 80 bini aşkın çalışanıyla ülkemiz ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörlerden biri haline gelmiştir. Geçmişte paramızı vererek, birtakım ülkelerden insansız hava araçları istediğimiz zaman ‘size vermeyiz’ diyorlardı. Kötü ev sahibi kiracıyı ev sahibi yaparmış. Biz de bu geçmiş tecrübelerden dersler çıkararak, çok önemli hamleler yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle, son 20 yılda öyle bir yere geldik ki artık biz başkalarından istemiyoruz. Tam aksine savunma sanayi ürünleri ihraç eden bir ülke statüsüne kavuştuk. 20 yıl önce savunma sanayinde sadece 200 küsur milyon dolar ihracat yaparken, yıl sonu itibarıyla beklentimiz 6 milyar dolar ihracattır. 2028 yılında ise 10 milyar doları aşan bir savunma sanayi ihracatını bu ülke başaracak inşallah. Böylece başta 40 yılı aşkın süredir devam eden terörle mücadele harekatlarımız olmak üzere, Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı operasyonları icra edilmiş, ülkemizin hak ve menfaatleri doğrultusunda sınırlarımızın içinde ve dışında büyük başarılar sağlanmıştır.”
“Dost ve kardeş ülkelerin de yanındayız”
Savunma sanayinde elde edilen kabiliyetler olmaksızın Suriye’de, Kafkaslar’da, Libya’da ve Akdeniz’deki mücadelelerin bu ölçüde yürütülemeyeceğine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Sınırlarımızı kuşatmak için kurulan senaryoları Büyük Taarruz’daki o kararlılıkla yırtıp attık. Ülkemize yönelik çifte standartları ve hakkaniyetsiz yaptırım tehditlerini de Milli Mücadele ruhuyla yıkıp geçtik. 101 yıl önce Afyonkarahisar’da ne dediysek 101 yıl sonra bugün aynı yerde bir kez daha tekrar ediyoruz; bayrağımıza, bağımsızlığımıza, vatanımıza uzanan ellere geçit vermeyiz. Kendi güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılamamızın yanı sıra Can Azerbaycan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, Libya’dan Pakistan’a dost ve kardeş ülkelerin de yanındayız. Diğer taraftan savunma sanayinde elde ettiğimiz teknolojik kabiliyetleri sivil sanayi ve teknoloji alanlarına da yaygınlaştırıyoruz. Şunu bilmemiz lazım, savunma sanayinde ilerleyen ülkeler, sivil endüstrilerde de daha hızlı ilerler ve bu halkın refahına da yansır. Savunma sanayi sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda katma değeri yüksek bir ekonomik yapı inşa etmenin en önemli araçlarından bir tanesidir.”
Yılmaz, hassas vuruş kabiliyetine sahip füze ve mühimmatlar, elektronik harp ve radar teknolojilerinde nitelikli ürünler, hava savunma sistemleri, muhtelif deniz ve kara platformlarının yanı sıra siber güvenlik ve iletişim teknolojilerinde attıkları adımlarla Türkiye’nin, takip eden değil takip edilen bir ülke olduğunu vurgulayarak, böylece, katma değeri yüksek üretim ve ihracatla cari açığı fazlaya dönüştürme politikasına güçlü bir katkı sağlayacaklarına inandığını kaydetti.
“Milletimiz hep özgür yaşayacak”
Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde, mücadele anlayışı üzerine inşa edildiğinin altını çizen Yılmaz, 101 yıllık büyük zaferin kaynağının, birbirine kenetlenmiş Türk milletinin, istiklaline ve istikbaline bağlılığı ile inancı olduğunu ifade etti.
Yılmaz, el ele, gönül gönüle verilmesiyle, Türkiye Yüzyılı’nın bir hedef olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşebileceğini dile getirerek, “Çanakkale ruhu, Kurtuluş Savaşı ruhu Türkiye Yüzyılı’nı da inşa edecek ruhtur, o ruh milli birlik ve beraberlik ruhudur. Türkiye Yüzyılı olarak sembolleştirdiğimiz yeni dönemde hedefimiz, daha müreffeh bir Türkiye ve etrafında barış, istikrar ve refah kuşağı oluşturmuş, küresel düzeyde etkin aktör, lider bir ülke olan Türkiye’dir.” diye konuştu.
“İnşallah bu bayrak inmeyecek, bu ezan susmayacak, devletimiz hep payidar olacak ve milletimiz hep özgür yaşayacak” diyen Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’yi büyütmeye, kalkındırmaya, zenginleştirmeye ve geliştirmeye devam edeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz konuşmasının sonunda, sınırların içinde ve dışında görev yapan güvenlik güçlerini selamladığını belirterek, Anadolu coğrafyasını vatan haline getiren tüm şehitlere Allah’tan rahmet diledi, gazilere şükranlarını sundu ve 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’un 101. yılını kutladı.
Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun gösteri yaptığı kutlamalar kapsamında, İstanbul Türk Halk Müziği ve Modern Folk Müziği Topluluğu ile mehteran takımı da konser verdi.